https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

İNTİHAR

Okunması Gerekenler

Kadiköy’de kötüyüz, Kadiköy’de bir türlü galip gelemiyoruz, kapalı defansları açmakta zorlanıyoruz. Evet, bunları biliyoruz hepimiz ama ligin en zayıf ekibi konumundaki Gençlerbirliği’ni de bir şekilde yeneriz diye düşündük. Hele hele 1-0 öne geçmişken böyle bir yenilgi alacağımız aklımızın ucundan bile geçmedi.

Her şeyden önce farklı bir çözüm üretmişizdir herhalde diye tahmin ettim ben. Öyle ya son Göztepe ve Antalya maçlarında çalım atan, şut çeken, çizgiye inen, baskı yapıp kaptığı topla tehlike yaratan, yani rakip defansın dengesini bozan hiç bir girişimimiz yoktu. Yavaş oynuyorduk en önemlisi. Bu artık değişir diye düşündüm. Hoca muhakkak farklı bir şey planlamıştır. Aynı topu oynamayız dedim. Maalesef aynısını oynadık.

Sadece Osai Samuel’in hareketli olduğu anlarda saman alevi gibi pozisyonlar bulduk. Golümüz ise duran toptan geldi. O golün ardından Gençlerbirliği’nin direncini kırarız ve rahatlarız diye düşünürken de yine yeniden amatörce defans hataları devreye girdi. Göztepe maçında Sosa-Caner, Antalya maçında Tisserand, bu maçta ise Gökhan-Serdar intihar etmemize katkıda bulundular. Bunlar öyle böyle bireysel hatalar değil, 3.lig değil, amatör lig seviyesinde olmayacak hatalar. Hataları yapanların da yaş ortalaması 33 civarı. Yani hepsi tecrübeli oyuncular. Nasıl üstüste böylesine acemiliklere imza atabiliyorlar, anlaşılır gibi değil. Zaten kapanan defansı açmakta zorlanırken bir de bu golleri çıkartmak işimizi iyice zorlaştırıyor.

Tabii bir de psikolojik yönü var olayın. Bir yerden sonra oyuncular ”yine mi olmayacak acaba” diye düşünüyorlar herhalde. Bu da iyice bir panik ve oyun disiplininden kopmayı getiriyor. Mesela ikinci devre başladığında oyuncu değişiklikleri sonrası sahadaki dizilişimiz tam bir çorbaya döndü. Novak ta çıkınca ben 3’lü defansla mı 4’lü defansla mı oynadığımızı anlayamadım. Sanki sol tarafı tamamen Pelkas’a vermiştik ve o kanattan anormal kontralar yedik. Orta sahamız ikinci devrenin başından itibaren yolgeçen hanına döndü.
İleride sezonun en büyük hayal kırıklıkları olan Samatta ve Cisse’den medet umduk. Gününde olmayan Sosa’dan 90 dakika katkı bekledik. Yani hata üstüne hata yaptık.

İşin içinde bu kadar çok kendi yaptığımız hata olunca insan saha dışı faktörlerden şikayet te edemiyor. Yediğimiz ikinci goldeki buz gibi ofsaytı daha önce de olduğu gibi saçmasapan bir çizgi çizerek vermediler. Bunu dile getirmeye kalktığında, ”sen ne oynuyorsun ki hakemden şikayet ediyorsun, karşında ligin en zayıf takımı var ” diyecekler. Haklılar da kısmen. Ancak belli olmaz. Kötü de oynasan kazanabilirsin maçı belki. Maalesef kötü oynarken maçı çevirme şansını hem kendimiz tepiyoruz hem de hakemler bize fırsat vermiyor. İşin doğrusu bu.

Sonuç olarak Beşiktaş maçı öncesi şampiyonluk yarışına devam edeceğimiz bir skor beklerken aldığımız şok mağlubiyetle işimizi rakiplerin de intihar etmesine bıraktık. Biz bugün resmen intihar ettik ama rakiplerimiz aynısını yapar mı ? Orası biraz zor. Peki bu kadar üzülmeye, bu kadar kahrolmaya, umutlanıp umutlanıp sürekli hayalkırıklığı yaşamaya yüreklerimiz daha fazla dayanır mı ?
Kendi adıma konuşuyorum. Orası daha da zor.

mail: alp.eralp@abcspor.com

twitter: @alperalp72

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

QUADRUPLE-DOUBLE, NBA TARİHİNDE SADECE 4 KEZ

NBA'de double-double hemen her maç, triple double'da her sezon onlarca kez gördüğümüz istatistiklerdir. Peki ya quadruple-double ? 350 bine yakın oyuncunun...

Benzer Konular