Sezon başından beri Beşiktaş’ın şampiyonluk yarışına tutunma durumu hep pamuk ipliğine bağlıydı, nihayet Erzurumspor maçıyla birlikte artık istisnasız herkesin ikna olacağı biçimde öyle bir şansın kalmadığı tescillenmiş oldu. Aslında mantıklı düşünecek olursak bunun Beşiktaş’ın yakın geleceği açısından en hayırlı netice olduğunu da anlayabiliriz. Zira zaten ortada futbol adına dişe dokunur hiçbir şey yokken, kadro mühendisliği berbat bir şekilde yapılmışken gerçekçi olmayan hedeflere umut bağlamak, gelecek adına gerekli olan adımların atılmasını da geciktirmeye devam edecekti. Şimdi ise en azından tutunacak tek bir kulvar bile kalmadığından, önümüzdeki sezonlar için kazanılabilecek birkaç gelecek vadeden oyuncunun kazanılabileceğini, takımın sırtından atması gerektiği yüklerin daha rahat atılabileceğini, hatta yönetim ve teknik heyet üzerinden daha radikal kararların alınmasının mümkün olabileceğini düşünüyorum…
Dorukhan orta sahada tek başına çırpınırken, Ljajic top alabilmek için sürekli defansa gelmek zorunda kalırken, savunma ile hücum arasında bağlantı kurabilecek tek bir yaratıcı oyuncu sahada yokken tüm formsuzluğuna karşın Oğuzhan’ı en azından yarım devre düşünmemek, onun yerine tek özelliği kesicilik olan Medel’in oyun kurmasını beklemek nasıl ir zihniyetin ürünüdür? Oğuzhan protesto edilir diye mi çekiniliyor? Yahu zaten sahada her hareketini tribünlerin yarısının ıslıkladığı Burak diye bir oyuncu var, ondan rahatsız olmuyorsunuz da bundan mı oluyorsunuz? (Taraftarı tamamen ikiye bölecek bir transferi dünyada başka bir takım yapmazdı, bravo!) Ki o Burak ne kadar golcülük yetenekleri yüksek olsa da ben henüz fizik olarak hazır değilim diye adeta bağırıyor, illa oynatacaksan onu ikinci yarıya koz olarak saklamak mantıklı olmaz mıydı? Güven’in oynadığı süre toplamda yaklaşık 4 maç. Bu süre zarfında 2 golü, 1 asisti olmuş (Alanya maçında VAR’a takılan golü kılpayı ofsayt olmasa o maçı da kazandıracaktı) ama bu performansının karşılığını kulübeye mahkum edilerek alıyor bu kardeşimiz. Çok yazık…
Birkaç örnek vermek gerekirse, Beşiktaş’ın fena oynamadığı ve kazandığı maçlardan; Kayserispor maçında 14, Rizespor maçında 27, Ankaragücü maçında 17, Galatasaray maçında 18 ve geçen haftaki Akhisar maçında 9 orta yaptığını görüyoruz. Bunun karşılığında rakibi orta bombardımanına tuttuğu maçlara bakarsak; içerde 3-2 kaybedilen Antalyaspor maçında tam 61 orta var! Göztepe mağlubiyetinde 35, Başakşehir mağlubiyetinde 34, Sivasspor’a içerde yenilirken 27, Trabzonspor’a son saniye beraberliği kurtarırken 38, Kasımpaşa hezimetinde 34 ve son Erzurumspor maçında da 35 kez orta yaparak gol aranmış!..
Beşiktaş’ın geleceği Dorukhan, Güven, Alpay (çoğumuzun halen tanımadığı altyapıdaki Ozan Kabak’tan daha aşağı olmayan stoperimiz) ve ümit milli takımın yıldızı yeni transfer Muhayer Oktay gibi gençlerdir. Bununla beraber yabancı transferinde düşük maliyetli ama direkt katkı verebilecek Mirin gibi isimlere yönelmek gerekmektedir. Ama her şeyden önce bu anlayışı oturtacak bir yönetim ve bu tip gençleri köreltmeyecek bir teknik direktöre ihtiyaç vardır. Beşiktaş bu yöndeki adımları atmaya ne kadar çabuk karar verirse, 2015/16 sezonundaki zirve noktasına yeniden ulaşmayı o kadar erkene alma şansı olur. Bunun için de Beşiktaş yönetiminin geleceği bağlayıcı hiçbir adım atmaması, uzun süreli kontratlardan uzak durup Haziranda yapılacak başkanlık seçimlerine kadar geleceği ipotek altına alacak işlerden imtina etmesi elzemdir…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter: @olcynrlu