İşin içine Avrupa Kupası ve hafta arası lig maçları girince yıprandık. Hoca bazı bölgelerde rotasyon yaptı ancak bazı oyuncuların alternatifi olmadığı için rotasyona gidemedi. Ciddi yük binen isimler oldu. O yüzden maç içinde tempoyu 90 dakikaya yayamadık. Ciddi anlamda yorgun düştük ama ite kaka da olsa liderlik koltuğunu korumayı başardık.
Yorulmayan oyunculardan 2 tanesini o yüzden ilk kez 11’de başlattı hoca. Crespo ve Serdar Dursun’un yıpranmamış olmalarını hesap etti muhtemelen. Ancak Serdar biraz heyecan yaptı. Normalde kolayca kontrol edebileceği bazı topları kaybetti. Crespo’dan beklentim çoktu bu maçta, o da sarı kart sonrası devre arası çıkmak zorunda kaldı. Temposu fena değildi, çok gitti geldi ama biraz daha kilit pas denemesi yapmalıydı.
Siftah yapan Berisha da çok gezdi saha içinde. Kanada kaçtı, verkaçlara girdi, ciddi katkı sağladı ama sert oynanan bir lig burası, ikili mücadelelerde daha kuvvetli durmayı öğrenmesi lazım.
Ilk devre Berisha zaman zaman Serdar Dursun ile forveti çiftledi, Rossi de arkalarında serbest adam gibi göründü. Sanki 3-4-1-2 gibi durduk sahada bazen. İkinci devre de Mert Hakan oyuna girince 3-5-2’ye döndük. Bunları neden söylüyorum? Hocanın 3-4-2-1 sisteminde katı bir şekilde ısrarcı olduğunu görmüştük. İlk kez bu sezon bir maçta esneklik gösterdi. Farklı deneyişlere girdi.İlk devredeki Rossi serbestliğinden verim aldık. 3-5-2 sonrası tehlikeli gelmeye başlayan Kasımpaşa’yı orta sahada kalabalıklaşarak bir nebze durdurmayı başardık. Yani küçük dokunuşlar bize katkı sağladı. Bunları da görüp dile getirmek lazım.
Tabii en büyük artımız sağlam defansımız. 3 stoperimiz de sert oyuncular. Rakibi ürkütüyorlar. İkili mücadelelerde kuvvetliler. Ancak zaman zaman orta 4’lümüz rahat geçilir hale geldiğinde zorlanabiliyorlar. Bu sistemin özelliği de böyle. Kanat beklerimiz Ferdi ve Muhammed ataklara ciddi katkı sağlıyorlar. Geri dönüşlerde yorulup zorlandıklarında ise sıkıntı yaşayabiliyoruz. Örneğin ikinci devre Kasımpaşa bizim solumuzdan çok geldiğinde orayı kapatmak için Novak değişikliğine gitmek zorunda kaldık. Bu arada oyundan çıkan Muhammed de ilk devredeki tempomuzda önemli rol oynadı. Çok gitti geldi. Ataklarda hep vardı. Ancak çok ta yoruldu. Bu yorgunluk ona hata da yaptırdı. Ben Muhammed’in özgüvenini, dikine oyununu topu eveleyip gevelememesini seviyorum. Ancak defansta daha az riske girmesi gerektiği konusunda da kendisini biraz eleştiriyorum.
Diğer kanattaki Ferdi ise oyunuyla ve fiziksel gelişimi ile büyümeye devam ediyor. Onun bu yükselişi mutluluk verici. 3 gün önce ıslıklanan Gustavo’nun gol atması ve gol sonrası tüm takımı biraraya getirişi de öyle. Ayrıca 3-0’lık yenilgi sonrası tribünlerin yine ciddi oranda dolmuş olması da çok pozitif. Yani sevindirici detaylar oldukça fazla.
Detayların neresinden baktığınıza bağlı tabii. Son 3 maç Giresun, Hatay, Kasımpaşa, hepsinde 2-0 öne geçtik, hepsinde de golü yiyip strese girdik. Son dakikalarda bir Fenerbahçe klasiği, tırnaklarımızı yedik. Her seferinde bu stresi çekmek zorunda olmamız elbette negatif ancak her 3 maçtan da 3’er puan almış olmak ise pozitif, dedim ya, neresinden baktığınıza bağlı.
Ben genelde olduğu gibi yine pozitif taraftan bakıyorum. Yeni takım, yeni hoca, yeni sisteme rağmen lider olarak milli araya gidiyoruz. Düzeltmemiz gereken çok detay var. Ancak her şeyden önce ”yorgun liderin” biraz dinlenmeye, soluklanmaya ihtiyacı var.
Önce bir kendimize gelelim. Sonrası zaten Trabzon deplasmanı, ortada alınacak 3 puandan çok daha fazlası var.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72