https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

YUSUF KENAN ÇALIK İLE DOBRA DOBRA

Okunması Gerekenler

YUSUF KENAN ÇALIK RÖPORTAJI

Geçtiğimiz günlerde Tivibuspor’un başarılı spikeri sevgili Yusuf Kenan Çalık ile çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi ve ve Milli Takımımızı konuştuğumuz bu sohbetimize gelin yakından bakalım:

*** Öncelikle röportaj talebimi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Sohbetimize Fenerbahçe’de yapılan transferlerle başlamak istiyorum. Yapılan transferlere baktığınız zaman nokta atışı diyebilir miyiz?

Rica ederim. Öncelikli olarak Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan şey kan değişikliğiydi. Oyuncuların gelirken ne verecekleri zaman zaman yanıltıcı olabilir. Marco Fabian gibi çok ekstrem meseleler olmadığı takdirde her oyuncuya şans tanınması gerektiğini savunanlardanım. Tek mesele aslında oyuncunun takım bütünlüğünü sağlayıp sağlayamaması. Bireysel özellikleri de ön planda tabi. Türkiye’ye ayak uydurup uyduramayacağı gibi konularda bir sezon beklemek ve ondan sonra karar vermek bence daha sağlıklı.

*** Geçtiğimiz sezondan itibaren Fenerbahçe’nin aslında ihtiyacı olan kanat oyuncusuydu. Fenerbahçe’nin bu yöndeki adımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, Fenerbahçe’nin bir kanat oyuncusuna ihtiyacı vardı. Bu doğrultuda Ayew ve Barış’ı transfer ederek bir nebze de olsa o boşluğu doldurmaya çalıştı.

*** Yönetimsel açından kesinlikle bir başarı olarak addedeceğimiz bir olayda Giuliano ve De Souza’nın satışından elde edilen yüksek gelir. İki transferin satışı hakkında neler söylersiniz?

Fenerbahçe futbol takımının elinde olan ve para edebilecek iki oyuncusu vardı ve bunlarda De Souza- Giuliano ikilisiydi. De Souza’nın yerine de daha genç isim olan Jailson transfer edildi. Jailson’la ilgili oyuncuyu tanıyan ve izleyen insanlar hakikatten çok güzel yorumlarda bulunuyorlar.

*** İhtiyacı olan bölge olarak tanımladım Fenerbahçe’nin geçtiğimiz sezonki problemini. Siz Fenerbahçe’nin asıl ihtiyacı anlamında neler söylersiniz?

Fenerbahçe’nin yıllardır forvet üzerinden yorumlanan sorunları vardı ki bence yanlış yorumlanıyordu. Fenerbahçe’nin aslen orta sahaya topu taşıma gibi sorunları vardı. Bu bağlamda baktığımız zaman Eljif Elmas’ı yeni bir transfer olarak değerlendirebiliriz. Keza, Jailson’da bu ihtiyacı karşılayacak düzeyde bir oyuncu. Transfer döneminin son saniyelerinde Tolga Ciğerci’nin de takıma katılmasıyla bu bölge alternatifleri çoğaldı Fenerbahçe’nin.

*** Bu sezon itibarıyla baktığını zaman Mehmet Topal’ın bundan sonraki performansıyla ilgili beklentileriniz neler?

Mehmet Topal’ın en büyük sorunu topu sırtı dönük almak zorunda kalması  ve yüzü oyuna dönene kadar rakip savunmanın yerleşmiş olması. Bu sorunu bu dönem çözebilirse bence takıma katkı sağlayacaktır.

*** Fenerbahçe’nin bu sezonki en flaş transferi sizce hangisi?

Slimani transferi tartışmasız transfer döneminin en iyi transferi.

*** Oyuncular bazında devam edersek Diego Reyes- Neustadter ikilisinin gelecek maçlarda bir uyum içinde olabileceğini beklemek ne kadar doğru?

Diego Reyes zaten milli takım havuzunda olan bir oyuncuydu. Sakatlık geçirmesiydi muhtemelen Fenerbahçe’ye bu şekilde gelmezdi. Bu da elbette fırsat. Uyum için ise biraz beklemek gerekiyor.

*** Kaleci alternatifi çok fazla artmış durumda. Harun Tekin’in transferiyle birlikte 4 kalecisi oldu Fenerbahçe’nin ve transfer dönemi sürecinde de bir erime meydana gelmedi. Bu kadar alternatifi bol olan bir mevkii de rekabet açısından neler söylersiniz?

