Beşiktaş adına ilk yarının son iki haftasına girilirken zorluk derecesi yüksek olarak nitelendirilebilecek son maçtı Karagümrük deplasmanı. Ligin istim üstündeki takımlarından biri olan rakibe ek olarak, bir de anlamsız şekilde maçın Olimpiyat stadına alınması Beşiktaşlıları tedirgin etmiyor değildi. Zira yaz mevsiminde bile futbol oynamaya elverişli koşullara sahip olmayan bu statta kış mevsiminde maç oynatmanın hiçbir mantığı yoktu, üstelik İstanbul içinde başka müsait statlar varken ve de her iki takım burada oynamak istemiyorken. Ancak federasyon hemen hemen tüm saçma kararlarında olduğu gibi yine garip bir ısrarla talepleri görmezden geldi. Neyse ki, iki üç gün önceki aşırı soğuklar bir nebze azalmıştı da oyunu fazla etkilemedi.
Sergen Yalçın’ın ideal kadrosunda bu maça özel hafif sürpriz sayılabilecek iki tercihi vardı. Biri cezası biten Welinton’ın yerine derbide çok iyi oynayan Montero’ya tekrar forma vermesi, diğeri de sağ kanatta Ghezzal’ı kesip kanatları Larin ile beraber N’Koudou’ya teslim etmesiydi. Bunlar da çok sürpriz sayılmazdı gerçi, neticede bu oyuncular da bolca süre alan isimlerdi.
Beşiktaş ilk 20 dakika sahanın tek hakimiydi, %80’in üzerinde topla oynama oranının yanında, iki de net pozisyon yakaladı. N’Koudou ve özellikle Atiba’nın kaçırdığı net fırsatlar, golün erken bulup rahatlamaya mani oldu. 20’den sonra açılmaya başlayan Karagümrük takımı da bir iki tehlike yarattı, ancak çok etkili olamadılar. Beşiktaş ilk yarının son bölümüne girerken devreyi golle bitirme hedefiyle ataklarını sıklaştırdı, organize set hücumlarının sonucunda nihayet 44. dakikada sağ kanattan N’Koudou sürüklediği akında önce Mensah ile verkaç yaptı, sonra penaltı noktası civarında demarke kalan Aboubakar’ı çok güzel gördü. Kamerunlu yıldız düzgün bir vuruşla köşeyi görüp takımını öne geçirdi.
Sergen Yalçın’ın yönetimindeki Beşiktaş’ın en güzel tarafı, “bir iki gol attık bu kadar yeter” dememesi ve ilk golü bulduktan sonra artık durdurulması çok zor bir takım haline gelmesi. Nitekim Karagümrük de durduramıyordu, 70’te durdurulamayan isim yine Mensah’tı. Rakip defansı ipe dizdi, güzel bir ara pasıyla Aboubakar’ı kaleciyle karşı karşıya bıraktı. Onun vuruşunda kalecinin çeldiği topu da kendi takip etti ve maçtaki ikinci, takımının dördüncü golünü kaydetti.
Bu golden sonra Sergen hoca maçtaki ilk değişikliklerini yaptı, maçın yıldızı Mensah yerini Dorukhan’a; N’Koudou Gökhan Töre’ye ve Atiba da Ljajic’e bıraktı. Çok uzun bir aranın ardından sahalara dönen Adem Ljajic’in oynadığı 15-20 dakikalık süreçte durumunun hiç fena olmadığını gözlemledik. Belli ki hoca iyice hazır olmadan oynatmamayı tercih etmiş ve artık hazır durumda. Aldığı toplarla kontraatakları yönlendirişini görünce yeteneklerini ne kadar özlediğimi fark ettim. Güzel de bir gole imza attı ama ne yazık ki VAR’a takıldı. Beşiktaş’ın yarışta Ljajic gibi bir koza ihtiyacı var, sezon ortasında ondan umudu kesip yeni maceraya girmeyi gereksiz görüyorum. Sergen Yalçın’ın kazanamadığı oyuncu yok, eminim ondan da yararlanmayı bilecektir. Performasının durumuna göre de sezon sonu karar verilir zaten. Eğer Ljajic kullanılabilirse, ara transfer de sadece bir alternatif forvet takviyesiyle kapatılabilir düşüncesindeyim.
Beşiktaş yarıştaki rakiplerine gözdağı veren galibiyetler almaya devam ediyor. Liderliği de kolay kolay bırakacağa benzemiyor. Dilerim ki, en kısa sürede bu pandemi belasından kurtuluruz, stadımızda bu güzel takımı izleme ve destekleme şansına sahip olabiliriz. Eğer sezon sonuna kadar tribünlerden uzak kalırsak gerçekten çok yazık olacak…
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter: @olcynrlu