Fenerbahçe, tarihinin en önemli şampiyonlarından birini yaşarken takım kaptanı olarak sahada olmayışına sebep olan kaç kişi varsa, en küçüğünden en büyüğüne, kendisi de dahil, iki elim yakalarında olsun, boyları poslarına girsin, Allah müstehaklarını soksun..!
…
Samimi olmak lazım, ünlü türk düşünürü, büyük gazeteci, memleketin en bir omurga sahibi insanlarından böyük insan F.Altaylı’nın “Kandırmayın Fenerbahçelileri” yazısına kadar çok da bilen, tanıyan yoktu kendisini…
Akabinde “Kim ulan bu Aleks?” ile “Olm bi gelse var ya… Çok acaip bi herif, ben izlediydim…” arası bir noktada, klasik transfer dönemi saçmalamaları içerisinde hayaller kurmaya başladık.
Sahada onu göremeyince üzülüyorum
Avrupa’ya çıkmayı bir defa denemiş, kan uyuşmazlığından hemen Brezilya’ya geri dönmüştü. Sağ ayakkabısı kadar beceri sahibi olmayan bir dolu kazma veya yetenekli ama karakter itibarı ile suratına tükürülmeyecek bir dolu rezil herif ,dev kulüplerden çuvalla para kaldırırken o huzurlu olacağı bir yer arayışındaydı. Aradığı huzur, sevgi ve aidiyet duygusunu ben dahil bir çok Türk’ün bulmakta zorlandığı Türkiye’de bulması O’ndan çok bizim şansımızdı ama değerini bilemedik…
Sonra iki efsane Kadıköy’e heykel oldu, biz faniler tavaf ettik…
Başrolde hep Alex
Cahit Sıtkı’nın tarifiyle yolun yarısına gelmişken, şu ömrü hayatımda tanık olduğum en güzel anılarımda, en büyük sevinçlerimde başrolde hep o vardı. Efsane galibiyetler, şampiyonluklar, C.L. Çeyrek finali…
Ne yazık ki Fenerbahçe ile ilgili en büyük üzüntümün de nedeni gene o oldu. Ne son dakikada kaçan şampiyonluklar ne de rengi bozuk şerefsizlerin ve badem bıyıklı rant avcılarının kurguladığı 3 Temmuz çamuru, hiç biri bu adamın Fenerbahçe’den ayrılışı ve ayrılış şekli kadar içimi acıtmadı.
Futbolcuğundan bahsederken “Zeka” ve hatta “Deha” sözcüklerini o kadar çok kullanırdık ki, ayrılışında kendisi de dahil, tüm aktörlerin ortaya koyduğu saçmalığa ve gerizekalılık seviyesine varan iletişim sorunlarına inanmakta güçlük çektik. Yeni şaaşalı transferin havaalanında taraftarlarca karşılanmasına alışığız ama bu gözler ilk (muhtemelen de son) kez Alex için binlerce insanın havaalanına “Gitme ulan!” diye koştuğunu gördü.
Gitti… Geri de gelmedi. “Ulan bari jubilesini Kadıköy’de yapsın, adam gibi veda edelim!” diyoruz, abuk subuk cevaplar geliyor kubübün sahibinden, “1 Milyon versin yapayım…” diye… Be adam, sana yapılan adaletsizliğe karşı yüzbinler senin adınla sokaklara meydanlara akar, Organize Çete’den yağmur gibi gaz bombası yerken sen o insanlara para mı vermiştin?! Bırak insanlar sevdikleriyle buluşsun, araya girme, senin yerin ayrı, kendinden nefret ettirme..!
Özetle, giden gitti, unutan da unuttu… Benim gibi manyaklar bir olmuş, şimdilerde Twitter ve Instagram üzerinden hasret gideriyor, “Fenerbahçe’m” yazdığında duygulanıyoruz.
Çok özledik Açık Mert Korkusuz… O zaman bir daha:
Fenerbahçe, tarihinin en önemli şampiyonlarından birini yaşarken takım kaptanı olarak sahada olmayışına sebep olan kaç kişi varsa, en küçüğünden en büyüğüne, kendisi de dahil, iki elim yakalarında olsun, boyları poslarına girsin, Allah müstehaklarını soksun..!