
1988 Olimpiyatları’nda ABD her zaman yaptığı gibi kolej oyuncularıyla turnuvaya katıldığında, yine altın madalya hedefiyle mücadele eden takım sırasıyla altın madalyayı Sovyetler Birliği’ne gümüş madalyayı ise Yugoslavya’ya kaptırmıştı. Bu kayıplar artık Amerika gibi basketbolun bu kadar popüler olduğu bir ülkede tepkilere yol açmış ve ABD bir dahaki olimpiyatlara profesyonel sporcuları göndermek adına çalışmalara başlamıştı. Avrupa’da para kazanarak oynayan basketbolcuların her ne hikmetse amatör sayılarak girebildiği olimpiyat oyunlarına NBA oyuncuları profesyonel oldukları gerekçesiyle giremiyorlardı. Tecrübeli Avrupa patentli basketbolcular 18- 19 yaşlarındaki kolej basketbolcularıyla karşılaşıyordu. Herkesin adil olmadığını bildiği bu karşılaşmalara çözüm bulmaya başlangıçta çok da istekli olmayan NBA yönetimi bu organizasyonun NBA’i dünyaya pazarlama açısından ne kadar faydalı olabileceğini anladıktan sonra yaptığı girişimlerle NBA oyuncularına olimpiyatlara giriş vizesini almayı başardı. Ve rüya başladı!

Point guard mevkisinde John Stockton ve Magic Johnson,şutör guard mevkisinde Majesteleri Michael Jordan ve Clyde Drexler,kısa forvet mevkisinde Larry Bird, Chris Mullin ve Scottie Pippen,uzun forvet mevkisinde Charles Barkley ve Karl Malone, center mevkisinde ise Patrick Ewing ve David Robinson bulunuyordu.Bir geleneğin devamı olarak ise son kalan koltuğu bir kolej oyuncusuna vermeyi amaçlayan organizatörler Shaquille Oneal ile Christian Laettner arasında bir seçim yaparak Laettner’a son kalan koltuğu verdiler.

yaşlarındaki “çocuklara” bile kaybedeceklerini anlayan oyuncular artık koçu dinlemeye başlamışlardı.

Bu olimpiyatlardan sonra İspanya’da ve Avrupa’da onlarca çocuğu onlarca üst düzey basketbolcuya çeviren ilham tam olarak bu takıma aittir, bu basketbolculara Gasol kardeşler de dahil. Basketbolu bütün dünyaya tanıtma adına etkisi çok büyük oldu, bugün yüzlerce milyon dolar kazanan basketbolcular bu kazançlarını aslında bu takıma borçlu. Olimpiyatlara çektikleri inanılmaz ilgi ile bir çok sporcuya ilham kaynağı olan bu takım aslında İspanya sporunun bugün geldiği yerde de büyük bir pay sahibi.
Bir daha böyle bir takım bir araya gelebilir mi ? Bence cevap hayır! Hemen her dönemde bu tanımlama karşımıza çıksa da gerçek “Dream Team” i bilmeyenler ve yeniden hatırlamak isteyenler için kalemim yazdığınca anlatmaya çalıştım.
MEHMET TEZCAN GÜDEN