FİKSTÜRE BAKALIM GÖBEK ATALIM

İzmirliler pek öğünür, biz Çiğdem deriz diye. Yöresel tabir işte, kimi yerde de Gündöndü derler. Doğrusu ay çekirdeği.
Ay ne güzel, çıtır çıtır ye, bitene kadar.
Valla hastalık babam, başladın mı bitene kadar.
İlk 10 hafta geride kaldı. İçinde zorlu 3 derbi deplasmanı, üstüne bir de Bursa deplasmanı ve ligin sıkı ekibi Akhisar deplasmanı bitmiş halde.
Şimdi geriye kalan maçlar çıtır çekirdek, ikinci yarı hepsi Kadıköy’e geliyor.
İlk 10 haftalık periyotta Fenerbahçe fikstür dezavantajını avantaj haline getirecek oyunu oynamasa bile skoru bir şekilde elde etti ve bana göre önemli bir avantajı da yakaladı kimileri çok katılmasa da.
Önce Fenerbahçenin kalan 7 maçına bakalım:
Eskişehirspor
Balıkesirspor(D)
Sivasspor
Erciyesspor(D)
Mersin Idman Yurdu
Başakşehşirspor(D)
Kasımpaşaspor
Fenerbahçe bu 7 maçtan 21 puanı çıkarabilecek bir takım. En kötü 17 olur.
21 puanı çıkarırsa lig Mart ayında biter çünkü en yakın rakibine 4-5 puan da fark atar. 17 puan çıkarırsa da lige biraz heyecan gelir, lig Nisan ayında biter.
Çoğumuz bu parmak hesabını yapmışızdır. Bu fikstür bir avantaj mıdır şu saatten sonra ? Evet avantajdır!
Sahaya çıkmadan, mücadele etmeden kağıt üstünde de hiç bir şey olmuyor maalesef, ne çabuk havaya girelim ne de camia rehavete girsin.
Fenerbahçe ligin en oturmuş kadrosu olarak lige başladı. Kurulu bir düzeni, oturmuş bir sistemi vardı ve ligde onu zorlayacak bir rakip de çıkmadı.
Fenerbahçe iyi oynamadı bu 10 haftada. Bir iki maçı geçmez. Kazanılan maçların büyük bölümü zorla kazanıldı. Duran toplar, penaltılar. Eyvallah, bi şekilde kazandı.
Fenerbahçe’nin 10 haftada rakip filelere göndermiş olduğu 14 gole bakarsak aslında durumun çok da iç açıcı olmadığını görürüz.
Türkiye ligi lideri, 10 haftada 14 gol atmış. Kaçı penaltı saymadım.
Mümin Musa ve Webo 3’er gol atmış.
Emenike ve Emre 2’şer. Emre’nin iki golü de penaltı.
Fenerbahçe’nin 3 kobrası toplamda 8 gol atmış 10 haftada.
Gekas atmış 9 tane. Semih atmış 6 tane.
Selçuk Şahin’i çıplak gözle seyretmiş efsane nesil hep kendine soruyor ya, bizim göremeyip de sadece teknik direktörlerin gördüğü gizemli şey ne bu Selçuk’ta diye ve yanıtını da bulan yok ya işte aynen böyle İsmail Kartal’ın da kendi kendine sorduğu ve yanıtını bulamadığı soru da bu ;Geçen sene takır takır pozisyona giren takıma ne oldu, niye bu sene pozisyon üretemiyoruz, neden gol atamıyoruz ?
Emenike, Webo ve Moussa’nın bunda payı büyük bence. Webo günahsız, fazla forma şansı bulamıyor, Sow ve Emenike bence baş mimar bu düşüşte.
Emenike’nin yorgunluğu her halinden belliydi, 70. dakikada. İkinci önemli faktör de geçen seneki kondisyon ve fizikalitenin altında Fenerbahçe.
Ancak üçüncü sırada hoca felsefesinden bahsetmek gerekir bence.
Diego çok fazla forma şansı bulamadı. Diego’nun takımın ahengini falan bozduğunu, Diego transferinin bir işgüzarlık olduğunu düşünmüyorum.
Kampl’ı alsaydık falan filan da paralel evren tartışmasından başka bir şey değil.
Evet, dünyada Diego vb 10 numaraların sayısı azaldı. Nerdeyse yok artık ama Diego diye biri var ve bize gelene kadar da dünyanın sayılı liglerinde takır takır oynadı.
Fenerbahçe Diego’yu tartışmayacak. Diego’dan zarar da etmezsin.
Sen ilk önce, elindeki 3 kara adamdan 1 tane adam gibi kara boğa bir santrfor çıkarabilecek misin yoksa çıkaramayacak mısın  buna bakacaksın ?
Bence kritik karar bu noktada başlıyor, bence bu üç kara adamdan bir tane adam gibi bir kara boğa çıkmayacak!
Fikstür avantajına güvenilip yola çıkılmaz. Bunun hastalığı var sakatlığı var.
Mesela Allah göstermesin bi şey olsaydı Topal’a ?

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

bruno.monte@abcspor.com