https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

HER YER FİNAL, HERKES FİNAL! (NBA VE BSL FİNALLERİ ÖN BAKIŞ)

Okunması Gerekenler

efeÇekişme, hiçbir vakit yakamızı bırakmıyor. Mücadeleden kaçamıyoruz, kurtulamıyoruz. Kimi zaman iki seçenekle kısıtlanıyor hayat: Yenmek, veya yenilmek…

 

Yaşarken belki çok çile çektiriyor bize rekabet; ama izlemesi, hele bir de basketbolun zirve yolundaki ekiplerin kozlarını paylaştığı maçları seyretmesi, çok başka zevkli oluyor..

 

Hem NBA’de, hem de BSL’de finale gelindi artık. Çok değişik maçlar gördük, büyük sürprizler yaşadık yine; fakat bu seferkiler adeta apayrıydı. Özellikle NBA’in Batı Finalleri’ndeki tempo, hırs ve geri dönüş hikayesi, her birimizi mest edecek türdendi. BSL’de ise nispeten kolay geçen bir ilk turun ardından, 4 İstanbul takımı (uzun bir aradan sonra) hep birlikte yarı finallere yükseldiler ve her maç ayrı bir öykü yarattı. Dilerseniz, bu öykülere kısaca bir göz atalım ve final tahminleri için ellerimizi bir an evvel kaşıyalım:

 

lebron 83646rDOĞU FİNALİ:

CAVALIERS 4-2 RAPTORS: Cavaliers ilk iki maçı kazanınca, (Atlanta serisine kıyasen epey düşüşe geçen üç sayı başarısına karşın) kimseler şaşırmamıştı. Derken, Valanciunas’ın yokluğunda meydana hükmeden Biyombo önderliğinde Raptors, Cavs’in pota altı savunma(ma) zaafiyetini son derece akıllı kullandı, üstüne bir de rakibini sadece dış şutlara mahkum ederek boyalı alana her iki potada da hükmetti ve şaka değil, tam 2 maç birden kazanmayı başardı. Biyombo’nun bir gümrük memuru misali kararttığı bölgede pas, ribaunt (hele de savunma ribaundu – Tristian Thompson’a selam olsun!) ve penetre yönünden DeRozan ve Lowry nihayet ritim buldular. Fakat seri 2-2’ye geldikten sonra, LeBron ve Cavs, pota altı savunması mavunması tanımadı; Love’ı silkeleyip kendine getirdi, ve iki maçta ortalama %50 üçlük isabetini yakalayıp rakibini dinamizmi ve size üstünlüğü ile paramparça etti. Ne Biyombo kaldı geriye, ne de altıncı maçta toplam 55 sayı atan Lowry-DeRozan ikilisi. 5 ve 6. maçları 20+ farkla kazanan Cleveland, LeBron-Irving-Love tripod’unu, JR Smith’i, Frye ve Jefferson’ı turbo seviyede oynatıp finale kapağı atmış oldu. Böylelikle LeBron da, üst üste 6. kez NBA Finaline yükseldi (hey gidi hey… Kral ölmedi! Sevgi değilse bile saygı şart!). Bu serinin en kilit noktası, herkesin sağlıklı kalması ve oyun sistemi sayesinde LeBron’ın (dehşet bir hücum ritmi yakaladıkları son maç dışında) hiç 30+ sayı atmak zorunda kalmadan, takımı layıkıyla komuta etmesiydi. 4 numarada LeBron varken, 2009 Orlando’dan çok çok daha tehlikeli bir hücum takımı haline geliyor Cavs…

 

yolo1BATI FİNALİ:

WARRIORS 4-3 THUNDER: Bu seri, bir ara 3-1 Thunder lehineydi. Westbrook uzun zamandır beklenen “dervişâne” üslubu bulmuş, Durant’in felaket şut yüzdeleri telafi edilmişti. Adams-Ibaka-Enes pota altı gücü, Bogut-Varejao-Speights-Ezeli’den, yani hantal ağır vasıtalardan oluşan (Ezeli bir yana) Warriors pota altına tur bindiriyordu. Robinson ve Waiters, koç Donovan’ın rehabilite süreci sayesinde muazzam katkı veriyor ve eksik halkaları tamamlıyorlardı. Derken, ne olduysa, bir basın toplantısında Westbrook rehavete kapılıp Curry’yle “dalga geçince” oldu. Warriors, geçen sene NBA finalinde yarattığı “5 kısa” taktiğini Bogut’a uydurarak sahaya sürdü ve saçmalayan Draymond Green‘e rağmen muhteşem bir ivme yakaladı. Öncelikle, ikinci çeyreklerde 30+ sayı yememeyi başardılar. Ardından şut ritimleri düzeltildi (5. maçta), Klay Thompson 11 üçlükle (6. maçta) play-off rekorunu kırdı, Speights parladı, Bogut double-double yaptı, Curry kendisi tekleyince arkadaşlarına servis yapıp triple-double’a yaklaştı. Bu arada Billy Donovan’ın öğrencileri, sene boyu kapıldıkları o “son periyot mağduriyetine” yeniden kendilerini kaptırıp hipnotize olmaya başladılar. Westbrook yine raydan çıktı, Durant bir türlü toparlanamadı ve Donovan GSW’nin dinamizmine karşı adeta teslim oldu. Bu yüzden de OKC son maçta uzunların yıkıcı etkisini değil, GSW’nin kısalara dayanan hızlı oyununu oynamaya çalıştı. Sonuç? 7. Maçı Curry (36s) kazandı. Efsanevi bir seride, iyi oynayan değil, kendini adayan kazandı. Not: Warriors, geçen senekinden çok farklı olarak, final için hiç güven vermiyor…

