TEK KAZANÇ KAYBETMEMEK
Beşiktaş için ilk 5 hafta iyi futbol ve minimum puan kaybı sonucu gelen liderliğin ardından son 2 hafta hayal kırıklığı olmuştu. Milli araya moral bozukluğu ile giren Kartal’da sakatların yavaş yavaş dönmesiyle Fenerbahçe’yi konuk edeceği derbi tekrar çıkışa geçmek adına büyük bir fırsattı.
Sezona iyi giren ve bu sezon şampiyonluk yarışında iddialı olduğunu gösteren Sarı-Lacivertliler karşısında Valerien Ismael bu sezon ilk kez Gedson’u yedek bırakarak başladı, bunun haricinde sürpriz olarak görebileceğimiz bir tercihi yoktu. N’Koudou’nun hafta içi sakatlanmasının ardından yerini Redmond almış, uzun süredir maç eksiği olan Ghezzal ise kulübede kalmıştı.
Her iki takımın da kazanırsa çok şey kazanacağı, ama kaybederse de yarışın devamı açısından psikolojik olarak geriye düşecekleri bir maçtı.. Fenerbahçe daha çok topa sahip olmayı hedefleyen ve bunu yapan bir görüntüdeydi. Beşiktaş ise savunmayı önde kuran rakibi karşısında arkaya adam sarkıtarak uzun toplarla pozisyon bulmayı düşündü. Ancak her iki takım da ilk yarıda hücum anlamında istediklerini gerçekleştiremedi.. Fenerbahçe Beşiktaş’a oranla daha fazla ayağa ve yerden paslarla oynadığı için topa daha fazla hakim olan taraftı.
İkinci yarıya da taraflar kontrollü girdiler. Konuk ekip topla oynama oranında etkindi belki ama organize şekilde tehlikeli pozisyona girme bakımından yine etkisizdi. Beşiktaş ise değişiklikler gerçekleşene kadar net pozisyon bulmakta zorlandı. Ismael hocanın ilk hamlesinin 72’de gelmiş olması, iç sahada oynayan Beşiktaş adına geç kalınmış hamlelerdi diye düşünüyorum. Bu değişiklikler en az 10-15 dakika erken olsaydı, son bölümde Beşiktaş’a döndüğünü bariz şekilde gözlemlediğimiz oyunda daha erken üstünlük kurup kazanabilirdi Siyah-Beyazlılar.
Maçın genelinde fayda sağlayamayan Dele Alli’nin yerine Ghezzal’ın girmesi maçtaki dengeyi tamamen Beşiktaş lehine çevirdi. Aynı şekilde Gedson ve Tayfur’un kattıkları dinamizm sonucu sahipsiz topları da elde etmeye başlayan Kartal, özellikle son 10 dakikada tüm hatlarıyla yüklenmeye başladı. Bu anlarda Rosier’in yaptığı harika bindirme ve ortasıyla Weghorst’un bulduğu kafa pozisyonu, maçın başından beri aranan fırsattı ama az farkla auta gitti. Hemen ardından Ghezzal’ın kullandığı bir duran topta yine Weghorst’un sırtı dönük kafa vuruşu da direkte patlayınca bugün şansın Beşiktaş’tan yana olmadığı anlaşılmış oldu!
Maçın genelinde pek pozisyona giremese de topun kontrolünü elinde tutan Jorge Jesus, bu son dakikalarda kulübede sinirden köpürse de, neticede deplasmanda oynayan taraf olarak kaybetmeyip kazanan taraf oldu diyebiliriz.
Ismael hoca ise doğru ama geç kalan hamleleri nedeniyle kazanabileceği bir iç saha derbisinde fırsatı tepmiş oldu. Kendisine zaman tanınması gerektiğini düşünen kesim azınlıkta kalıyorken (ben de o kesimdeyim) bir an önce yemek isteyen çoğunluğun eline bir koz daha vermiş oldu..
Yarışta çok geriye düşülmüş değil ve kaybedilmiş bir şey yok, ama geleceğe dair güvenoyu kazanmak için büyük bir şansı tepmiş oldu malesef Valerien Ismael…
Ghezzal’ın Beşiktaş’ın halen en önemli ve vazgeçilmez oyuncusu olduğunu hep söylüyorum. 6 hafta boyunca ondan yoksun kalmak Beşiktaş’a çok güç kaybettirdi, umarım Dünya Kupası arasına girmeden önce oynanacak son 6 maçta 11 oyuncusu sahada yer alabilir. Beşiktaş’ın yeniden dominant bir oyun oynaması ve yarıştaki iddiasını göstermesi için Ghezzal’ın önemi çok büyük…