https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ATAN VE TUTAN

Okunması Gerekenler

ATAN VE TUTAN
Beşiktaş son yılların en dominant, en baskın futbolunu oynadığı karşılaşmada Trabzonspor’u sadece bireysel kalite eksikliğinden dolayı yenemedi. Maçın en özetlenmiş hali bu olabilir ancak.

Daha detaya girecek olursak; Beşiktaş açısından en kötü senaryo ilk golü yiyen taraf olmaktı, zira ilk golü yiyip de kazandığı tek maç yoktu. Üstelik bu gol çok da erken gelince adeta maça mağlup başlamış gibi oldu. Atiba’ya faul tartışmalarına sebebiyet veren bir top çalmanın ardından hızlı gelişen Trabzonspor kontrasında sol çaprazdan ceza sahasına giren ligimizin en iyi forveti Sörloth, adeta bir santrafor son vuruşu nasıl olur dersi vererek Karius’u avladı. Bu tip golleri en son Mario Gomez’in attığını görmüştüm ligde.

Hoş, Karius’u avlamak için çok üst düzey vuruşlar yapmak da gerekmiyor, kaleyi tuttursan yeter! Hiçbir ekstra kurtarış yaptığını göremedik ki arkadaşın! Bu gol sonrasında Beşiktaş oyunu karşı yarı sahaya yıkmasına karşın yine son noktalardaki pas ve orta denemelerinde beceri eksikliği yaşamaya devam etti. Özellikle Lens tek bir faydalı hareket yapamadığı rezil maçlarına bir yenisini daha ekledi. Solda da N’Koudou’nun yine yaratıcılığı çok sınırlıydı, sadece ilk yarının sonlarına doğru bir pozisyonda sol çaprazdan iki kişinin arasından geçerek ceza sahasına girdi ve güzel de bir şut çıkardı, Uğurcan kurtardı. Az sonrasında bu kez Boateng benzer bir yerden şansını denedi, orda da Uğurcan kalecilik dersi verircesine bir kurtarış daha yaptı. Eee elalemin kalesinde Karius yok, forvetinde bitik Burak yok, dolayısıyla atanı ve tutanı iyi olan sonuca ulaşıyor. Koyalım bakalım Karius’u Trabzonspor kalesine, forvete Burak’ı, kanatlara Lens’i, Diaby’i, N’Koudou’yu, o zaman görelim bakalım kaçıncı bitiriyorlar ligi!

Beşiktaş’ın bir sıkıntısı da bazı rollerin henüz oturmamış olması. Beşiktaş maç içerisinde çok tehlikeli iki frikik kazandı mesela ve Burak bunların ikisini de heba etti. Çünkü yakın mesafeli frikiklerde nasıl vuracağını bilmiyor, her seferinde baraja takılıyor. Ljajic yoktu, ama olsa da Burak efendi Caner’le bir olup kullanmasına izin vermiyor! Başka birinin kullanması da ne hikmetse gündeme bile gelmiyor. Caner demişken, o da hem bu frikiklerde hem kornerlerde berbat vuruşlar yaparak duran topların bir avantaj olmasının önünde tek başına büyük engel oluşturuyor. Gerekirse 60 metre koşarak korner (hatta taç) atmaya gitmesi saçmalıktan başka bir şey değil, zaten tribünler bile tepki verdi maç içerisinde buna. Sergen hocanın bu konularda bir an önce ağırlığını koyması gerekiyor.
Maçın ikinci yarısı Beşiktaş oyunun tüm hakimiyetini eline aldı ve rakibini sahasına hapsetti. Gerçekten tribündeki biz taraftarlar açısından çok özlenen bir görüntüydü bu, işte büyük takım böyle oynar dedirten bir oyundu. Var gücüyle sağlı sollu geldi Beşiktaş, rakip Trabzonspor bu kadar baskıya karşı bir yere kadar dayanabilecekti, nitekim öyle oldu. Üst üste pozisyonlardan sonra 57’de Boateng’in klasıyla gelen beraberlik golü de durdurmadı Siyah-Beyazlı oyuncuları. Kulübe simge olan Kartallar gibi saldırmaya devam ettiler, bu da Vida’nın ayağından öne geçiren golü getirdi.

