https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

YA SABIR

Okunması Gerekenler

Çok zordur böyle sezonların sonunu getirmek. Bitmek bilmez. Her maç ayrı bir azap olur taraftara. Özgüveni kaybolmuş, motivasyonu bitmiş, fizik olarak gitgide çöken bir takım seyredersiniz. Nasıl tahammül edeceğinizi bilemezsiniz, ”ya sabır” çeker durursunuz. Ne tribün, ne yönetim ne de teknik direktör hepsinin hali takım gibi içler acısı. Bu tabloya bakar bakar kahrolursunuz.

 

Önce tribünden başlayalım. Pırıl pırıl, limonata gibi bir hava kış ortasında.Üstüne üstlük eski günlerdeki gibi bir öğlen maçı, çoluk çocuk getirmek için birebir ama stad yine bomboş. Sezon başından beri en büyük dezavantajı bu Fenerbahçe’nin:Tribünsüzlük. Şu görüntü inanın mağlubiyetlerden daha çok içimi parçalıyor. Ligi 5. de bitirebiliriz 15.de, yere düştüğümüz gibi ayağa kalkmasını da biliriz. Daha önce çok yaptık , yine yaparız. Ama halkın takımı Fenerbahçe halktan kopuyor ve en kötüsü de yönetim sezon başından beri bu durumu sadece seyrediyor. Hatta belki de böyle olmasını istiyor tribünlerin. Yeter ki tepki olmasın,protesto yapılmasın diyorlar.

 

Peki ne oldu ? Küskün ve yasaklı olmayan bir avuç taraftar da ”istifa”diye bağırdı bugün maçın sonunda. Değdi mi taa Monaco maçından beri tribünleri boş bıraktırdığınıza? Destek olmadığı için kaçan onca puana, kasamız tamtakırken deli gibi ihtiyaç duyduğumuz ama elde edemediğimiz gişe gelirlerine? Değdi mi bunların hepsini kaybettiğimize ? Kılınızı bile kıpırdatmadığınız için memnun musunuz şimdi? Tebrik ediyorum hepinizi, şu bomboş tribünlerin fotoğrafını çekin , başköşeye asın ve eserinizle gurur duyun.

 

Gelelim hocamız Advocaat’a. Ligin ilk yarısında bolca övgü aldı kaçan onca puana rağmen, çünkü adaletine güvendi herkes. Ayrıca oyuna müdahele ediyordu, yaptığı değişikliklerle adeta ”ben burdayım” diyordu. Son maçlardaki tercihleriyle ise takımı yönetmeyi bıraktı, başkana mesaj verme yolunu seçti. Bursa’da Aatıf, Krasnodar’da Emenike, Kasımpaşa maçında da Van  der Wiel tercihleriyle dedi ki : ”Ben senden ofansif orta saha istedim,sen onun yerine bu futbolcuları affettirip bana geri gönderdin. Al bakalım sana Aatıf, Emenike,Van der Wiel, al da hayrını gör”

Sadece bu tercihleriyle değil oyuncu değişiklikleriyle de saç baş yoldurdu hoca.

Artık lig elden gidiyor, muhakkak kazanmak zorundasın hala Topal-Jozef ikilisinden vazgeçmiyorsun. Kurtarıcı olarak Hasan Ali’yi alıyorsun. Sen bu kadar kötü hoca olamazsın, resmen bizimle dalga geçiyorsun, yönetime de ”Hadi bu işi fazla uzatmayın da bir an önce beni kovun” diyorsun. Resmen provoke ediyorsun ve inan bu sana hiç yakışmıyor.

 

Hem yönetim hem de hocanın umursamazlığını gören takım da işte anca bu kadar oluyor. Kendini kovdurtmaya çalışan bir hoca varken futbolcu nasıl motive olur? Nasıl aynı ciddiyetle antreman yapar? Tamam yetenek eksikliği var kadronun ama bu kadar da kötü olamayız. Zorlu maçların çoğunu iyi oynayan da bu takım. Demek ki özgüvenleri kaybolmuş, kafa olarak çökmüş vaziyetteler. Tam anlamıyla bir başıbozukluk sözkonusu.

 

Bundan sonra ancak radikal bir değişimle kendimize geliriz. Bunu herkes biliyor. Biliyor ancak bir türlü çıkmayan/çıkartılmayan ”yargıtay” kararına mahkum olmuş durumda koca camia, işin kötüsü finansal olarak o kadar berbat bir vaziyettyiz ki, eğer yeni yönetim 2017 Mayıs’ta olağanüstü kongre ile gelirse kulübü uçurumun kenarından devralacak ama iş 2018 olağan kongresine kalırsa bu sefer kulüp ”uçurumun dibinde” olacak. Daha fazla ”ya sabır” çekmemek için belli ki tek çözüm bir an önce yargıtay kararının çıkmasını ummak.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: alp.eralp@abcspor.com

twitter: @alperalp72

Son Haberler

AMATÖRCE

Yedigimiz iki gol de olacak iş değil. İlkinde ortada fol yok yumurta yok. Rakibin ne baskısı var ne pozisyonu....

Benzer Konular