https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

SİMGE FISTIKOĞLU İLE DOBRA DOBRA

Okunması Gerekenler

Öncelikle bu yoğun temponuzda röportaj talebimi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Sosyoloji bölümünden mezunsunuz. Ancak 2006 yılından itibaren bizler sizi Habertürk ekranlarında spor spikeri olarak seyretmeye başladık. Spikerliği tercih etmenizdeki etkenler nelerdi?

Rica ederim. Konuşmayı, soru sormayı, yeni şeyler öğrenmeyi hep çok sevdim. İlgi alanlarımla da örtüştüğü için televizyonda çalışmaya karar verdim.

 

Bu mesleği seçmek her zaman Simge Fıstıkoğlu’nun hayallerinden biri miydi?

Elbette… Ablam da spiker, öğrenciyken onu ziyarete gittiğim zamanlarda işin heyecanına, cesaret ve özgüven gerektiren meydan okumasına bayılmıştım. O günden beri hayalimdi. Çok şükür gerçek oldu.

 

Futbola olan ilginiz hangi boyutlarda ve bir kadın olarak futbolun kendisini nasıl yorumlarsınız?

Futbolu seviyorum. Hep sevdim. Fakat futbola nükleer fizik muamelesi yapılmasına anlam veremiyorum. Basit bir spor dalıdır. Kadın erkek, genç yaşlı herkes izleyebilir, anlayabilir ve keyif alabilir. Futbolu sevmek de konuşmak da kimsenin tekelinde değildir.

 

Hangi takımlısınız?

Galatasaraylıyım.

 

2015 yılında özellikle kadınlara hitap etmeyi amaçlayan “Topuklu Krampon” adlı programı sundunuz. Buradaki esas hedefiniz neydi ve kadınlardan nasıl geri dönüşler aldınız?

Kadınlara hitap etmekten çok amacımız iki kadının da futbolu profesyonelce konuşabileceğini göstermekti. Kavga etmeden, hakaret etmeden, gülerek tadını çıkarak futbol konuşmanın da mümkün olduğunu gösterdik. Biz keyif aldık, seyirci de keyif aldı haliyle. Halen sosyal medyadan “keşke yeniden başlasanız” şekilde çok yorum alıyorum.

 

Şu an tamamen ülke gündemini izleyicilere anlatıyorsunuz ve spor spikerliği yapmıyorsunuz. Böyle bir geçişi yapmak size ne kattı?

Ufkum genişledi, entellektüel açıdan kendimi daha fazla geliştirme fırsatı buluyorum. Spor da haberin bir alt dalı neticede. O gündemden uzaklaşmış değilim. Sadece artık önceliğim değil.

 

Süper Ligin artık sonuna yavaş yavaş geliyoruz. Ligi nasıl değerlendiriyorsunuz.? Başakşehir’in şampiyon olabilme ihtimali sizce hangi boyutta?

Başakşehir’in şampiyon olabilme ihtimali var, ama ben Beşiktaş’ın son haftaya kadar şampiyonluğu bırakmayacağını düşünüyorum. Şahsi fikrim, bu sene pek keyif vermedi lig bana. Belki biraz ülkemizin içinde olduğu durumla ilgili olabilir, tatsız olaylar yaşadık arka arkaya. Futbolun tadını çıkartacak halimiz yoktu. Belki de yıldızlar bu sene yıldızlaşamadığı için de böyle keyifsiz bir ortam oluştu. Ama bu sezonda bence en güzel şey Beşiktaş’ın UEFA Avrupa Ligi’ndeki başarısıydı. Ancak çok dramatik şekilde ve hiç hak etmeyerek elendi. Sanırım sezonun en keyifli gelişmesi Beşiktaş’ın Avrupa Ligi’ndeki zaferleriydi.

 

Eğer Başakşehir sezon sonunda büyük bir başarının altına imza atarsa bu elbette büyük bir istikrar abidesi Abdullah Avcı sayesinde olacak. Bir Türk teknik direktör olarak Abdullah hocanın bu istikrarı ve kariyeri için neler söylersiniz?

