Ve Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımında dün gerçekleşen Nikola Kalinic transferiyle nihai kadro belli oldu.
Geçen sezon tarihinde ilk kez Euroleague Final Four oynayan ama Türkiye Ligine yarı final Karşıyaka serisi ile veda eden sarı lacivertliler, bu yaz transfer sezonunda tam 7 oyuncu alıp, 7 oyuncu ile de yolları ayırdılar.
Gelen giden isimleri tartıya koyarsak; bu seneki kadro ‘NBA yolcusu Bjelica haricinde’ geçen sezona göre çok daha iyi, özellikle savunma açısından 1-2 gömlek üstün, parkeye ne şekilde yansır bilinmez ama kısaca kağıt üstünde ‘’daha bi takım gibi takım’’ havasında..
Bobby Dixon ve Barış Hersek zaten senelerdir ligimizde oynayan, hepimizin yakından tanıdığı isimlerdi ama diğer 5 oyuncuyu, yani yeni yabancı transferleri gidenlerle harmanlayıp, kısaca değerlendirelim..
Fenerbahçe”nin eksikleri nelerdi ?? Hemen herkesin hemfikir olduğu konu; öncelikle geminin başı ve kıçı diye tabi edebileceğimiz 1 ile 5 numaralarda, çok iyi bir point guard ile pota altını karartacak, atletik, mümkünse siyahi, güçlü bir uzundu.
ZOC’un üstüne basa basa istediği KOSTAS SLOUKAS bugüne dek Oly’de hep V-Span’ın gölgesinde kalıp, role player oldu. Hatta Yunan basketbolu ve oyun kurucu dendiğinde üç büyükler Spanoulis-Diamantidis-Calathes’in yedek parçası gibiydi ama kabuğundan sıyrılma vakti geldi ve kariyerinde seneler sonra ilk kez ‘’2010-11 Aris sezonu hariç ’’ oynadığı takımın 1 numaralı opsiyonu olacak. Bu mevkiide benim ismi geçen oyuncular içinde ilk tercihim NBA’den Avrupa’ya dönen Calathes idi ama Sloukas da çok iyi bir transfer.
Solak bir oyuncu olmasına rağmen makas değişimlerinde sağ elini de çok iyi kullanan ve adam değişmelerinde karşısında uzunu bire bir yakaladığında, boyunu kısaltıp hızını artırarak çok rahat faul alabilen, bu faulleri de yüksek bir yüzdeyle sokabilen bir isim. Çok iyi savunma yapabilen, rakip guard’a maçın her saniyesinde Doğuş Balbay gibi nefes mesafinde yapışan ve herşeyden önemlisi; esas oğlan olma yani kendini kanıtlama isteği..
Fenerbahçe geçen sezon Final Four’u belki de Hickman’ın, tam da ritim bulmuşken yaşadığı şansız sakatlığı ile kaybetmişti çünkü ellerinde kalan iki isim Zisis-Kenan, canla başla mücadele etseler de delici özelliği olmayan, potaya bakmayan, baksalar da en az attıkları kadar kaçıran oyun kuruculardı. Sloukas ise el üstünden kalkıp atabilen bir isim değil ama hem delici özelliği olan, hem de oyun zekası çok yüksek safkan bir oyun kurucu. Ayrıca perde sonrası boş alan bulduğunda da çok keskin bir dış atıcı. Savunma kalitesi de en az vatandaşı Zisis (bence daha iyi’) kadar!
Savunma demişken; takımın en skorer ismi Goudelock ile yolların ayrılmasına dudak bükenler oldu ama basketbol futboldan çok daha farklı bir işleyişi olan bir spor dalı! 11 kişilik oyunda koşmayan forvet arkası diyeceğimiz 10 numarayı, diğer isimler örtebiliyor ama basketbolda 1 kişinin savunma yapmaması, bütün setleri erozyona uğratıyor.