Harun Tekin meselesi bence Türkiye’nin yerli transferi açısından en önemli kalecisi. Kale konusunda senin de söylemiş olduğun gibi eritilemedi. Muhtemelen Harun Tekin 1.kaleci olarak yola devam edecektir.

*** Sportif Direktör Damien Comolli ile devam etmek istiyorum. Bir background açısından değerlendirdiğinizde neler söylersiniz?

Comolli meselesine baktığımız zaman kendisinin uluslararası alanda bağlantıları olan bir isim. Fenerbahçe’nin de açıkçası böyle bir isme ihtiyacı vardı. Fenerbahçe takımına bir sportif direktörün gelmesi ve o ismin gerek oyuncu havuzunu gerekse takımın yapılanmasını belirlemesine gerçekten önemliydi. Bu doğrultuda Comolli adımını doğru buluyorum. Comolli’nin doğru isim olup olmadığını 1-2 sezon içerisinde görebileceğiz. Çünkü yaptığı transferlerin etkisini 1-2 sezon içerisinde görebileceğiz.

*** Comolli’nin kariyerinde 6 yıllık çok ciddi bir boşluk var. Bu boşluktan sonra Fenerbahçe takımın futbol aklı olarak getirildi.. Bu uzun süreli çalışmama durumu hakkında neler söylemek istersiniz?

Muhtemelen bu boşlukta kendi Network’ünü hazır tutmuştur. Zaten Fenerbahçe’nin anlaştığı isimlere baktığımız zaman bu Network’ün bir parçası olarak değerlendiriyorum. Fenerbahçe’nin anlaşıp görüştüğü isimler kadar bir de görüşüp anlaşamadığı isimlere de bakmak lazım. Bu isimlerle girilen diyaloglarda bir hayli önemli.

*** Teknik adam sorularını genelde hep önce sormuşumdur ancak bu sohbetimizde analiz yaparak ilerlemek istedim. Phillip Cocu tercihi için neler söylersiniz? Sizin ilk tercihiniz mi olurdu Hollandalı teknik adam?

Yabancı teknik adamların adaptasyon süreci biraz zor oluyor ama nihayetinde en takdir ettiğim nokta genç oyunculara önem vermesi ve onların oynatmaktan çekinmemesi. Fenerbahçe takımının değişim sürecinde belki de en uygun isimdi Cocu. Burada tabii ki de herkesin aklında soru oynatacağı oyun. Ben Fenerbahçe’nin Feyenoord ile oynanan maçta belirli bir bölümdeki oyununu çok beğenmiştim ve örnek olarak bu oyunu alacağını düşünüyordum. Şu anda böyle bir izlenim açıkçası almış değilim. Oynaması gereken oyunun bu olduğunu bence Cocu da farkında. Zamanla olacak şeyler bunlar ve benim bu sezon Fenerbahçe’den bir beklentim yok açıkçası.

*** Fenerbahçe taraftarı açısından baktığımızda taraftarların Cocu’ya o sabrı göstereceklerini düşünüyor musunuz?

Türkiye’de sabrın hiçbir şekilde garantili olduğunu düşünmüyorum. Bu finansal koşullarda çok zor transferler yapılıyor. Bu yapılan transferlerden iki tanesi olmasaydı bu insanlarda başarısız olarak addedilecekti. Kaldı ki sol bek transferi yapılamadı diye şampiyon olamayacağız düşüncesi hakim. Ben şampiyonluğun tek bir oyuncu üzerinden gidilmesine karşıyım. Takım dediğiniz olgu bir bütün. Sol bek aksıyor diye şampiyonluk gideceği kanısında değilim. Nihayetinde bütün takımı sıfırdan kurma şansı da yok Fenerbahçe’nin. O yüzden o sabır gösterilir mi diye baktığımda kimse ülkede sabırlı değil. Bizde basın mensupları olarak değiliz, taraftar da değil. O yüzden bir sabır olgumuzun olduğu kanaatinde değilim. Comolli’nin güzel bir sözü vardı tam da bu düşünceyle ilgili ‘‘Liverpool başkanı kendisinden hem genç oyuncular isteyip, hem de şampiyon olunmasını istiyor. Comolli de bunlardan birisini tercih etmemiz lazım diyor. Ya genç oyuncuları alıp 3-4 sezon sonra transfer olarak para kazandırılacaklar, ya da şimdi ilk on birde direkt oynayabilecek oyuncuları alacağız ve şampiyon olacağız. Bunun ikisini aynı anda yapmak mümkün değil’’ demişti. Bu diyalog bence her şeyi açıklıyor. Fenerbahçe, Türkiye’deki gerçekler doğrultusunda bu düşüncenin karmasını yaptı. Sonucu görmek için, sonucunu beklemek lazım.

