Fatih Altaylı, Galatasaray Başkanı Ünal Aysal hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı.
Altaylı ile yapılan röportaj şu şekilde;
Sizce G.Saray’ın sorunu iyi yönetilmemek mi?
Sorun iyi yönetilmemek değil, yönetilmemek. Geçenlerde Başkan’ın “G.Saray’ı bir acemiye bırakmam” açıklamasına çok güldüm. Oysa bizzat kendisi G.Saray tarihinin gördüğü en acemi yöneticidir. Dikkat edin başkan demiyorum, yöneticidir. G.Saray’ı bilmeyen, yönetimlerde bir gün bile görev almadan koltuğa oturmuş birisidir. Stajyer bir çalışanı şirkete CEO, başkan yapsanız ne olursa, G.Saray’da olan da budur.
İşlerin büyük bir bölümünün profesyonellere verilmesini ve yüksek ücretler ödenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Profesyonellere yönettirmek doğru iştir ama tartışılması gereken seçilenlerin ne kadar yetkin, ehil olduğu. Bilenen isim olduğu için örnek vereyim: Lutfi Arıboğan. Çok sevdiğim bir arkadaşım. Basketbol takımının eski kaptanı. Gerçekten pırlanta. Ama CEO olmak için hangi yeterliliklere sahip? G.Saray’a CEO olacak adam, Koç Holding’e veya en azından Arçelik’e CEO olacak düzeyde olmalı. Üstüne uluslararası spor ve özellikle de futbol organizasyonları içinde bilinen, tanınan, sözü geçen biri olmalı. Bul böyle birini gerekirse 100 değil, 200 bin dolar maaş ver. Ünal Aysal “dar” bir adam. Bu genişlikte bakamayan bir adam.
Mancini kalmalı mı? Gitmeliyse, neden gitmeli?
Daha önce yazdım. Mourinho olsa böyle bir yönetimle başarılı olamaz. Mancini kötü bir teknik adam değildir herhalde. Kariyeri ortada. Ama ona yol göstermek gerekir. Saldım çayıra olmaz. Ha, “Sen olsan Mancini’yi getirir miydin” diye soruyorsan, herhalde getirmezdim. Ben, Türkiye’de başarılı olmuş İtalyan hoca tanımıyorum.
Sahaya gönderdiği not kağıtları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hayatımda ilk defa gördüm. Sanırım adam fizik problemi çözüyor da sahaya yolluyor!
Bu yönetimin G.Saray tarihinin en kötüsü olduğunu düşünenler var…
Ben de böyle düşünüyorum. Facia bir yönetim. Vergi sorunu için Ankara’ya gitmeye üşenen, G.Saray’ı bölen, Chelsea maçında eski başkan Faruk Süren dahil kimseye bilet vermeyen bir yönetim. G.Saray’a ayrılan bölümde Başkan’ın eşinin Yunanlı misafirleri otururken; Süren, Chelsea’nin davetlisi olarak Chelsea tribününde oturmak zorunda kaldı. Sen anla gerisini. Kurtuluş reçetesi sizce ne? G.Saray’ın büyük derdi yok. Acemi, kopuk, bilgisiz ve küstah bir yönetime sahip olmak dışında sorunu yok. İyi bir yönetimle her şey kısa sürede çözülür.
Felipe Melo’nun derbide dil çıkarması çok eleştirildi…
Sorun bakalım Türkiye’de hangi takım Melo gibi bir oyuncuyu istemez. Evet agresif. Peki Lugano’dan daha mı agresif? Evet antipatik. Peki Emre’den daha mı antipatik? Dünyanın her yerinde böyle oyuncular var. Cantona daha mı az deliydi? Burada maksat Melo ile G.Saray’ı ayırmak. Melo’ya sonuna kadar sahip çıkarım. Varsa saha içinde yanlışı, hakem gerekeni yapar. Dil çıkarmak çok mu ayıp? Emre rakip takım kulübesine gidip ana avrat sövdü, kim ne dedi? Volkan gazetemizin muhabirini evinden aldıracaktı. Maçlarda yaptıkları ortada. Ne yapalım bunları toptan atalım mı? Çoğu da iyi futbolcular. Hırsları da bu yüzden.
Yeni sezonda takım içinde nasıl bir politika izlenmeli? Transfer tercihleri neler olmalı?
Bunu bilemem. İzlemiyorum yakından. Ama şunu biliyorum. Yine har vurup harman savrulacak. Bülent Tulun yine saçma sapan işler yapacak. Ben G.Saray’ın transfer maliyetlerinin mercek altına alınması gerektiğini düşünüyorum ciddi ciddi.