Gou hemen her maç, hem de fazlasıyla attı ama tuttuğu oyuncular da bir o kadar! Savunma hiç yapmadı, belki yapısı itibariyle yapmaya çalışsa da beceremedi ve ZOC istediği seti çizsin, o oyundayken puzzle’ın bir tarafı hep eksik kaldı. O dışardayken de bu kez hücumda kitlendiler ve bunun çaresini maçlar kazanılsa da, skorlardan bağımsız şekilde bakarsak sezon boyunca bulamadılar. Zaten FB ile yolları ayırdığında, F4 hayalindeki hiçbir takımla anlaşamayıp Çin’in yolunu tutması da tek yönlü bir oyuncu olduğunu kanıtlar nitelikte..
Geçelim LUIGI DATOME’ye.. İtalyan forvet özellikle hücum kalitesi anlamında FB’ye çok şey katacak. 3 oynadığında fizik kalitesi, 4 oynadığında da görece ayak çabukluğuyla rakip savunma dengesini bozacaktır. Zaten kendine has stiliyle; öne doğru attığı iki adımının ardından geri çekilerek kullandığı şutlar, doğal olarak şuta kalkan elin etkisini minimuma indiriyor ve topun girip girmemesi savunma oyuncusundan çıkıp, Allahla pota arasında kalıyor. İtalyan forvet, tek kelimeyle, hele de 4 numarada oynadığında, set savunmasına karşı muhteşem ötesi bir panzehir.
Ama bardağın boş tarafından bakarsak da, o savunma yaparken aynı tezatlar bu kez de onun aleyhine işleyecek! Datome stil olarak yerine geldiği Bjelica değil, aslında formasyon olarak tam bir Kleiza benzeri oyuncu.. Bu arada Kleiza dediğimde dudak bükenler olmuştur ama olaya NBA dönüşündeki performansı olarak bakmamak lazım, Kleiza’nın piki Bjelica’nın en iyi halinden en az 1 gömlek üstteydi, hatırlatmış olalım!
Datome çok kaliteli bir kumaş ve bir guard kalitesinde keskin bir şutör ama Bjelica gibi 1 numara zekasında, 2 numara bileğinde, 3 numara çevikliğinde, 5 numara ribaunt istatistiğinde bir 4 numaranın yerine gelmesi bence dezavantaj. Çünkü seyirci ondan, en azından aynı şeyleri yapmasını bekleyecek. Yapabilir mi ? Zor ! Bir daha tekrar edelim; bence FB’nin kısalı-uzunlu gidenler içindeki tek kaybı Bjelica olacak. Sırp forvet Avrupa’nın 2010 sonrası gördüğü en önemli 4 numaraydı bana göre..
En son transfer NIKOLA KALINIC özellikle savunma anlamında çok önemli bir isim. 1’den 4’e kadar her pozisyonu hatta undersize 5 numaraları bile tutabilecek fizik kalitede ve ayak çevikliğinde bir forvet. Benim ismi geçen oyuncular içindeki açık ara ilk terciğim K-Pap yani Yunan forvet Kostas Papanikolau idi ama olmadı..
ZOC geçen sezon saçını başını yolduran 3 numaradaki enerji ve sertliği onda bulacaktır ama çok iyi bir tekniği olmaması ve sol elinin zayıf hassasiyeti de hücumda problem teşkil edebilir. 1 Milyon Euro gibi basketbol için azımsanmayacak bir bonservis bedeli ile geldi ama genç, başarıya aç ve hırslı yapısı ile bu verilen parayı fazlasıyla çıkartacak diye düşünüyorum. Yani nokta vuruşu bir hamle olmasa da, en negatif bakışla bile burun kıvrılmayacak bir yıldız adayı.
