Derbi maçlar harici de tribünleri dolu görmek güzel. Hafta arası sosyal medyada çağrı üstüne çağrı yapıldı. Eskiden ne sosyal medya vardı ne de böyle bir çağrı yapılmasına gerek. Gelirdi Fenerbahçe taraftarı takımını desteklemeye skorlardan ve oynanan oyundan bağımsız. Neyse ki bugün öyle ya da böyle geldiler, iyi ki de geldiler.
Çünkü ne olursa olsun tribün baskısı çok önemli, özellikle de bu takım icin. Maalesef seneler sonra ilk kez rakiplerimizden hem kalite hem de derinlik olarak daha aşağıda bir takımımız var. Bu dezavantajın da sahada çok iyi mücadele ederek, yardımlaşarak, takım olarak ve arkamıza seyirci desteğini alarak üstesinden gelebiliriz. Bakmayın Antalya deplasmanından alınan 3 puan sonrası oynanan futbola dudak bükenlere. Bu takımın deplasmanlarda rakipleri sürklase ederek 3’er 5’er golle kazanması çok zor. Kadiköy’de ise bugünkü gibi doyurucu futbolla gelen galibiyetler görebiliriz ama olmazsa olmaz seyirci desteği ve böylesine muhteşem, 10 numara bir mücadele.
İlk dakikadan itibaren iliklerimize kadar hissettik sahadaki 11’imizin maça inanılmaz motive olduğunu. Açıkçası ben korkuyordum bu maçtan. Özellikle de santraforlarımızın sakat ve cezalı olmaları herkes gibi beni de düşündürüyordu. Ancak düşündüğümün tam aksine bir maç oldu. İlk 35 dakika öyle bir bastı ki takım, nefes alamadı Kasımpaşa. Mesela top Kasımpaşa’ya geçiyor bir bakmışız bir kaç saniye içerisinde yine kazanmışız topu. Hemen kapıp yeni atak başlatıyorduk. Bu tüm oyuncuların kusursuz mücadelesi, saha içi yardımlaşması, birbirinin açıklarını kapatmasıyla oluyordu tabii . Böylesine bir tempoyu tüm maç sürdürmek çok zor. Devre sonuna göre biraz tempomuz düştü, Kasımpaşa az da olsa gelmeye başladı ve gerçekten talihsiz bir golle beraberliği yakaladılar .
Sonrası ikinci devre uzun zamandır özlediğimiz doyurucu bir oyun. Bol , dikine, hızlı paslaşmalar sonrası yakalanan sayısız pozisyon gözümüzün pasını sildi adeta. Teker teker oyuncuları öne çıkartmaya gerek yok hepsi mükemmel bir mücadele sergilediler. Burada hepimizin özeleştiri yapması gereken bir kaç nokta var üzerinde durmamız gereken.
Bir çok kişi Alper’i santrafor oynatma kararına dudak büktü. Belki bitiricilik manasında çok etkili değildi Alper ama rakibi çok rahatsız etti. Bir an olsun durmadı. Kasımpaşa stoperlerini yıprattı da yıprattı . Valbuena hafta arası Adana Demirspor kupa maçında etkiliydi, iki de asist yapmıştı, bugün neden oynamıyor diyen çoktu ama hoca belki de onun bu tempoyu ve baskıyı henüz fizik olarak tam hazır olmadığı için kaldıramayacağını düşündü. Isla’yı yedek kulübesinde görenler de Şener’in yerine sahada olmasını tercih etmiş olabilirler, oysa Şener de bugünkü baskıda başrol oyuncularından biriydi. Benim sezon başından beri bolca eleştirdiğim Dirar da körük gibi çalıştı, iki gol pası verdi al da at dercesine. Onun dışında da sayısız bindirme yaptı, tehlikeli ortalar kesti. Hocasının kötü oynadığı maçlar sonrasında bile ondan hiç vazgeçmemesine adeta teşekkür etti bugün.
E bu kadar kritik tercihin hemen hemen hepsinde haklı çıktıysa, takım sahada 90 dakika boyunca savaştıysa, oyunun her anında rakibine böylesine üstünlük kurduysa, o zaman bu gecenin aslan payını da Aykut Kocaman’a vermek gerekir. Biliyorum Aykut Hoca konusunda fikri çok sabit olanlar var. Ben önyargılı değilim. Hatalı olduğunu düşündüğümde söylüyorum ama başarılı olduğunda da kendisini büyük bir mutlulukla övüyorum. Bugün kendisi koskocaman bir övgüyü sonuna kadar haketti. Aykut Hoca’ya sıcak bakmayanlar bile bu gece için benimle aynı fikirde olacaklardır diye düşünüyorum.
Ancak ne bu övgüler ne de bu gece oynanan özlediğimiz futbol her şeyin güllük gülistanlık olduğu manasına gelmiyor. Hala eksiğimiz çok, hala gidilecek çok yolumuz var. Tekrar söylüyorum, kimse bana kızmasın lütfen, rakiplerimizin kadroları bizim üzerimizde ama takım olma yolunda büyük mesafe kaydettiğimiz de bir gerçek. Takım olursan iyi mücadele edersin. Bir de arkanda dolu tribünler olursa işte o zaman şampiyonluktan söz edebilirsin.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72