 

Screenshot_2016-05-31-21-05-07FİNAL:

CAVS – WARRIORS: Rövanşa hazır mıyız? Üstelik bu defa işler çok çok değişecek. Neden mi? Öncelikle, Warriors, 73 galibiyet için kadro sağlığıyla ve dinginliğiyle oynadı. Curry bundan nasibini fena halde aldı, ucuz kurtuldular. Üstüne üstlük, Bogut halen sakat sakat oynuyor, bench eskisinden 1 gömlek aşağıda katkı veriyor, takımın dikilitaşı Draymond Green ise şu an psikolojik olarak Andray Blatche kadar tutarlı oynuyor. Yetmedi; Cavs, geçen yılın aksine bu defa tam kadro. Sadece sağlık bakımından değil, oyuncu katkısı, veteranlar, kadro uyumu, bench ve sistem bakımından da zirvedeler. Üstelik, play-off genelinde çok yüksek yüzdeyle üçlük attılar. Elbette ki Warriors’ın şutörleriyle boy ölçüşemezler, fakat rakiplerinden bu defa hem daha dingin, hem daha kalıplı, hem de daha akıcılar. Hack-the-LeBron taktiği bile artık bir yere kadar işler.

Draymond Green’in ilk maçı ceza alıp kaçırma riskini göze alarak, ilk iki maçta Cavs fırtınası eseceğini öngörmek hiç zor değil. Fakat, ya sonrası? Burada kilit noktalar, Green ve Serasker Igoudala’nın, Başbuğ LeBron’ı nasıl savunacakları. LeBron 4 numaradayken, Green ile eşleşmeleri bizi çok eğlendirecek. Kısa forvette ise Igoudala onu karşılayacak. Her iki isim de geçen yıl LeBron’ı yavaşlatabildikleri için parlamışlardı. Lakin bu yıl Igou’nun ağabeyliği biraz rölantide başladı. Ayrıca Cavs sapasağlamken LeBron çok daha az yorulacak. Pota altı bakımından Warriors güçlü görünse bile, Green formsuzken ve Warriors’ın sistemi de fena halde dış şuta dayalıyken, Cavs’in endişelenmesi gereken şeylerin sayısı azalıyor.

LeBron çok formda. Love ve Irving sağlıklı, Love performansını toparladı. Golden State çok ısrarcı olacaktır, ama bu serinin bir noktasında GSW’yi zone defense yaparken bile görebiliriz. Çünkü LeBron & Co. bu defa başka türlü geliyor.

Tahmin: 4-3 Cavs kazanır. Evet, 7. maç görmek, muhteşem olacak!

————————————————————————————————————————————————————————————————————————————–

gs ksk 1BSL’de ise, ilk turda Karşıyaka-Galatasaray dışında hakiki anlamda heyecan uyandıran tek seri, Banvit-Daçka serisiydi. Banvit (yani aslen Moerman) ilk maçta Daçka’yı çok zorlasa da, Wilbekin ve Harangody’nin enfes oyunlarıyla 2-0’ı yakaladı Daçka. Kaf-Kaf ve Cim-Bom ise, (ilginç biçimde) deplasmanda birer galibiyet aldılar; ama Galatasaray savunma dozajını arttırıp Bracey Wright’ı yorunca, McCollum ve Lasme’ye eşlik edemedi Karşıyaka. Kenan Sipahi’nin formunu ise kutlamak lazım. Öte yanda, Fenerbahçe, Paul Harris-Khem Birch ikilisinden ribaunt koparamasa bile rahatça turu aştı. Efes de Royal Halı Gaziantep’i oldukça ilgi çeken bir seri sonunda 2-0 ile geçti. Antep sertliğiyle ve Rautins’in akıl almaz dış şut performansıyla Efes’i zorlasa bile, Ahmet Çakı ile revizyona giden Efes, kadro kalitesini parkelere yansıtmasını bildi.

