https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

TYLER ENNIS, GEÇMİŞİ, ARTILARI-EKSİLERİ

Okunması Gerekenler

Ve Kanadalı Tyler Ennis Fenerbahçe’de..

Öncelikle bir geçmişine göz atalım

“Kanada, başarısız bir NBA kariyeri ve Gherardini transferi” dendiğinde akıllara “eyvah yeni bir Bennett mi” sorusu gelebilir ama pik yaptığı lise yılları sonrası NBA 1.sıradan draft’ı ile birlikte filmlere konu olabilecek, yaşadığı 1001 talihsizliklerle kariyerinde tam anlamıyla serbest düşüşe geçen ve kafaca kopmuş forvetle, burada 2 sene kendini kanıtlarsa NBA sularına döneceği aşikar guard’ı mukayese etmemek lazım diye düşünüyorum!.

Kanada sularından çıkmış en iyi oyun kurucu tabii ki Steve Nash. Yaklaşık 20 senedir Kanada’da yaşayan biri olarak, gönüller bir yenisini görmek ister ama hepimizin malumu; bu neredeyse imkansıza yakın. Yeni neslin “alt jenerasyonlarda istikbal vadeden” 3 oyun kurucusu ise; Pacers forması giyen bir üst yaş grubundaki Cory Joseph’i saymazsak, geçen sene Zalgiris forması giyen Kevin Pangos ile Tyler Ennis idi. Bir alt jenerasyon içinde ise; bu sezon Clippers forması giyecek, Kentucky çıkışlı Shai Gilgeous-Alexander’i sayabiliriz.

Ve Tyler, Avrupa’da özellikle geçen sezon çok başarılı işler yapan “Pangos’un draft bile olamadığı NBA sularında” 4 senedir öyle ya da böyle yüzmeyi başarmış bir isim..

İlk çıkışı hemen her Kanadalı gibi Toronto ama parlayış; Amerika ve Saint Benedict lisesi.. New Jersey yıllarında otoritelerce ilk 100 içindeki TOP20 genç oyuncudan biri ve kendi mevkii özelinde en iyi 5 içinde gösteriliyordu. Hatta bugün 4 senelik 80 milyonluk kontrata imza atacak denen, kendisinden 7 ay küçük Zach Lavine onun çok daha gerisindeydi mesela.. Ordan da Syracuse’e geçti ki, NCAA’severler bu okulun değerini de çok çok iyi bileceklerdir.

*** Son saniyede kaçırdığı üçlüğün travması

Syracuse senesinde toplam 34 maçta, maç başına 35.7 dakika süre alıp 12.9 sayı, 5.5 asist ve 3.4 ribaund ortalamaları tutturmuştu ki, organizasyon becerisi (takımın asistlerinin %33.6’sında onun imzası) ve attığı kadar, savunmada anlamında da (2.4 top çalma ort.) oldukça başarılı bir sezon geçirmişti. Taaa ki 28-6 ile 3.sırada bitirdikleri Konferans sonrası, NCAA March Madness 3.turunda 55-53 kaybettikleri Dayton maçına dek!

Herkes özgüven kaybını NBA performansına bağlıyor ama 19 sayıyla bitirdiği o maçta son saniyede kaçırdığı üçlükle elenmelerinin de O’nun üstünde çok büyük bir psikolojik tahribat yarattığı kanaatindeyim (NBA kariyeri boyunca adeta titreyerek, yayın gerisinden sadece %31 ile atmış olmasınin belki de ana nedenlerinden biri bu)

*** Bence genç oyuncuların en büyük hatalarındandır biridir çok erken Draft olmak..

Tabii ki çok çok büyük bir yıldızsan “College’i direkt pas geçip NBA yapan LeBron- Kobe Byrant gibi” ama genel anlamda hayal kırıklığı oldu “en azından kaybolmasalar da beklenilen seviyeye gelememe anlamında” büyük çoğunluk (hele de direkt ve ilk 2 senesinde gidenler). Mesela Tyler da 1 değil de en azından mezun olamasa da minimum 3 sene kalabilseydi Syracuse tedrisatında, ham meyve gibi dalından kopartılmadan, gelişimini tamamlayıp kurtlar sofrafı NBA’e geçiş yapmış olacak, belki de çok farklı bir kariyeri olup, yolu hiçbir zaman buralara düşmeyecekti..