Ben yıllar evvel Abdullah Avcı çiçeği burnunda bir teknik direktörken yayınıma konuk etmiştim kendisini. O zamanki konuşmalarıyla kendine ne kadar yatırım yaptığını nacizane farketmiştim ve çok da takdir etmiştim. Ben Türk ya da yabancı teknik direktör olarak bakmıyorum. Türk ya da yabancı futbolcu olarak da bakmıyorum. “İyi veya kötü” diye bakıyorum, “Kendine yatırım yapıyor mu, yapmıyor mu?” diye bakıyorum. Belli ki Abdullah Bey kendisine yatırım yapıyor, futbolcularıyla psikolojik anlamda güzel ilişkiler kuruyor gördüğüm kadarıyla. Daha çok genç ve daha çok başarı var bence önünde…

 

Milli takımımızla ilgili konuşmak istiyorum. 11 Haziran’da Kosova ile karşılaşacak Milli takımımız. 2018 Dünya Kupası şansımızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

En son “Umut ölür” diyenlerdenim. (Gülüyor) Tüm şanslar bitiyor gibi görünüyor, ama milli takım seviyor işi sona bırakmayı… Biz futbolseverler çok sevmiyoruz, çünkü yüreğimiz ağızımızda izliyoruz her maçı ve turnuvayı. (Gülüyor) İstatiksel ve matematiksel olarak şans olduğu müddetçe Türkiye için şans vardır bence. Benim tek isteğim futbolu kaotik ortamdan uzaklaştıralım. Saçma sapan hiç birimize hiçbir şey katmayan tartışmalardan kendimizi azat edelim ve oyunun kendisine yatırım yapalım. Alt yapıya, futbolcularımıza hem mental hem de fiziksel anlamda yatırım yapalım ve onların gelişimini sağlayalım. Biz futbolseverler de bu işin tadını çıkartalım. Ama gerçekten şu kaostan kurtulalım.

 

Bu güzel sohbetimizi son bir soruyla tamamlamak istiyorum. Spor dünyasında unutamadığınız röportajınız hangisi?

Ben ilk röportajımı Fatih Terim hocamızla yapmıştım. Unutamamamın sebebi de o heyecandı. (Gülüyor) 2007 yılında Fatih Hoca’yla bu röportajı gerçekleştirmiştik. Sıkıntıların olduğu ve tartışmaların teknik ekiple yaşandığı dönemdi. Ama Fatih Hoca her zamanki gibi çok özgüvenli, çok samimi bir şekilde konuşmuştu. Heyecanı açısından unutamadığım bir röportajdı. Hatta yıllar sonra milli takım kampında çok deneyimli televizyoncular ve gazetecilerle bir araya geldik ve Fatih Hoca’ya “Hocam ilk kariyer röportajımı sizinle yapmıştım” demiştim. O da “Bak bunların hepsi ilk röportajlarını benle yaptı. Ben şanslıyım ve uğurluyumdur” demişti. (Gülerek) O yüzden Fatih hocayla yaptığım röportajımı ayrı bir yere koyarım. Tabii birçok önemli isimle röportaj yaptım, hepsinden keyif aldım ama ilk olması hasebiyle Fatih Hoca’nın yeri ayrıdır.

Simge Hanım her şey için çok çok teşekkür ediyorum..

Rica ederim ne demek…

mail: kaan.ilhan@abcspor.com

twitter: @kaanilhan_

Not: Site yazarımız Kaan İlhan, aynı zamanda Türkiye Futbol Vakfı’nın resmi yayın organı Stadyum Dergisi’nde de çalışmaktadır. Vakfın resmi yayın organından alıntıdır…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

Son Haberler

GİTTİ TEKRAR GELDİ

O kadar iyi başladı ki her şey. Erken bir golle öne geçtik, hic strese bile girmeden rahatladık. Bu rahatlık oyuna...

Benzer Konular