https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

KALECİ LOKUMCAN, ZVAN LUKOVCAN

Okunması Gerekenler

brunoBİ TON PARA ÖDEDİK, BİDON OLDU -5-

KALECİ LOKUMCAN

ZVAN LUKOVCAN

Fenerbahçe kalesi son bir kaç yıldır tarihinin en ıstıraplı günlerini yaşıyordu.
Kova Yaşar, Nurettin, Can Barhan ve Neşet dörtlüsü düşmana güven, Fenerbahçe taraftarına korku salıyordu.
Ezeli rakibi Galatasaray’ın kalesi ise emin ellerdeydi. Zoran Simoviç çok iyi çıkmıştı. Müthiş maçlar çıkarıyordu.
Simoviç’in bu denli başarılı olması kulüplerin tamamını Yugoslavya’dan kaleci almaya yöneltti.
” Lan bunca yıldır Yugoslavya’dan futbolcu aldık, hayrını göremedik meğer yanlış yapmışız, kaleci almalıymışız diye bir fikir bütün kulüpleri sardı.
lukovcan1Beşiktaş Jurkoviç’i, Karşıyaka Juriceviç’i, Eskişehirspor Zalad’ı Boluspor Halitoviç’i aldı.
Bu isimler ilk aklıma gelenler. Dahası da var  elbet. Adeta Yugoslavya’da kaleci bırakmadı bizimkiler, ne var ne yok topladılar.
Hatta Boluspor’un kalecisi Halitoviç Yugoslavya’nın iki alt liginde oynamakta olan Sancak’ın 3.kalecisiydi! Zaman zaman el arabasında köfte ekmek satardı stadyum etrafında.
Simoviç’i gördüğü yerde imza isteyecek adam Türkiye’de aynı ligde Simoviç’le karşılıklı oynayacaktı.
Tabii ki bütün bunlar yaşanırken Fenerbahçe boş mu duracaktı. Fenerbahçe’de Yugoslavya Milli takımının diğer file bekçisi Zivan Lukovcan’ı transfer etti.
Sağ elinin parmaklarından biri eksikti. Bir rivayete göre protez bir parmak vardı eksik parmağın yerinde.
Lukovcan büyük umutlarda geldi Fenerbahçe’ye ama Fenerbahçe’nin kaleci sendromuna o da çare olmadı.
Kaleci Schumacher gelinceye kadar bu ıstırap dinmeyecekti.
1986 – 1987 ve 1987 – 1988 sezonlarında Fenerbahçe kalesini korumaya çalışan Zvan Lukovcan 2 sezonda maç başına yediği gol 1,5  yaptığı kurtarış 0.3, kazandırdığı maç sayısı 1, kaybettirdiği maç sayısı 20 gibi istatistikler bırakmıştır ardında!!!
LUKOVCAN3Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, her Galatasaray maçında müthiş oynamıştır.
Beşiktaş maçlarında ise nutku tutulurdu adeta. Hiç unutmam 4-0 biten bir Beşiktaş maçında hakemin saymadığı 3 golle beraber toplam yedi gol yemişti.
Vurdumduymaz bir hali vardı, heybetli fiziğine karşın. “Maç bitse de gitsek, ooo bu karda kışta ne işi olur insanın futbolla “falan gibisinden bir tavrı vardı.
Çoğunlukla fıtık ederdi taraftarı. Bi bakmışsın yanından giden topu elini bile kaldırmamış.
Sanıyorum bir Gaziantepspor maçının ardıydı. Akşam spor programında konuklardan biri Ziya Şengül’dü. Hakkında aynen şöyle bir ifade kullanmıştı:
– Ne biçim kaleci abi bu? Insan yanından geçen topa utanır da bi elini uzatır ya. Bu adam lokum gibi gol yiyor valla. LOKUMCAN olsun bundan sonra adı. Fenerbahçeye gelmeden önceki kariyeri sanıldığı kadar kötü değildi. Yugoslav milli takimi ile basarili maclar cikarmistir. Berlin’de oynanan Federal Almanya – Yugoslavya  maçında harikalar yaratmıştı mesela.
Bir Galatasaray maçında top avuta gidecek zannederek direğe asılmış, direkten dönen top Uğur Tütüneker’in önüne düşmüş, Lukovcan direkte sallana dursun Uğur nazik bir şekilde topu boş kaleye dürrmüştü.
Bu gol Onun Türkiye kariyerinin bitmesinde en büyük sebeplerden biri oldu.
O zaman Fenerbahçe’nin de kötü yılları. Uğurlu sayı 4 maalesef.
Her Samsun maçında ve Beşiktaş maçında Fener 4 yiyor desek abartmış olmayız herhalde.
Samsun’da dolmuşçuların ağzına pelesenk olmuştu:
lukovcan2 Arkayı Fenerleyelim beyler !!
Lukovcan’ı o dönem hem Beşiktaş hem de Samsun dörtledi.
Hatalı goller yediği bir maçın ardından yapılan bir idmanda sebebini bilmediğimiz bir nedenden Aziz Yılmaz’ın fedaileri ile tartışmıştı.  Aziz Yılmaz’ın fedaileri kulüp binasında Lukovcan’ı sıkıştırıp biraz pataklamış, boynundan altın zincirini koparıp almıştı, Lukovcan can havliyle kulüp binasının penceresinden atlayıp kacmıştı, bir daha da gören olmadı.

Ülkesine dönen 1954 doğumlu Lukovcan, 1990 yılında OFK Belgrad takımında futbolu bırakmıştır. Halihazırda Kızılyıldız genç takımında kaleci antrenörlüğü yapmaktadır.

bruno.monte@abcspor.com

Son Haberler

LA QUINTA DEL BUITRE, AKBABA BEŞLİSİ

80'lerde İspanyol futboluna damgasını vuran, zamanın ünlü Real Madrid efsanesi Emilio Butragueno'nun başını çektiği, Manolo Sanchis, Martin Vazquez, Michel...

Benzer Konular