 

EFES DACKA 1Yarı finalde Efes-Daçka serisi, beklediğimin aksine Efes’in kontrolünde geçti. Burada koç Oktay Mahmudi’nin maç içi çözüm üretmekteki eksikliği ve Heurtel’in Naumoski gibi oynaması sonucu, Efes hep son çeyreklerde ağır basan taraf oldu ve 3-0 ile rakibini süpürdü. Wilbekin ve Harangody bu seride ilk turun aksine epey sönerken, yaratıcı oyuncu ve sistem eksikliği, Daçka’nın sonunu getirdi. Diğer cephede ise, Eurocup şampiyonu ile Euroleague finalisti (şampiyonu diyememek halen daha her basketbolsevere azap veriyor) kozlarını paylaştı. Velakin, o dakikaya dek, alabildiğine zeytin dalıyla bezenen, geçen yıl örnek fair-play eylemlerine imza atılan derbi rekabeti, ne yazık ki yine 2013-14 final serisine döndü. Fakat burada oyuncuları, sportmen ve kibar davranışları yüzünden tebrik etmek lazım. Bütün olay, tribün terörüyle yaşandı. Fenerbahçe kendi evinde ilk 2 maçı büyük oynayarak söktü aldı, Aziz Yıldırım ve ahvali Ergin Ataman’a gösterdikleri lüzumsuz tepkilerle ortamı gerdi, tribünler de bu yüzden kimi zaman raydan çıktı. Abdi İpekçi’de ise Galatasaray seyircisi çok daha beterini yaparak 2013-14’e rahmet okuttu: Avrupa tarihinin en büyük 2-3 koçundan birisinin suratına bir taraftar tükürdü, ve tarihe bu terbiyesizliği yapan ülke olarak geçtik. Obradovic’in olay sonrasındaki tutumu ise her türlü takdire şayandı.

 

 

13321725_1246798868698325_1075896754157061891_nBu olaylar sebebiyle seyircisiz geçen 4. maçta ise, Galatasaray’ın pota altı nakıslığı, Fenerbahçe’ye büyük avantaj sağladı. 3. maçta Sinan ile Bogdanovic’i, Göksenin ile de Dixon’ı kilitleyip kısalara baskıyla çözüme giden Galatasaray, 4. maçta Bogdan’ tribüne çekip Antic-Kalinic-Udoh-Vesely dörtlüsüyle pota altında altın vuruş yapan rakibine direnemedi. Büyük Şef Lasme ve 4,5 numara oynayan Davis, yorgunluk ve faul problemine karşın ellerinden geleni yaptılar. Maç sonunda koçların arası gerilse de, olay tatlıya bağlandı. Sınıfta kalan ise, kararlarıyla yine kantarın topuzunu tutturamayan, adaletin terazisini bir türlü dengeleyemeyen Federasyon oldu.

 


13335934_610530895762016_5412678280135876987_n
efes-fenerbahce-100Finalde, Efes ve Fenerbahçe karşı karşıya gelecekler.
Efes yeni bir koçla anlaşma arifesinde olduğu için, koç Ahmet Çakı’nın motivasyonu belirsizleşmiş durumda. Diebler’ın final serisine yetişeceği de şüpheli. Tyus ve Saric formsuz, Brown ise yalnızca top eline verildiğinde yüzü gülen birisi haline geldi. Granger-Heurtel ile yaratıcı, Doğuş ile hapsedici, Cedi ve Furkan ile yok edici, Birkan ile de hançerleyici olmayı umacak Efes. Fenerbahçe ise, Datome ve Sloukas’ın dillere destan performansına ve Udoh-Vesely ikilisinin basiretine (Vesely CSKA maçından sonra tek bir Uşak maçında toparlanabildi, ama halen zihnen eskiye dönemedi) güvenecek. Melih rotasyona ve görevine alıştı, Kalinic verimli oynuyor, Dixon daha az “saçmalıyor”. Geriye bir tek Bogdanovic’in istikrarsızlığı kalıyor. Tahminim, 4-2 ile Fenerbahçe’nin şampiyon olacağı yönünde.

 

Bryce DeJean-Johnson’ın vefatı sebebiyle tüm camiaya başsağlığı, Olimpiyat elemelerinde Milli Takımımız’a başarılar, ve herkese muhteşem bir finaller keyfi dilerim…

 

Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın

 

mail: efe.ozenc@abcspor.com

twitter: @efe_ozenc

Youtube: Turuncu ve Siyah Kadar Yuvarlak

1 Yorum

Comments are closed.

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular