Galatasaray’ın Kadın Voleybol şubesi Cumhuriyet ilanından bir yıl önce kurulmuştu. Allah için tek bir Türkiye Ligi Şampiyonluğumuz olamadı. İstanbul bölge şampiyonlukları (7 kez) ve Türkiye Kadınlar Şampiyonası birincilikleri (5 kez) olsa da bunlar Beşiktaş’ın 4. yıldız için tarihin sayfalarını kırpmasından bile daha eski döneme dayanıyor. En son erkek takımı 87-88’de şampiyon olunca gaza gelip kurulan güçlü bir kadro olmuştu. Onlar da maalesef Eczacıbaşı’nı geçemeyip ligi ikinci bitirdiler. Yani üç korner bir penaltı bile olsa bizim Kadınlarda hiç Lig Şampiyonluğumuz yok.
Fenerbahçe Kadın Voleybol Şubesi, her ne kadar web sitelerinde laf kalabalığına getirip 1920’li yılların ilk yarısında başlayan aktiviteler filan yazsa da, resmi olarak 1954 yılında kuruldu. Dr Selim Çapa, Öamlıca Kız Lisesiyle güçlerini birleştirip ilk müsabakalara katılacak bir takım çıkartmayı başarmıştı. Heyhat boynuz kulağı geçti ve FB Kadınlarda ilk Lig Şampiyonluğunu 2007-2008 sezonunda kazanmakla kalmayıp üzerine bir de CEV kupasında üçüncü oldular. Ertesi sene ise namağlup şampiyon oldular. Şampiyonlar Ligi finalini de İtalyan Bergamo’ya kaybetmeseler ballı kaymaklı olacaktı. Özetle ebedi dostlarımızın kadın voleybolünde tarihi bizimkinden daha parlak. Heyhat, ülkemizdeki her alanda gözüken sürdürülebilirlik (keşke iktidara önem verdiğimiz kadar şu istikrara da dikkat etseydik) problemi nedeniyle o silindir gibi takım kısa sürede dağılıp gitti.
Beşiktaş Kadın Voleybol Şubesiyse üç büyükler içinde en geç kurulan branş oldu. 1961 yılında Tülin Uygur’un çabalarıyla kurulan takım dört yıl gibi kısa sürede Türkiye Şampiyonluğuna ambargo koyan GS Kadın takımını yenip 1965’de şampiyonluğu tattı. Ülkemizde yapılan hiçbir iyi şey cezasız kalmadığından ksa sürede (1970) şubeyi kapattılar. Taa ki 1986 da yeniden faaliyete geçen takım 1992-93 sezonunda 1. Lige yükselebildi. Milenyum başlangıcında bolca Avrupa Kupalarında Final Four’a kalma başarısı gösterse de ne Tr Liginde ne de Avrupa’da bir kupa kaldıramadı. Ardından 2014-15 sezonunda bir alt lige inip şampiyonluk zevkini tadarak 2015-16 sezonunda 1. Lige geri döndüler. Şu sıralar da iç güvesinden hallice yaşayıp gidiyorlar.
Ha, bu arada arkasında ne camia ne politik destek olmaksızın, o zamanın dağbaşı sayılan 1. Leventindeki fabrikasında bir voleybol/basketbol saonu inşaa edip her iki branşta da Türkiye’yi kasıp kavuran Eczacıbaşı’nın Kadınlarda tam 16, yazıyla onaltı, Türkiye Şampiyonluğu bulunmakta. Müessese takımı olarak da ülkemize hiç yakışmayacak bir istikrarda Voleybol Kadınlar Liginde hep üst seviyede tutunmayı başaran Vakıfbank ise bu sene 10. kez şampiyon oldular.
Bu iki takımın taraftar desteği üç büyüklerden herhangi birisinin serçe parmağının tırnağının içindeki tane bile olamazken; elde ettikleri toplam 26 Tr Kadınlar Voleybol Ligi Şampiyonluğu karşısında GS+FB+BJK nın sadece 2 şampiyonluğu olmasını dirayet ve istikrarlı yönetim dışında hangi etkenlerle açıklayabilirsiniz? Demek ki iyi yönetilince iki, üçten büyük olabiliyormuş.