Geçelim Clippers’dan gelen EKPE UDOH’a.. FB seyircisi ondan ne bekliyor bilmiyorum ama benim beklentim atmasından çok, alacağı ribaundlar, yapacağı bloklar ve pota altını karartması.. NCAA’de özellikle blok istatistikleri ona ‘Kabus’ lakabını getirmişti. NBA’e şaşalı bir giriş yapmış ama 2010’da Warriors’da yaşadığı ciddi sakatlık kariyerini etkilemiş ve sonrasında gittiği Bucks’da da bekleneni verememiş, son durak Clippers’da ise DeAndre Jordan-Griffin gibi iki dominant uzunun gölgesinde kalarak iyice gözden düşmüştü.
İnsanların anlayamadığı birşey var; kariyer zirvesindeyken gelmedi, çok formda değil diyorlar zaten çok çok iyi olsa NBA’de kalırdı!! Kulaç boyu uzunluğu, sıçrama timingi ve fiziğine göre oldukça hızlı ayakları ile Avrupa için kesinlikle iyi bir hamle ve fazla söze gerek yok, NBA’e 1. Tur 6.sıradan Draft edilmiş bir isimden bahsediyoruz!
Şimdi sıra PERO ANTIC’de.. FB’ye gelmesine dudak bükenler oldu ama NBA’deki suyun dalgası ve derinliği Avrupa ile çok farklı. Orda 4 için ağır, 5 için güçsüz gözüktü ama Euroleague’e bu defo yansımayacaktır. Dış şut kalitesi Avrupa’nın en önemli uzunlarından olan Makedon pivot, bu topraklardaki en iyi pick and pop bitiricilerinden ( screen’i getiren oyuncunun içeri devrilerek değil, dışarı açılarak üçlük atması).
Ve de unutulmasın ki, o dışarı çıktığında onunla beraber rakip pivot da yerini kaybedip takip etmek zorunda kalacak ve bu sezon, geçen yıla göre çok daha delici point guardlara sahip Fenerbahçe için hücum varyasyonlarına bir yenisi daha eklenecek. Antic’in FB içindeki rolünü iyi çizmek lazım çünkü Makedon oyuncu ne tam bir 4 ne de klasik bir 5 numara. Tam anlamıyla 4.5 diyebileceğimiz Antiç’in sahada yer aldığı dakikalarda, yanında oynayacak 4’lü büyük önem arzediyor ve bu kadro içinde performansı, sahada beraber yeralacağı 4 isme göre, pozitif ya da negatif anlamda en çok etkilenecek oyuncu olacağı kanatindeyim.
Tek tek oyuncu analizlerinden takım geneline dönersek; ZOC bizim gördüğümüzün çok daha detaylısını görüp, şimdiden kafasında sezonun senaryosunu çizmiştir ama biz yine de yazalım; Vesely ve Udoh gibi uçan, blok canavarı, atletik ama bilekleri titrek denebilecek uzunlar var, Datome ve Antic gibi de mesafe tanımaksızın yüksek yüzdeli dış şut bulabilen isimler de.. Kurt hoca bunları harmanlayacak ve Vesely-Udoh ile Datome-Antic ikilileri, belki belli dakikalar taktik icabı görebiliriz ama sezon genelinde, aynı anda sahada olmayacaklardır diye düşünüyorum.
Bogdanovic çok daha fazla sorumluluk alacak ve Gou varken 2.plana düştüğü hücum setlerinde, gerçek pozisyonu olan 2 numaraya geçerek, bu kez olması gerektiği gibi ana organizatör yani esas oğlan olacak.
Kadroya baktığımızda; Zoric ve Oğuz ile yolların ayrılması mantıklı geliyor ama ben olsam çok eksik halkası da olsa, uzun kolları ve savunma direnci sebebiyle Semih Erden’i yollamazdım.. Bu sezon alacağı süreler, hele de Hickman sağlıklı şekilde dönerse çok daha azalacak Kenan Sipahi’nin kiraya verileceği söyleniyor ama bence büyük hata olur. 60 maçlık 3 kupalı uzun maratonu düşünürsek, ne zaman ne olacağı belli olmaz ve olaya sadece 8-10 kişilik ana rotasyon diye bakmak yanlış.. En az 2-3 ekstra vasat üstü ismin bench’de beklemesi, hedefi Euroleague Şampiyonluğu olan bir takım için bence elzem..