*** Giuliano ve De Souza’nın satışıyla ilgili sormuş olduğum soruya farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum. Ligin ilk haftasında Bursaspor’u 2-1 yenen Fenerbahçe’de goller bu iki isimden gelmişti. Ancak her iki oyuncuda satılarak yerlerine yeni isimler alındı. İki isim özelinde soruyorum. Yerlerine alınan isimlerin bir panik transfer neticesinde geldiğini düşünüyor musunuz?

Ben panik transfer olarak düşünmüyorum. Belirli bir çalışma yapıldığı kanısındayım. Bence Comolli’nin şu ana kadar yaptığı tek hata ‘‘sayı’’ vermesiydi. Sormuş olduğun soruyu bu açıdan değerlendirdiğim zaman Comolli’nin bir sayı zikretmesi haliyle beklentiyi de beraberinde getirdi. 100 oyuncu izledik ve oyuncu havuzumuz da oluşmaya başladı demesi taraftar açısından bir beklentidir. Bu da aslında Comolli’nin Türkiye’yi tanımamasından kaynaklanıyor. 100 oyuncu izledik dediğin anda; her mevkii için sanki 8 alternatifli bir kadro kuruluyor mesajı veriyorsun ve bu bence Comolli’nin çok büyük hatasıydı. Giuliano evet skor katkısı olan bir oyuncuydu ama Fenerbahçe’nin oyunundaki temel taşlardan birisi değildi. 3. Bölgede o yaratıcılığı görmedik maalesef. Daha çok 4-4-2’nin ikinci forveti gibiydi. Bence elden çıkması çok büyük bir kayıp değil Fenerbahçe için. Diğer taraftan De Souza ‘ya baktığınız zaman seçeneğim olsaydı De Souza’yı tutup aynı fiyata Mehmet Topal’ı göndermeyi tercih ederdim. Josef De Souza’nın gitmiş olması eksik olarak görülebilir ama bu eksiğin değerlendirilmesi Jailson’un performansıyla yapılabilir. Jailson, De Souza’nın sağladığı katkıyı sağlarsa o zaman De Souza’nın satılmasını bir başarısızlık olarak adlandıramayız. Ben kadro mühendisliği açısından da bir sıkıntı olduğunu düşünmüyorum.

*** Fenerbahçe takımından sizce hangi oyunculara artık  teşekkür edilip gönderilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

Volkan Demirel’in son zamanlarda performans düşüklüğü söz konusuydu. Bu açıdan baktığım zaman bir veda olabilirdi. Bu sezon sözleşmesi de uzatılmaya bilirdi. Aslında Volkan’ında takıma çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Bir veda yapılacaksa o vedanın da düzgün yapılması gerektiğini düşünüyorum. Maalesef Fenerbahçe’de Tuncay Şanlı, Alex De Souza gibi isimlere yapılmayan ya da çok şık olmayan vedaları var eski yönetimin o yüzden vedalarında düzgün olması gerektiğini düşünüyorum. Bence Volkan Demirel’in vedasını hazırlamak lazım. Bence Mehmet Topal’ın da bir şekilde kadroya daha az girmesi gerekiyor. Fenerbahçe’nin 5 tane potansiyel beki var ama bir tane bek verimi alamıyor. İlerleyen zamanlarda bu sorunla ilgili ciddi değişikliğe gitmesi gerekiyor.

*** Phillip Cocu’nun daha ligi tanımaması kendisi açıdan haliyle bir dezavantaj olarak değerlendiriliyor. Hollandalı teknik adamın yanında bir Türk yardımcı antrenörün olması gerektiğini düşünüyor musunuz?

Haksızlık etmek istemem ama bizim insanımızda rol çalma gibi bir alışkanlık var. Eğer normal koşullarda yaşasaydık, ortalama standart bir Orta ya da Batı Avrupa ülkesi olsaydık bu söylemiş oldukların çok makul gelebilirdi bana. Potansiyeli olan bir genç antrenör, daha deneyimli olan yabancı bir antrenör ve belki sonra o Türk antrenöre görevini devir etmesi… Güzel bir düşünce… Aynı İzlanda milli takımın yaptığı gibi… Ancak bizde öyle bir şey yok. Bizde biraz daha hırslı, ön plana çıkmayı seven, işleri zorlayan, dedikodu yapan, bilgileri sızdıran, gazetelerde kendilerine yakın olan isimler üzerinden kendi haberlerini yaptıran vs vs… Bu söylemiş olduklarımı göz önünde bulundurduğun zaman söylemiş olduğun düşüncelerini sahaya yansıtmak imkansız. Mesela Comolli 3 yıl önce gelmiş olsaydı ve Cocu’yu şimdi getirmiş olsaydı daha farklı olurdu. Comolli de doğal olarak ülkeyi tanımaya çalışıyor keza  Cocu da.. Bir yerli antrenörün orada olması takım üzerinde yapacakları düşüncelerin yanlış yönlendirilmesi ve yanlış yorumlanması, yönetimle arada bir köprü olmaya çalışırken aynı zamanda bir kayba yol açmasına neden olacaktır ve o yüzden bir Türk antrenörün olması istenilen sonuçları beraberinde getirmeyecektir. Burada kimseyi kırmak istemem ama maalesef geçmişteki neticeleri hepimiz biliyoruz.

