Eğer birisi şampiyonluğa oynayan ve 6 puan önümüzde olan Galatasaray’ı kendi sahamızda 3-0 gibi net bir skorla yenip de buruk bir mutluluk yaşayacağımı söylese inanmazdım. Ama bu gece benim ve pek çok taraftarın hissettiği tam olarak buydu. Galatasaray’ın Başakşehir karşısında aldığı ağır yenilgiden sonra balonun söndüğünü ima etmiştim ve bunu söyleyerek tabii ki epey risk almıştım. Neticede bir Ahmet Çakar veya Erman Toroğlu durumuna düşme ihtimali de vardı.
Belki de bu sezonun rekoru olan toplam 29 şutta 9 isabet düşük bir oran. Bu 9 isabetli şutta gelen 3 gol ise kaçanları düşününce teselli olmuyor. Oğuzhan ve Quaresma’nın iki ve Medel’in birer tane %100 golü kaçırdığını ve bir net penaltının verilmediğini düşününce 6 Kasım’ın tarihe karışması işten bile değildi ama maalesef olmadı. Bunlar küstahlık ve şımarıklıktan yazılan satırlar değil, yıllarca Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus, TFF, MHK, Burak Yılmaz, Melo vs. tarafından çeşitli zulüm, haksızlık ve katliamlara maruz kalan bir takımın biriken enerjiyi bir fay hattı misali kırması gerekliliğinin gerçekleşmemesine bir serzeniş sadece.
Diyerek hala kaçan gollerde sinirden yumrukladığım koltuklardan şişmiş ellerimle bu yazıyı kaleme alırken güzelliklerden de söz etmek istiyorum. Taraftarın olağanüstü desteğinden, Pepe’nin defanstaki toparlayıcılığı ve seriliğinden, Tosic’in kilidi açan sağ ayağıyla doksana vuruşundan, Tolgay’ın maruz kaldığı gaddarca faullere rağmen muhteşem mücadelesinden, Quaresma ve Oğuzhan’ın kaçırdıklarına rağmen hücuma yaptıkları büyük katkılardan, Gökhan ve Adriano’nun kanatlardaki kusursuz oyunundan, Atiba’nın her zamanki Atiba olmasından, Fabri’nin bütün bir sezondur süregelen istikrarından, Cenk’in ilerideki yıpratıcılığından ve Negredo’nun dünya çapında bir golcü olduğunu kanıtlamasından bahsetmezsek de biz TAŞ oluruz.
Evet bu gece buruk da olsa mutluyuz. Maçtan sonra Çarşı bayram yeri gibiydi çünkü galibiyet dışında her türlü sonucun bizi lig yarışında devre dışı bırakacağı böyle bir maçta alınan net galibiyet bize ilerisi için yeniden umut verdi. Zaten Şenol Güneş gibi kurt bir hocanın ben asla kolay pes edeceğini düşünmüyorum. Takımdaki hırs ve enerji de üst üste gelebilecek 3. Şampiyonluğun emarelerini taşıyor. Steve Jobs’un dediği gibi ‘stay hungry, stay foolish’. Başarıya olan açlıkla beraber oyuna duyulan aşk ve heyecan devam ettiği sürece bu takımın sırtı yere gelmez. Bir de bu stadın muhteşem atmosferi ve takımı asla yalnız yürütmeyen taraftarı hep daha fazlasını isteyecektir. Yeni hedeflere taşı bizi Kartalım!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @saturnocontro3