Fenerbahçe, ligi 4.değil 14.de bitirebilir.
Rakiplerinden 4-5 gol yiyerek, mağlup da olabilir.
Üstüste, kupasız sezonlar da geçirebilir.
Bunların hiçbiri Fenerbahçe’nin büyüklüğünden bir şey kaybettirmez.
Daha önce de defalarca başarısız dönemler yaşadık; ne günler gördük, hepsinde de daha güçlü olarak ayağa kalkmayı başardık.
Ancak hiç seyircisiz kalmadık.
Böylesine bomboş tribünlere oynamadık.
En kötü gününde bile, taraftar varlığını her zaman hissettirdi bu kulüpte.
Bir çok sezon hatırlarım eskilerde; takım yerlerdeyken taraftarı yine zirvedeydi.
Taraftar Fenerbahçe’nin her zaman gözbebeğiydi.
Şu anda ise tribünlerin düştüğü duruma o kadar üzülüyorum ki, anlatamam.
Haftalardır, stada geldiğimde bir umutla etrafıma bakıyorum.
Giderek azalan seyirci sayısını görünce, nasıl eriyip gittiğimize şahit olunca, inanın kahroluyorum.
Binlerce protesto eden, küskün ve kırgın taraftar var.
İçlerinde arkadaşlarımız, dostlarımız, müthiş Fenerbahçe’liler var ve %100 biliyorum ki bugün onların tribünde olmamasında ne skorların, ne de oynanan kötü futbolun rolü var. Hepsinin tepkisi yönetime ve en başta da başkan Aziz Yıldırım’a. Bir kısmının gittiği tribüne kombine satılmadı, bir kısmının kombinesi iptal edildi, bazıları hain ilan edildi. Sonuçta olan oldu ve Fenerbahçe, en büyük gücü seyircisinden mahrum kaldı.
Ben tribünlere gitmeye devam ediyorum ama protesto edenlere de saygı duyuyorum. (Efes maçında başkana ağır küfürler edenler hariç). Onlar Fenerbahçe’de artık radikal bir değişim olması gerektiğini düşünüyorlar ve bu değişimin de başkandan başlaması gerektiğine inanıyorlar. Tepkilerini de bu sezon tribüne gelmeyerek gösterdiler ve Mayıs ayında olağanüstü kongre olması gerektiğini savundular. Bu sezonu bir şekilde bitirdik sayılır. Olan oldu, şampiyonluk yarışından koptuk. Ancak, gelinen şu noktada görülüyor ki; Fenerbahçe’de 2017 yılında olağanüstü bir kongre olmayacak. Aziz Yıldırım 2018 Mayıs’taki olağan kongreye kadar devam edecek.
Bu durumda protestoya devam etmenin de bence bir faydası yok. Bundan sonrası Fenerbahçe’ye zarar verir. Yönetimin üstüne düşen, her türlü transferden önce, taraftar gruplarıyla iletişime geçip, gelecek sezon ait oldukları yere, Fenerbahçe tribünlerine geri dönmelerini sağlamak. Bakın çok net söylüyorum; bu yapılmazsa, gelecek sezon şu anda şikayet ettiğimiz bugünleri ararız. Küskün taraftarlardan beklenen yönetimi desteklemeleri değil, hatta isterlerse yine ”yönetim istifa” diye de bağırsınlar, ama maç sırasında değil maç sonunda. Yeter ki tribünler özlenen günlerine geri dönsün, Kadiköy yine rakipler için cehennem olsun, bizler için değil.
İnşallah yönetim, bu sezon yaptığı ”taraftar sorununu umursamama” yanlışına yine düşmez ve yepyeni bir başlangıç yapabiliriz gelecek sezon. Transferde, hoca seçiminde tüm yönetimler yanlış yapabilir, ama taraftar konusu başka ve bu yanlışta ısrar edilmemesi Fenerbahçe’nin en büyük önceliği olmalı.
Bakın, hoca ve transfer konusunda yapılan hatalar sonrası, bugün yine ne durumlara düştük. Ligin ilk yarısında, onca puan kaybına rağmen, Advocaat’ın teknik taktik tercihleri,oyuncu değişiklikleri hiç eleştirilmemişti. Ne olduysa devre arasında oldu. Hoca ofansif orta saha transferi istedi. Biz ne yaptık? Karavaev’i aldık.
Karavaev’in mevkisi ne? Sağaçık.
Bu takımın sağaçığı kim ? Lens
Lens kim ? Takımın en iyi oyuncusu
Yani ? Sağaçık bu takımın en az transfere ihtiyacı olan mevkisi.
Bu trajikomik duruma ilaveten, bir de hoca ile dalga geçer gibi Emenike ve Van Der Wiel’i ofansif orta saha yerine hocaya iade edince, hocanın da şirazesi kaydı.
Ondan sonraki maç sonu demeçlerinin hepsi birbirinden provokatif.
Kendini attırmak için neredeyse herşeyi yaptı hoca.
”Benden iyisini buluyorsanız hemen getirin” dedi.
Kibar Feyzo filmindeki efsane Kemal Sunal/Şener Şen repliği gibi
”Koviyir misin?”
”Kovmirem” şekline döndü olay.
Kovulmayı beceremeyince de, Advocaat ”Dalga öyle geçilmez böyle geçilir” dercesine, icraatlerine devam etti. Bugün de, özellikle ilk yarıda oynanan uyku ilacı misali futbola rağmen, 90 dakika boyunca tek bir oyuncu değişikliği yapmayarak başkanla, yönetimle, taraftarla, kısacası herkesle dalga geçti adeta.
Ancak hoca nasılsa gidici.
Belli ki yerine de Aykut Hoca gelecek.
Bir şekilde eksik mevkilere de, her türlü finansal zorluklara rağmen, takviye yapılacaktır.
Ama işte o ”taraftar” sorunu var ya…
Onu çözemezsek seneye de şampiyonluk Kaf dağının ardında
”Seyircisiz büyük olunmaz”; umarım yönetim artık bunun farkına varır !
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72