*** Bir diğer hata da; oyuncunun orda söz hakkı yok ama takımların yanlış seçimleri.. 

Goran Dragic, Isaiah Thomas, Eric Bledsoe gibi guard’lara sahip kadroya düştüğünüzde meze olmanız gibi! Kısaca zaten çaylak sezonu ve 2014 Draftı’nda Phoenix Suns tarafından 18.sırada seçilerek lige adım attığında sudan çıkmış balık gibiydi, toplamda sadece 8 maç süre alabilip oradan Bucks’a takas edildiğinde, aslında ilk 5 çıkamasa da (bir başka Syracuse çıkışlı Michael Carter-Williams’ın arkasındaki pg idi), yapısına uygun ve yeterli süre bulabileceği bir kadroydu. Orda da yaşadığı omuz sakatlığı tekrar sil baştan yaptırınca, sonraki sezon soluğu Rockets’da aldı.

Orda da yaşadığı şansızlık ve yanlış seçimlere “artık özgüven kaybı da eklenince” dikiş tutturamayıp Lakers’a yollandı. Baktığınızda önce ilk sene D’Angelo Russell, sonrasında da geçen sene Lonzo Ball sakatlanınca birçok maça ilk 5 çıkıp, kendini gösterme şansı da yakaladı aslında ama budur denebilecek seviyeye bir türlü gelemedi hatta gelemediği gibi çemberi dahi bulmayan uzak menzilli şutları ile de Lakers fan’larınca “Tyler Ennis from downtown, airball! “ söylemleri arasında istemeyen adam ilan edildi.

*** Geçmişten bir kesit sonrası şimdi geçelim “bence” artılarına-eksilerine;

Siyahi guard’ların ana özelliği olan delicilik, tempo, fiziksel güç, sürat (kısaca atletizm) kendine oynama ve kayışı kopartıp zorlama şutlar onun portföyünde yok. Tersine daha bir beyaz özellikli, organizasyon becerisi yüksek ve takımdan ayrı değil tam bir dişlisi gibi hareket eden özelliklere sahip.

Ben yazılıp çizildiği kadar çöp bir guard olmasa da, Obradovic’in ilk tercihi olmadığını düşünüyorum. Benim de “ne yazik ki” ilk 2 tercihim Delaney ve Teodosic idi. Delaney çok pahalı gelip, Sırp guard da NBA’de devam deyince, elde diğer sık olarak sadece Larkin ile ikisi kalmıştı basında yazılanlara göre..

*** Larkin-Wanamaker-Wilbekin-Tyler Ennis

Bence Larkin çok daha yönlü, atan, seyirciyi coşturan bir isim belki (bu arada Anadolu Efes’e de hayırlı olsun) ama Fenerbahçe gibi tempo yapmayı sevmeyen, topu dolaştırma temelli takımlar ve Obradovic çarkına ne derece uyardı tartışılır!, Kısa boyu ve savunma zaafı da bir başka soru işaretiydi ve de yazılanlara göre iki oyuncu arasındaki 500.000 dolar fark da Kanadalıyı seçmenin bir diğer nedeni olsa gerek..

Yani full package bakarsak sarı lacivertliler için Ennis’in Larkin’den yazılıp çizildiği kadar kötü bir tercih olmadığını düşünüyorum ve mesela; oyun kurucularına neredeyse sınırsız özgürlük tanıyıp, “ne yaparsan yap” modundaki “bir Ergin Ataman Efes’ine” de Larkin’in Ennis’e nazaran cok daha doğru bir hamle olduğu kanaatindeyim.

Yerine geldiği Wanamaker ile tartıya koyduğumuzda ise; birbirine zıt özelliklere sahip de olsalar, güç, size ve skor anlamında (bence kalite anlamında komple bakarsak da) Wana ağır basan isim belki ama, eğer istenen “oyun kurucu gibi oyun kurucu” formatı ise, Kanadalı guard 1 adım önde duruyor Amerikalı meslektaşından..