Özellikle Sergen hocanın kanat oyuncularını içeriye kat etmeye teşvik eden sisteminin beklerde oynayan oyunculara yarattığı koridorlar ve onların da hücuma yaptığı katkı Beşiktaş’ı baskı kurduğu anlarda savunulması zor bir takım haline getiriyor. Eğer Beşiktaş son 2 haftada onlarca pozisyona girip şut attığı halde 2 gol atıp 3 gol yemişse bunun tek sebebi kadrodaki oyuncuların kalite noksanlığıdır, taktiksel bir eksiklik değildir. Zaten tabloda gördüğünüz maç istatistikleri de Beşiktaş’ın Trabzonspor’u oyun olarak nasıl sürklase ettiğini açıkça göstermekte.

Lakin futbolda sistemler ve taktik varyasyonlar önemli olduğu kadar, bunları kağıt üzerinden sahaya taşıyacak kaliteli ayaklar da bir o kadar önem taşıyor. Beşiktaş’ın da gün itibariyle Sergen Yalçın yönetiminde sancısını çektiği eksiklik budur. Beşiktaş çok uzun süredir görmediğimiz kadar rakibini bunaltan bir oyun oynamasına karşın kötü bir kalecisi ve çoğunluğu Beşiktaş düzeyinde olmayan hücum oyuncuları olması nedeniyle oynadığı güçlü oyunun karşılığını alamadı. Nihayetinde bu oyun bir sonuç oyunu. Sen istediğin kadar doğru bir futbol oyna, o topu karşı kalenin önüne kadar getir, eğer son darbeyi vuracak oyuncuların bunu beceremiyorsa yaptığın onca doğrunun karşılığını alamıyorsun. Veya zorda kaldığın anlarda kalende seni ayakta tutacak bir son adamın yoksa, rakibin tek fırsat da bulsa fişi çekebiliyor.

Trabzonspor sezonun hiçbir maçında bu kadar kalesine gömülüp, bu kadar az pozisyona girmemişti. Ancak atanı ve tutanı iyi olduğu için istedikleri 1 puanı almayı başardılar. Beşiktaş 2-1 öne geçtikten sonra farkı arttırabileceği çok net pozisyonlar buldu. Özellikle Diaby’nın kaçırdığı iki fırsat vardı ki, anlatılır gibi değil. Biraz beceri sahibi olsa en az 5 gollü bir galibiyet alabilirdi Beşiktaşlı oyuncular bu futbollarıyla. Ancak ne yazık ki futbolun en sevmediğim kanunu işledi ve yine atamayana attılar. Geçen haftanın ardından bu hafta da Beşiktaş 3 puanı hak ettiği bir karşılaşmayı kazanamamış oldu.

Ancak sonuç üzücü olsa da çok kahrolacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. Bugün Beşiktaş rakibi karşısına ezilen bir oyun oynayıp bu sonucu alsaydı, esas o zaman kahrolacak bir durum olurdu kanımca. Ancak tam aksine Beşiktaş Sergen Yalçın’ın önderliğinde çok doğru bir yola girdiğinin sinyallerini her maç vermeye devam ediyor. Bu kadronun biraz güçlendirildiği takdirde yeni sezonda bu cesur futbol anlayışıyla neler yapabileceğini eminim herkes hayalinde canlandırabiliyordur. Bunu 1 ayda gösterdi Sergen hoca. Umarım Beşiktaş yönetimi de bunu hepimiz kadar görebiliyordur ve bir önceki yönetimin sezon başı geçirdiği rezalet transfer döneminden ders çıkartarak sezon sonu doğru adımları atarlar. Temizlenmesi gereken fazlalık çok, işleri zor. Ama başarmaları halinde Beşiktaş’ın yakın geleceğinin parlak olacağına inandığımı söyleyebilirim…

mail: olcay.nurlu@abcspor.com

twitter: @olcynrlu

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular