Yıllar sudan da hızlı akıp geçiyor. Önce Abdi İpekçi spor salonunda oynanan ve iki maç sonunda kazanamadan turnuvayı sonuncu bitiren Estudiantes taraftarının, soyunma odasına giden takımı dakikalarca sahaya yeniden davet
etmeleri ve takımın tekrar parkeye geri dönmesinin basketbol geçmişimdek en önemli anlardan biri olduğunu defalarca anlatmama rağmen iz bıraktığını belirtmem gerekiyor.
Ya da 2011’de Barselona’da,Obradovic’in takımının şampiyonluğunu izlerken bir sonraki sene İstanbul’da yapılacak organizasyonda, herşeyin bittiği sanılırken Ivkovic’in Olympiakos’unun müthiş geri dönüşünü ve Printezis’in gözyaşı
damlası, çengel atış karışımı final basketiyle basketbol keyfinin doruklarına varacağımı nereden bilebilirdim ki…
Ve tarihler 2015 Mayıs’ını gösterirken Madrid’e giden yolda Maccabi’yi süpürerek ilk defa dörtlü final kapısından giren Fenerbahçe’nin hikayesi başladı.
Türk spor tarihinde, takım sporlarında bir teknik adamın hem kulüp, hem taraftar, hem oyuncu grubu, hem spor basını, hem organizasyon üzerindeki mükemmel etkisinin bilinenden öte başarı hikayesi..
Yılmadılar bir sonraki sene 2017’de evde yapılacak turnuva için çok kararlıydılar. Önce komşuda, Atina’da, Panathinaikos’u saha avantajı olmadan saf dışı bıraktılar. Bogdanovic kafasını salladıkça, Udoh gelene geçene
çemberin yolunu kapattıkça gurur ve göz yaşları içinde tarihte ilk Euroleague kupasını kazandılar.
2018 Belgrad, coach ve takım için önemliydi. Hem turnuva coach’un evinde hem de kariyerinde ard arda kazanamadığı kupayı kazanma şansı vardı. İlk gün Zalgiris’e karşı harcanan efor üç yıl üst üste finali getirmişti. Lakin final maçına tutuk başlamak ve bir türlü oyuna girememek takımı zorladı. Genlerindeki vazgeçmeme ruhu sonuna kadar oyunun içinde kalmalarını sağlasa da kaybettiler.
Detaylarda kazanılan ya da kaybedilen maçları oynamak takım olabilen organizasyonların işidir.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: omer.kocsan@abcspor.com
twitter: @omerkocsan