Mesela transferde ismi geçenlerden Wilbekin de (yerli statüsünde olması büyük avantaj da olsa) durdurulması çok zor bir hücum silahı olmasına rağmen, dizginlenmesi çok zor, sistem dışı ve Obradovic ile her maç papaz olma olasılığı çok yüksek bir oyuncuydu.

Yani bu 4 isim arasında sırf oyuncu kalitelerine puan versem en alta O’nu koyarım ama bu soruyu Fenerbahçe sistemi özeline çevirdiğimizde o kadar da karamsar değilim!

*** Wingspan yani kulaç-kanat uzunluğu

Boyuna göre 3-4 santim fazla kol uzunluğu (detay gibi gözükse de çok önemli bir ayrıntı, 190’ı 194 yapar, özellikle savunma, top çalma ve ribaundlarda avantaj sağlar, mesela Bogdanovic’i Bogdanovic yapan temel etkenlerden biriydi) ve savunma güruhu olmasa da, topa pres yapma özelliği hanesine eklenmesi gereken pozitif tıklar..

Obradovic Fenerbahçe’sinin geçen sene çare bulamadığı belki de önemli defosuydu dış alan savunması. Onun için vereceği topa baskı ve Spacing katkısı çok çok önemli olacak!

*** En önemlis defosu; atış stili ve ilk adımı ağır

Yukarıda da bahsetmeye çalıştığımız atletizm eksisi NBA’de çok net gözüktü ama Avrupa’da bu kadar sorun olmayacaktır. Topu elinden geç çıkartan bir stili var ve topu saklarken ellerini gereğinden fazla kullanması da, “hücum faul konusunda’ dikkat etmesi gereken bir başka detay.

Eklemezsek olmaz; temas aldığında “Wanamaker tersine” dengesinin çabuk kaybolması da negatif hanesinde diğer not.

Tyler Ennis’in NBA kariyerini eleştirenlere lafım yok, sonuna kadar haklılar (zaten iyi olsa Avrupa’da işi ne!) ama NCAA kariyeri, 1 senelik performansa rağmen fazlasıyla etkiliydi. Yani hemen her sporda geçerli olan “performans geçici kalite kalıcı” sözü ve ikili oyun becerisi ile assist özelliği, tabii ki 15 yaşından beri tanıyan Gherardini fısıldaması, O’nu İstanbul’a getirdi.

*** Futbol ve Basketbol

Ve de unutulmaması gereken en önemli nokta, ellerindeki en önemli koz; Obradovic. Fenerbahçe futbolda 100’lerce yıldızın omuzlarda gelip teneke bağlanıp yolladığı bir gayya kuyusu ama basketbol tam tersi!

2-3 istisna haricinde üzerine koyamayan çok az oyuncu oldu Sırp koç sonrasında.. Tyler da daha çok genç ve burada elde edeceği başarıların O’na NBA kapısını bir kez daha açacağının bilinci ve açlığında..

Çöp denmesine kesinlikle karşıyım. O’nun 18.sıradan seçildiği Draft’ta, Bogdan Bogdanoviç’in 27.sırada seçilebildiğini eklemezsek olmaz.

Tyler Ennis Avrupa basketbolunda ilk kez sahne alacak..

Bakalım genç Kanadalı “Amerikalıların tabiriyle”, Eski Kıta basketboluna adapte olmakta güçlük çekecek mi?

Ben de merakla bekliyorum Fenerbahçe performansını.. Öncelikle kaybettiği özgüveni tekrardan yakalar ve süre bulduğunda başarılı işler yaparsa, moral momentumu ile de 4 sene öncesine, üst seviyelere çıkacaktır diye düşünüyorum.

Ama derseniz ki; imza denebilecek, takımı uçuracak bir point guard mı aldı Fenerbahçe?.. En azından bugün için (benim de ismi geçen 4 guard içindeki 3.tercihimdi) kesinlikle hayır!

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: burak.belgen@abcspor.com

twitter: @BurakBelgen

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

EKSİKLERLE

Abdi İpekçi spor salonu demeye devam edeceğiz. Bir yerin yıkılıp yeniden imar edilmesi ve son yıllarda isminin değiştirilmesi özellikle "Mustafa...

Benzer Konular