Beşinci maç voleybol kalitesi adına hüsrandı. Eczacı ilk setin 22. sayısına kadar başabaş götürse de hiç maçı ve şampiyonluğu alacak hava vermiyordu. Vakıfbank koçu Giudetti de her VC talebinde haklı çıkıp resmen yedinci oyuncu gibi takımına katkı sağladı. İlk set 25-23 VB gitti.
İkinci setin tamamını VB belriledi. Kah hatalarıyla Ecz yakın tuttular kah vites arttırıp toz yutturdular. İki metreye yaklaşan boyuna inat bir güzelliği olan Zehra eminim önümüzdeki on yıl kadın voleybolünde sıkça adından bahsettirecek. Lonneke’de smaçtakinden fazla enerjiyi sevinirken harcamasa iyi olacak. Bu tür omuz dirsek senkonizayonu topa çok sert vurmaya imkan veriyor. Tıpkı İtalya Ligindeki Sokolov gibi, topa tabiri caizse “yumuluyor” Diğer başrol oyuncularının kuliste kaldığı bu son maçta Lonneke şampiyonluğu Vakıfbank’a getiren ana etkenlerdendi. Durum 17-17 ike Guidetti alakasız bir VC isteyip Motta’nın büyük ihtimalle var olan fileye temas itirazını engellemesi de tam bir satranç hamlesiydi. Meğer aynı poziyonda iki farklı itiraz yapılamıyormuş. Zaten 18. sayı peşinden Eczacı saçmalamaya başladı. Ancak tuhaf şekilde 23-22 öne de geçtiler. Bugün kendini evde unutmuş olan Boskoviç ise tam set sayısına ramak kala servis kaçırıp tüy dikti. Peşinden topu öldüremeyen Eczacıyı köşeye yatık topla 32 yaşına rağmen hala buradayım diyen Gözde kötü cezalandırdı. Set sayısında da servis karşılarken topu içeri kaçıran Eczacı zaten bize 16 şampiyonluk yeter siz bunu alıp iki dijite terfi edin diye haykırıyordu.
Üçüncü set formalitedendi. Ama 19-14’ten sonra yedeklere bakıp Ezgi-Adams ikilisini oyuna süren Motta bir blok iki ace ile bu sefer jackpot yapıp bir anda eşitliği yakaladı. Eczacı acaba mı dedirtiyordu ki Zhu baltayı çıkarttı. Blackjack sayısında Gözde’nin servisini içeri kaçıran Larson da o gün Eczacıbaşındaki en iyi oyuncu olma hüviyetini suya düşürüp bu sezonun kapısını kapattı. Maçın son hücumunu ortadan deneyen Eczacı karşısında ikili blok olması iki takım arasındaki konsantrasyon farkını net ortaya koyuyordu.
Şampiyonluk sevinci de ayrı bir seyir zevkiydi. Vakıfbanklı kadın voleybolcular birbirlerine sarılırken erkek heyet birbirini tartaklıyordu. Malum ayı yavrusunu severken öldürürmüş, bunlar da bir kaç şampiyonluk daha kazanırlarsa ampüt takımının teknik heyetliğine geçebilirler. Gözde kendi seyircisi önünde son maçına çıktığını biliyordu. Duygudan damarları kabarmıştı (şaka şaka, Gözdemiz her daim şirdenden haliyle voleybol seyircisinin gözdesidir)
Kadınlar cins-i latiftir. O nedenle kadın sporlarında fiziksel ve teknik yeteneklerin dışında estetik de ararım ben. Malumunuz başta formalar olmak üzere giyilen/takılan her bir şeye takıntılıyımdır. Allah rızası için bu kadar üst düzeyde voleybol oynanan ülkemiz kadınlar liginde kadınların estetiğini öne çıkartacak tasarımda formalar olsun artık beya…Bu arada Meliha’da allığı avucuyla sürmüş herhalde
Venüs Sultanlar Ligi 2017-18 sezonu da böylece Vakıfbank’ın onuncu şampiyonluğuyla kapandı. Darısı haftaya oyananacak CEV Finaline inşallah..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: attila.saylan@abcspor.com