Norveç ve takım sporları dendiğinde hentbol, futbol-basketbol gibi ana branşların önünde geliyor ülkede..
Bunun tabii ki onlarca nedeni var. Biz sizlere kısaca, belli başlılarından 1’er cümle ile bahsedeceğiz bu yazıda..
**Erkeklerde de başarılılar ama biz bugün “kadınlar özelinde” ilerleyeceğiz.
Norveç kadın hentbolu, Olimpiyatlar, Dünya ve Avrupa Şampiyonalarında sürekli başarı kazanan bir yapı. Kazandıkça medya ve tribünlerde ilgi, sponsor desteği artıyor, arttıkça da kazanmaya devam ediyorlar düz mantıkla…
Tabii jenerasyon da önemli. Pivot ve kaleci pozisyonlarında öyle 2 isim yakaladılar ki, neredeyse 20 senedir ekmeğini yiyorlar. Mesela Kristen Lunde; 5 Olimpiyat madalyalı (3’ü altın) efsanenin kariyerinde kazanmadığı kupa yok ve 1980 doğumlu olduğunu belirtelim!.. Düşünün seneye 45 olacak!… Forvet Heid Loke de, 82 doğumlu ve 3 Olimpiyat madalyası gördü bugüne dek.
Lunde Paris 2024’te, geçen ay sona eren son Olimpiyat şampiyonu olan kadronun kalesini Bruce Lee’vari refleksleri, kritik kurtarışları ile duvar gibi örerken, MVP de seçilmişti.
Sadece bu ikisi mi? Takımın beyni Stine Bredal Oftedal başta, golcü pivot Kari Brattset Dale ve Henny Reistad de çok yönlü oyuncular. Ve bunların hepsi bu spora çok küçük yaşlarda başlamış isimler.
Özellikle ev sahibi Fransa’ya karşı, 26 binden fazla seyirci önünde Pierre Mauroy, Lille’deki 29-21 kazandıkları final maçının seyredilmesini tavsiye ederim. Bu başarının “sadece oyuncu kalitesi kaynaklı olmadığını, baskıda soğukkanlılık, cesaret ve ayrı vücutlarda tek beyin gibi hareket eden” oyuncu topluluğu ne demek, çok güzel bir örneğiydi tüm sporseverlere!..
Günümüzün hemen her sporunda elzem olan olan hızlı, uzun boylu-kollu oyunculardan da epey geniş bir portföy var ellerinde.. Havuz o kadar geniş ki, belki başka ülkelerin vatandaşı olsalar, milli takım forması giyebilecek ama kadraja giremeyen en az 10-15 isim daha var (aynı Çin masa tenisi, Güney Kore okçuluk örnekleri gibi).
Coachlarda da süreklilik olduğu için, sistem de değişmiyor ve belli süre sonra, otomatik pilota bağlanıyor herşey.
Altyapılardan itibaren nakış gibi işlenen yıldız adayları; sürat, güç, teknik, fiziki özellikleri ile ilkokullardan itibaren veri tabanında ağa takılıyor. Seçilen küçük çocuklar da, 10-11 yaşından itibaren çok iyi bir eğitici kadrosu ile, fundemental ve diğer eklemelerle de (mental-takım anlayışı-psikoloji-taktiksel eğitim-beslenme), All Around bir oyuncu profiline dönüyorlar.
İyi seviyede en az 5-6 kulüp var ama özellikle Larvik HK ve Vipers Kristiansand, hem yetiştirici hem de küresel başarı anlamında ülke hentbolunun alfaları.
Hemen her ülkede ve istisnalar harici hemen her takım branşlarında, erkek sporcular kadınlardan çok daha fazla kazanır ama ülke politikası olarak eşitlik var Norveç’te. Bu da kadınların bu spora olan bakışını ve hatta içine girmesini veya çocuklarını girmeye teşvik etmeleri de, bu başarıyı ve katılımı arttıran nedenler.
Spor bilimi o kadar önemli ve gelişmiş ki, zaten çok iyi coachlar, yetiştiriciler, psikologlar, mentörler eşliğinde “adeta Padişahlığa hazırlanan vezirler gibi bir eğitim alıyorlar” . Ve ülke hentbolunun alametifarikası; old scholl yani tek bir çizgide değil, devamlı yenilenen, inovatif antrenman yöntemleri.
Sonuçta hiçbir şey kendi kendine oluşmuyor. Bizler sadece sahadakileri görüyoruz ama bu başarıların arkasında seneler ve 100’lerce kişiden oluşan ekipler var.
Darısı, çok ihtimal vermiyoruz ama belki ileride bir gün, ülkemizin de başına diyerek yazımızı bitirelim…
