Fenerbahçe tarihinin iki Fikreti var, ikisi de birbirinden kıymetli.
Fikret Kırcan’a Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Benim gibi pek çok renkdaşım Fikret Kırcan’ı çıplak gözle izleyemedi, jenerasyon olarak o günleri anımsamaya yaşımız yetmediğinden.
Fikret Kırcan’ı namı diğer Kefal Fikret’i tanıyalım:
1919 yılında doğan Fikret Kırcan futbola dönemin futbolcu fabrikası olan Fenerbahçe’nin alt yapısında başladı ve Fenerbahçe macerası hiç bir zaman noktalanmadı. Zira sarı lacivert kulüpte futbolu bıraktı, bıraktıktan sonra da yöneticilik yaptı, kulübün efsanelerinden biri oldu.
Fikret Kırcan futbolculuğunun ilk döneminde 1934-35, 1935-36, 1936-37 yıllarında İstanbul Ligi, 1933-34, 1937-38, 1938-39 yıllarında İstanbul Şildi, 1935 yılında Türkiye Şampiyonası ve 1937, 1940 yıllarında Milli Küme şampiyonu olan Fenerbahçe takımında süratli, kıvrak ve estetik oyun tarzıyla giderek yıldızlaştı.
Fenerbahçenin ard arda oyuncularını kaptırdığı bir yıl (O dönemin Adalet Spor’u Fenerbahçeli futbolcuları çok iyi paralara transfer ediyor) Kırcan’ın kaptanlığında genç bir kadro kuruluyor. Futbol camiasının Fenerbahçe bu takımla bir şey yapamaz dediği bir yıl) O yıl tüm tahminleri çürüterek 1951-52 ligini üçüncü tamamlamayı başardı. Fikret Kırcan, Müjdat Yetkiner ve Mehmet Ali Has’ın önderliğindeki genç takım “Küçük Şeytanlar” olarak adlandırılmaya başlanmıştı. Bu takım, 1952-53 sezonunda muhteşem bir başarıya imza atarak namağlup İstanbul şampiyonluğuna ulaştı.
Kırcan’ın futbolu bırakması bir başka Fenerbahçe şampiyonluğuna sahne olan 1956-57 sezonunda gerçekleşti. 36 yaşındaki Kırcan 7 Ekim 1956’da Dinamo Moskova’ya karşı İnönü Stadı’nda oynanan maçta sarı-lacivertli formayı son kez sırtına geçirdi ve aktif futbolculuk yaşamına Fenerbahçe kaptanı olarak veda etti. Sarı-lacivertli forma altında toplam (kayıtlarda olan) 139 gol atan Kırcan, Fenerbahçe tarihinin en uzun süre forma giyen futbolcusudur.
TFF tarafından ‘her ne hikmetse’ kaale alınmayan 1959 öncesi birçok Fenerbahçe şampiyonluğunda çok büyük payı olan ölümsüz efsaneyi maalesef kaybettik.
Nur içinde yatsın..