Ünal Aysal’a çok kızgınsınız gibi bir izlenim edindim. Niye bu kadar karşısınız Başkan’a?
Ünal Aysal’ı başkan olarak beğenmiyorum. Hatta yer yer utanç verici bulduğumu söylemeliyim. Kızgınlığım ise başka yerlerden. Bakın Galatasaray’da ne başkan ne de yönetici olarak hiç kimse Galatasaray üzerinden para kazanmamıştır. Ünal Aysal dışında. Yıllardır Galatasaray hisseleri üzerinden fahiş paralar kazandı. Sonra bunları yüksek fiyata piyasaya sattı. Galatasaray 23 milyon dolarlık hisseyi piyasadan 60-70 milyon dolara geri aldı. Ünal Aysal, 9 milyonluk kar payını alabilsin diye Galatasaray 40-50 milyon zarar etti. Ayrıca benim Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan aldığım bilgiye göre stat elektriğini de Aysal’ın şirketi veriyor.
F.Bahçe ile iplerin bu kadar gerilmesi doğru mu?
Gereksiz bir gerginlik. Ne uğraşıyorsun F.Bahçe’yle… Adamların zaten derdi büyük. Bir de sen ne işin içine giriyorsun. Otur izle. Ne bu düşmanca tavır? Bu mu sportmenlik! Biz çocukken Kalamış’taki tesiste F.Bahçeliler’le yemek yerdik. Sonra spor dallarında kavga eder, yarışırdık. Akşam yine beraber olurduk.
“Aysal geldiği zaman G.Saray temel sorunlarını çözmüştü. Şimdi Riva veya Florya’yı satsan borçların yarısını karşılayamaz.”
G.Saray’ın mali krizi ne boyutlarda? Duyumlarınız neler? Gelecek karanlık mı?
Galatasaray’da gelecek asla karanlık olmaz. Her sorunun bir çözümü vardır. Ama durumun iyi olmadığını biliyoruz. Ünal Aysal yönetime geldiği zaman Galatasaray temel sorunlarını çözmüş, stadını bitirmişti. Ve mali açıdan Riva veya Florya’yı satması halinde borçlarını sıfırlayabilecek bir tablo ile karşı karşıyaydı. Şimdi tamamını satsan borçların yarısını karşılayamaz noktada. Çözülür mü? Çözülür. Ama Ünal Aysal’la çözülmez. Bakın 2 yıl önceki kongrede “Ünal Bey, buraya para koyacaktınız. O yüzden sizi başkan yaptık. Öyle olmasa bunu sizden kırk kez fazla hak eden Ali Dürüst’ü başkan seçerdik. Nerede bu para” dedim, kavga çıktı. Ünal Aysal aday olunca Galatasaray’ın önde gelen isimlerine 100 milyonluk bir köprü kredi sözü verdi. Bu Galatasaray’ın nakit akış tablosunu düzeltecekti ve sorunlar peyderpey bu rahatlıkla çözülecekti. Ama şu ana kadar hiçbir mali katkı sağlamadı.
Önce çilek dendi, şimdi de kiraz. Bir yılda ne değişti?
Biz, rahmetli Özhan Canaydın’a yönetimi devrettiğimiz zaman stat anlaşması hazırdı. Borçlar kabul edilebilir düzeye inmişti. Vergi borcumuz da dönemin Maliye Bakanı Sümer Oral’la bizzat yürüttüğüm görüşmelerle imza aşamasına gelmişti. Özhan Ağabey’e “Bak şampiyon olduk. Şimdi stat inşaatına başlayalım. Lucescu ile 20 milyon dolarlık bütçelerle ilk 3’e oynarız. Bunu kurumsallaştıralım” dedim. Ama o, ilk yıl futbola 70 küsur milyon dolar harcadı. Ödediğimiz kredileri geri aldı. Bugünkü durumun temelini attı. Ünal Aysal da tam bir sorumsuzluk içinde çilek milek dağıttı. Üç yılda 1 milyara yakın para harcadı. Birisi Ünal Aysal’a hatırlatmalı; burası manav dükkanı değil, spor kulübü.
G.Saray’da bir kıymet bilmezlik mi var? Son olarak Selçuk yuhalandı.
Topa iyi vurduğu, güzel çalım attığı için kahraman olan, alkışlanan, yılda 4-5 milyon para kazanan, en güzel kızları peşinden koşturan birinin bunları yapamadığı zaman yuhalanması da normaldir. Ama G.Saray’daki durum tam bu değil. Takım Sneijder’a ve Drogba’ya göre kurulunca Selçuk da Burak da bitti. Taraftar kabahatin Selçuk’ta olmadığını anlamalı.