Tam 1 hafta önce iyi oynayarak Ankaragücü’nü yenmiş, Mesut Özil coşkusuyla bulutların üstüne çıkmıştık. Çoğumuz şampiyonluk şarkıları söylemeye başlamıştı bile. Ardından etkisiz kaldığımız Sivas beraberliği gelince bu sefer tam tersi bir ruh haline bürünüp sanki her şey sona ermiş gibi hocayı ve oyuncuları yerden yere vurmuştuk. Bugün ise tekrar etkileyici bir oyunla net bir galibiyet aldık.
Öncelikle şunu iyice anlamamız gerekiyor. Ne bir galibiyetle şampiyon oluyoruz, ne de ilk tökezlemede karalar bağlamamız gerekiyor. Evet biliyorum, Sivas maçında kötüydük, bu da bir miktar karamsarlık yarattı ancak hocanın tercihi bu. Erol Bulut şu anda Fenerbahçe’nin temkinli bir futbol oynamasını istiyor. Bu zaman zaman bizi göze hoş gelen futboldan uzaklaştırıyor ancak beğensek te beğenmesek te bizim önceliğimiz şu anda rakibe pozisyon vermemek, iyi yardımlaşmak, boş alan bırakmamak.
Örneğin biz Sivas’ta kötü oynayarak puan kaybederken, Galatasaray çok baskılı oynayarak Denizli’ye 6 attı. Bunu yaparken defansını orta sahaya kadar çıkarttı. Dönen topları aldı, hızlı paslaştı fakat geride bıraktığı boşluklar yüzünden rakibe de pozisyonlar verdi. Muslera karşı karşıyalar çıkardı. Bugün ise bizde Altay yere yatmadı. Baktığın zaman birçoğumuz rakibe karşı karşıya pozisyonlar verilen 6 gollü galibiyeti tercih edebiliriz. Fakat Erol Hoca şu anda emin olun bugünkü gibi alınan bir 3-0’ı tercih ediyor. Buna katılmayabiliriz. Büyük takım hep basar, hep önde oynar, 5’i 6’yı arar da diyebiliriz. Yalnız biz ne dersek diyelim hoca şu anda böyle bir oyun istiyor.
Bu oyundaki kilit oyunculardan biri belli ki Szalai olacak. Hemen ilk maçında göklere çıkartmak istemem. Daha defansif özelliklerini görmek için daha sert bir rakibe karşı da izlemek lazım. Ancak ben topu oyuna bu kadar iyi sokan bir stoper Luciano’dan beri görmemiştim. Hakikaten sakinliğiyle, dikine oynarkenki pas yüzdesiyle, uzun paslarıyla çok ama çok ümit verdi. Serdar ile de iyi bir ikili oluşturdu. Bundan sonra umarım sakatlık veya ceza olmadığı sürece bu ikiliyi bozmayız.
Bir diğer önemli ikili de önlerindeki Gustavo-Ozan tabii ki. Ozan bugün daha önceki maçlarına göre biraz daha durgundu ancak şu ana kadar belki de sezonun en iyi oyuncusu, kredisi çok. Gustavo ise adeta bir resital sundu. Hemen hemen her topu olumlu kullandı. Rakibe de nefes aldırmadı.
Ancak esas göze hoş gelen varyasyonlar Samatta-Thiam-Pelkas üçlüsünden geldi. Oyun içerisinde kalitenin yükseldiği her anda Pelkas vardı pozisyonların içinde. Müthiş üçgenler kurdular, bunlar golle de sonuçlandı, hepsi de hazırlanış açısından mükemmeldi. Yalnız ben yine de Samatta’nın biraz daha vites arttırmasını bekliyorum. Ondan alacağımız verim sezonun ilerleyen kısmı için belirleyici olacak. Tabii bir diğer performansını artırması gereken oyuncu Valencia.
Evet, Valencia’yı takım savunmasına katkısı yüzünden övüyoruz. O sakatken kaybettiğimiz puanlar da ortada . Ancak pas trafiği içinde en çok sırıtan isim de o. Bu kadar ofansif mevkide oynayan bir oyuncu için girdiği pozisyon sayısı da az. Erol Hoca’nın oynattığı sistem için çok kritik bir adam olmasına rağmen bugünkü performansı yeterli olmaz, benden söylemesi.
Tabii bu kadroya Mesut ta girince pas kalitesi iyice artacaktır. Sakat oyuncularından iyilşmesiyle kadro içi rekabet te zirve yapacaktır. Dolayısıyla yine bir sakatlık ya da Corona furyasına yakalanmazsak, yedek kulübemizin U19’daki gençlerle dolu olduğu maçlar artık geride kaldı.
Bundan sonra herkes performansının en iyisini vermek durumunda.
Belli ki hoca istediği kompakt futbol düşüncesinden vazgeçmeyecek.
Sivas maçında olduğu gibi kompakt oynayalım derken takımda eksik kalan kaliteyi de dünya yıldızı Mesut Özil getirecek.
Bizlere de panik olmadan takımıza destek olmak, kötü zamanlarda da pozitif kalmak, düşecek.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72