*** Fenerbahçe’nin oyuncu satmadaki becerisini sadece Comolli ‘ye yorumlamak sizce ne kadar doğru?

Josef de Souza’ya geçen sezon teklif geldiğinde Fenerbahçe takımı satamamıştı. West Bromwich 4.000.000 Euro gibi bir teklif yapmıştı. Josef de Souza’yı İngiltere’ye gitmeye ikna edememişti. Bu olaydan tam 1 yıl sonra 12.5000.000 Euro’ya transfer oldu. Planın varsa ve birisini gözden çıkarabiliyorsan, onun yerini doldurabileceğini düşünüyorsan oyuncuyu satabilirsin. Burada satma becerisini tekrar yerine birini aldığın zaman daha etkilidir. Burada ekip halinde bir başarı söz konusu. Fenerbahçe takımı Jailson gibi bir planı olmasaydı kesinlikle De Souza’yı satmazdı. Bu bağlamda Comolli’nin başarısı olarak değerlendirebiliriz. Kaldı ki ben Fenerbahçe yönetiminin de bu fiyattan De Souza’nın satılmasına şaşırdıklarını düşünüyorum. Bu satışları beklemiyorlardı.

*** Fenerbahçe takımı 2008’den bu yana Şampiyonlar Liginde yok. Bu sezon Benfica ile karşılaştı ve aslında eleyebileceği bir takımdı. Herkesin olağanüstü farklarla sonuçlanacağını öngördüğü bir durum yaşanmadı. Yeniden yapılanmaya giden Fenerbahçe’nin kadro planlamasını Şampiyonlar Ligine kadar ayarlaması gerekmiyor muydu? Bu açıdan baktığınızda bir planlama hatası olduğunu düşünüyor musunuz?

Beşiktaş takımı Adem Ljajic ile ilgili 1 ay önce girişimlere başladığında Torino kulübü 13.000.000 Euro istiyordu. Son günü ise fiyatlar yarı yarıya düştü. Türkiye’de finansal şartlar maalesef biraz kötü olduğu için ve planlamalarımızda biraz geç yapıldığı için bu tür transfer dönemlerinde özellikle Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası gibi organizasyonlar varsa o organizasyon öncesinde zaten transfer yapamazsın. Bu şu anlama geliyor Temmuz ortasına kadar transfer yok. İngiliz kulüpleri 9 Ağustos’a kadar transfer piyasasını allak bullak etti. Bunu ben defalarca programlarım da da söyledim: İngiliz kulüpleri de transferlerini bitirsin, ondan sonra Avrupa’nın 4 büyük ligindeki takımlar transfer yapsın ( İspanya, Almanya, Fransa, İtalya) ondan sonra piyasada  kalan oyuncuları alabiliriz belki.. Fenerbahçe özelinde şunu söyleyebilirim kadro planlaması açısından; belki gelecek sezon Mayıs Haziran ayında bazı oyuncularla anlaşmış olabilirsin. Ya da sözleşmesi bitecek oyuncularla Ocak ayında görüşmelere başlarsın. Ancak Haziran’ın başında gelmiş bir yönetimin bu şartlar altında yapabileceklerinin en iyisini yaptığını düşünüyorum. Şampiyonlar Ligine yetiştirmek çok mümkün olmuyor bizim ülkemizde.

*** Valbuena meselesini konuşmak istiyorum. Herkes Aykut Kocaman’ın yıldız kompleksi olduğunu söylüyor ancak baktığımız zaman bugün Cocu bile kendisine forma şansı vermiyor. Valbuena’da bir problem olduğunu düşünüyor musunuz?

