Lig yarışında son düzlüğe girerken kısa zaman öncesine kadar ikincilik yarışı vereceği düşünülen Beşiktaş ve Galatasaray’ın bir anda kendilerini şampiyonluk iddiası içinde bulmaları lige bambaşka bir heyecan ve tat kattı. 3-3’lük Fenerbahçe maçından beri Siyah-Beyazlı camiada kaybolmuş olan şampiyonluk ümidi bu hafta itibariyle yeniden ortaya çıkmıştı, bu da maç öncesinde hem semtte hem de maç saatine doğru girdiğimiz stadyumda fazlasıyla hissediliyordu.
Beşiktaş’ın yapması gereken şu ortamda elbette sadece kendi oyununu oynamak, rakibine kazanma ümidini bile vermemekti. Ancak bu derece domine eden bir oyun göremedik evsahibi takımdan. Lig yarışlarında zaten son çeyreğe girildiğinde artık iyi futbol gitgide önemini kaybeder, daha çok isteyen ve daha iyi konsantre olan, bir de taraftarıyla daha iyi bütünleşip zafere ulaşacağına en çok inanan takım kimse, ipi göğüsleyen o olur. Şu an itibariyle şampiyonluk iddiası olan takımların hiçbiri çok çok iyi bir futbol oynuyorum iddiasında bulunacak durumda değiller. Beşiktaş açısından bakarsak, yıllar sonra başarılan Başakşehir galibiyetinden sonra camianın inancının arttığını ve sonraki haftalarda Başakşehir’in bir daha belini doğrultamamasıyla puan farkının azalmasının umutları arttırdığını görebiliyoruz.
İki takıma da verilen penaltılar ise doğruydu diye düşünüyorum. Ankaragücü’nün kaçırdığı, daha doğrusu maçın Burak’la birlikte diğer yıldızı Karius’un kurtardığı penaltı da tartışmalara yol açtı. Bu penaltı tekrarı esasen doğru karardı, dönen topa vurulmasına engel olan Vida ceza sahasına erken girmişti. Lakin diğer penaltılarda bu kuralın uygulanmasına hiç hassasiyet gösterilmediği iyi bildiğimiz için, VAR hakemi Cüneyt Çakır’ın bu konuda atılganlığını garipsedik. Lafı gelmişken, en başarılı hakem olarak kabul edilen Çakır’ın VAR’da görev aldığı maçlarda her pozisyona müdahale edip düzelttirme gayreti ve özellikle çok tecrübeli olmayan hakemlerin bundan etkilenmesi dikkatlerimizden kaçmıyor. Bunun zaman ilerledikçe ciddi bir zafiyet doğuracağını düşünüyorum.
Bugün hocanın yine kendisinden başka kimsenin akıl erdiremediği bir diğer tercihi ise farkın 2’ye çıkmasından sonra Burak’ı oyundan çıkartmamasıydı. Hadi maçı garanti görmedi diyelim, Burak’ın penaltısıyla gelen 3. golden sonra bile çıkartmaması, sonrasında Burak’ın ciddi bir sakatlık tehlikesini atlattığı pozisyonun yaşanması tribünde bizleri hayret ettirdi. Elindeki en büyük kozu, zaten kopmuş olan bir maçta 88. dakikaya kadar riske etmek akla mantığa uymayan bir davranıştı, neyse ki şansı yaver gitti.
Beşiktaşımız üst üste 6. galibiyetini alırken tribünler “Şampiyon” sesleriyle inliyordu maç sonunda. Artık dananın kuyruğunun kopacağı hafta geldi çattı. Geçen sezonki hesabı kapatmak elimizde, git rakibini evinde devir ve uçuruma yuvarla. Sonrasında tüm İstanbul boğazını Siyah-Beyaz’a çevirmesi bizden!.. Beşiktaş umuttur, umut dimdik ayakta!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter: @olcynrlu