Bu takımın en kaliteli yerli oyuncusu Emir de kadroda kalabilirdi ama hem yüksek maliyeti hem de devşirme hakkının Dixon’a kullanmasıyla yabancı kontejanına düşmesi, doğal olarak rüzgarın değişmesine neden oldu. Sarı lacivertliler 1.6 Milyon Euro kazanan oyuncuya, 4 senelik yeni kontrat ve sene başına 1 Milyon Euro önerdiler, cevap bekliyorlar.
Rotasyona baktığımızda, kısalı uzunlu birbirine yakın kalitede isimler görüyoruz ve kim çıksa, girenin de o ayarda randıman verebileceği..
Bu sene elinde A Planı tutmazsa, hele de bütün yabancıların yeralabileceği Avrupa maçlarında, alfabenin sonuna kadar gidebilecek şansı var Sırp koçun..
İki çok iyi 3 oyun kurucu; Sloukas-Dixon-Kenan ( sakat olan ve 2016’da geri dönecek Hickman da cabası )
Guard olarak; Bogdanovic-Melih ( çift pg oynanırsa Slou-Bobby ikilisinden biri, hatta Hickman)
3 numara pozisyonuna; Kalinic, gerekirse Bogdan ve yine gerekirse Datome ( hatta kalırsa Emir )
4-5 rotasyonuna; Antic-Vesely-Udoh-Barış Hersek ve yine Datome
Serhat Çetin, Berk Uğurlu ve Ömer Faruk Yurtseven’den de 1 ya da ikisi kadroda kalacak gibi gözüküyor. Ligdeki kazanılması garanti maçlarda süre bulabilirler ama özellikle zorluk derecesi yüksek maçlarda istikamet en iyi ihtimalle bench ve havlu sallamak gibi…
Bu kadar çok iyi oyuncunun olması hem iyi hem de kötü. Takım kimyası ve langırt düzeninde tek vücut oynayabilmek ve belli kariyerlerdeki, egosu yüksek oyuncuların hepsinin birden gazını alabilmek sadece çok çok iyi bir koçun üstesinden gelebileceği şey. Yani artık malzeme tamam ve iş yemeği yapmakta.. Bunun için de bu toprakların gördüğü en büyük aşçı mutfağın başında; Zeljko Obradovic..
Geçen sezon F4 yapamayıp ezeli rakibinin 4 kupayı kaldırmasını canlı gözlerle seyreden Barcelona bu sezon çok daha iyi bir kadro kuruyor, CSKA Moskova zaten her zamanki gibi Avrupa’nın kağıt üstündeki en iyi ve pahalı kadrosu, son şampiyon Real Madrid yine çok iddialı, iki Yunan devinden, özellikle PAO çok etkili transferlerle sezona giriyor.
Bu sezon oldukça iyi kadro kuran geçen sezonun Eurocup şampiyonu Khimki Moskova, bir diğer temsilcimiz Anadolu Efes ve İsrail devi Maccabi de 4 kişilik son randevuya aday diğer önemli takımlar.
Geçen sene Final Four oynandı, bu sezon da en kötü ihtimal; bu kadro ten uyumunu yakalar ve ZOC’un beynindekilerin yarısını sahaya yansıtabilirse, F8 eleme turuna kalacaktır. Oradan sonra tabii ki yokuş fazlasıyla dikleşecek. Kuracağın kadro kalitesi kadar, çıkacak rakip, lobi, seyirci gibi x faktörler de devreye girecek.
Sonrası ne mi olur ? Önce bir sezon başlasın, maçlar bir bir kazanılıp turlar bir bir geçilsin.. Final Eight sonrası da Final Eight öncesine, yani Nisan ayına kalsın..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : burak.belgen@abcspor.com
twitter : @BurakBelgen