Öncelikle Valbuena’nın iyi bir oyuncu olduğu kanısındayım. Fransa milli takımına kadar yükselmiş bir isim. Oynadığı takımlara da da çok iyi performanslar ortaya koydu. Valbuena’yı taşıyacak bir yapı lazım. Cocu da Aykut Kocaman da topun kaybolmaması, hücumun tamamlanması, rakibin direkt geçiş oyunuyla kontra atağa başlamamasını istediklerini için ve Valbuena’nın da atağı bitirmemesi gibi bir durumu olduğu için iki teknik adamın da oyun planına uymuyor. Top kaybı yapmak ayrı, atağı bitirirken top kaybetmek ayrı. Bu senin hücum yemene ve hazırlıksız yakalanma neden oluyor. Bu yüzden de Aykut Kocaman’a Valbuena uymuyor. Cocu’nun da tamamen sistemine uymadığını düşünüyorum.

*** Salı günü temsilcimiz Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde Lokomotif Moskova ile karşılaşacak. Genel olarak gruplara baktığımızda dağılımlar hakkında neler söylersiniz?

Ben bu sezonki Şampiyonlar Ligi grup kuralarını kesinlikle saçma bulduğumu söyleyebilirim. Avrupa’daki 7-8 ülkenin şampiyonlarının 1. Torbada olmaları işleri tamamen bozdu. Rusya’dan gelen Lokomotif Moskova’nın 1.Torbada olması, 2. Ve 3. Torbanın dengesini bozuyor. Doğal olarak bir tarafta kolay grupları oluştururken, diğer taraftan zor grupları oluşturuyor. O yüzden ne güzel ki kolay grup bize geldi.

*** Bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde favoriniz kim?

Keşke Galatasaray kazansa ancak gerçekçi olmak gerekirse gönlüm PSG’den yana. Galatasaray’ın gruptan çıkmasına kesin gözüyle bakıyorum. Ondan sonrası gelecek rakibe bağlı.

*** VAR hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bence iyi bir uygulama. Sanki biz beklentiyi biraz fazla tuttuk. Her pozisyona VAR’ın müdahale edebileceğini düşünüyoruz.. Bizim VAR’ı getirmemizdeki büyük etken mevcut hakemlerin görüşlerine olan inancımızın kalmaması ama o güven kaybı yaşadığımız hakemler zaten VAR’ın başındalar. Yani değişen bir tarafı yok açıkçası. Saha içinde inanmadığın bir adama masa başında da inanmazsın. O inancı tekrardan yeşertmek lazım. Kritik bir sezondayız. VAR kolayda bir uygulama değil açıkçası. Oturması zaman alacak.

*** UEFA, Milli Takımlar düzeyinde yepyeni bir uygulama gitti ve Ulusal Lig kavramıyla birlikte milli maçlar yepyeni bir çehre kazandı. Bu sistem hakkında neler söylersiniz?

Ben açıkçası bu organizasyondan hiç bir şey anlamadım. Kazanan play-off oynuyor, yükseliyor, düşüyor… Biraz garip bir organizasyon. Amacı maç sayısını çoğaltmak. Formatı açıkçası çok beğenmedim. Ancak milli maç kavramı benim için çok başka. Hazırlık maçı olmadığı takdirde hangi milli takım olursa olsun beni devamlı heyecanlandırıyor.

*** Sohbetimizin yavaş yavaş sonuna geldik. Son olarak milli takımımızla ilgili konuşmak istiyorum. Milli takımımızın başında yerli mi yoksa yabancı bir antrenörü mü görmek istersiniz ve bu açıdan baktığımızda Mircea Lucescu tercihi hakkında neler söylersiniz?

Mircea Lucescu milli takımın başına geçmeseydi aynı dönemde Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın ya da Beşiktaş’ın başına geçeği haberi çıksaydı herkes memnun olurdu. Kimse şikayet etmezdi. O yüzden milli takımda Lucescu ‘nun olması beni rahatsız etmiyor.  Ben konuştuğu dile bakmıyorum, ‘‘ FUTBOL DİLİNE BAKIYORUM’’ Tercihlerine bakıyorum. Yerli veya yabancı olması beni pek ilgilendirmiyor.  Oyuncular içinde aynı düşünüyorum. Benim bir yerli ya da yabancı ayrımım yok. Kim daha iyiyse o oynasın çünkü ben izleyiciyim.

Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim…

Rica ederim.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: kaan.ilhan@abcspor.com

Son Haberler

QUADRUPLE-DOUBLE, NBA TARİHİNDE SADECE 4 KEZ

NBA'de double-double hemen her maç, triple double'da her sezon onlarca kez gördüğümüz istatistiklerdir. Peki ya quadruple-double ? 350 bine yakın oyuncunun...

Benzer Konular