https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ÖMER DURAN İLE 7 SORU 7 CEVAP

Okunması Gerekenler

*** Beşiktaş tarihinde bir tek maçın bir anını değiştirmek isteseniz hangisi olurdu?

Söz konusu Beşiktaş olduğunda değiştirmek istediğim milyon tane an vardır elbet ama tek bir an söz konusu olduğunda cevap çok kısa: Fevzi’nin ıskası! Yıl, rakip, pozisyon belirtmeye gerek yok! Bugün bile hala içim burkulur topa vuramadığı o an aklıma geldiğinde…

*** Beşiktaş’ta izlediğiniz en büyük golcüler hangisidir ?

Beşiktaş hiçbir zaman yıldız forvet takımı olmadı ki. Hepi topu 4 gol kralımız var zaten. Güven Önüt hariç diğerlerini tribünden seyretme mutluluğuna da eriştim şükür. En sevdiğim forvet hep Feyyaz oldu. Sonra da Cenk Tosun sanırım. Gomez de büyük golcüydü ama hiçbir zaman misal İ. Mansız gibi ruhu olmadı benim gözümde. Feyyaz sevdiği bir şeyi hem kendi mutluluğu için hem de seyredenler mutlu etmek için yapıyordu bana göre.

*** Peki Beşiktaş’ta izlediğiniz en iyi kaleci hangisidir ?

İlk seyrettiğim kaleci Adem’di. İkinci yarının başında ceza yayı önünde ısınma hareketleri yapardı. Üstelik bazen yüzünü de kalesine dönerek yapardı bunu. Hayal meyal hatırlarım “Adem, Adeeeem, top geliyor” diye bağıran abileri… Onlar iyi günlerimizmiş. Sonra Asper’den Runje’ye, Fevzi’den Hakan’a, Auman’dan Karius’a neler gördü, nelere dayandı bu gözler. 40 yılda bi Cordoba vardır bi de Fabri sanırım bize rahat maç seyrettiren. Fabri’yi biraz daha fazla sevdim galiba ama, tam rakı içilecek adam gibi gelirdi bana… Bu tatsız soruyu “Kadıköy Panteri” Pancu’ya selam ederek bitireyim en iyisi.

*** Stadyumda izlediğiniz en unutulmaz maç hangisidir ?

1983’te ilk kez Diyarbakır maçında gitmiştim tribüne babamla birlikte. Dün gibi aklımdadır o maç, yapılan tezahüratlar, numaralıdaki pankartlar, Kapalı’da durduğumuz yer, skor, eve dönüşümüz…
Küçük bir kalp krizi geçirdikten bi kaç hafta sonra sakin başlayan, keyifli giden ama son anında bir ok kardeşimizin ömrünü kısaltaan Kiev maçı da unutulmazlardandır benim için. Pozisyonu seyredememiştim, çömüştüm koltuğa, koca stat sessizleşmiş, arada bir iki küçük çığlık, bi kaç nida hariç herkes suspus olmuş, zaman durmuştu. Golü yemediğimizi tribünün yeniden canlanmasıyla, insanların yeniden nefes almasıyla anlamıştım.
Ama en özeli hangisi derseniz 11 Mayıs 2013 derim. Caanım İnönü’ye, onca anıya, evimize veda edeceğimiz Gençlerbirliği maçıdır. Stresi, heyecanı, hüznü hafta başından başlayan bi maçtı. Semtte başlamıştı hikaye, Şairlerde devam etmiş, Ağaçlı yoldan geçmiş, statta durmuştu zaman. Gözümüzden gelen yaşın sebebi tüm bu ritüeli son kez yapıyor olduğumuzdan mıydı yoksa polisin intikam alırcasına sıkıp durduğu biber gazından mıydı bilmiyorum bugün bile. İçeri nasıl girdiğimi hatırlamıyorum. Kaplı üstten kombinem vardı. Kutudan “Yumruklar havaya” sesi geldiğinde içim acımıştı. Maçı falan hatırlamıyorum. Yapılan her tezahüratı son kez yapıyorduk. Son golü kim atacak acaba diye merak ediyordum galiba en çok. (Çok sevinmedim ama pek de üzülmedim Holosko’nun attığına). Maç bittiğinde tribünler boşalmıştı neredeyse, sahanın yeşili görünmez olmuştu. hepimiz ne hatıra alırızın peşindeydik. Biri siyah biri beyaz iki koltukla döndüm eve.

*** Peki salonda izlediğiniz en unutulmaz maçı da rica edelim.

Basketbolu seyretmekten ziyade oynamayı sevdim. Arada tek tük gidiyorum yine de. Düzenli olarak iki sezon gittim hepi topu. Yıllar sonra şampiyon olduğumuz sene play-off serisine komple kombine almıştım. Son maç aklıma geldikçe hala tüylerim diken diken oluyor. Hele bütün Abdi İpekçi’nin skordboardla birlikte 10’dan geriye saydığı o son anlar… Üstünde durduğum koltuğun sallandığını fark edince söküp almıştım, o da durur hala evde İnönü’den gelen kardeşlerinin yanında..

*** En unutamadığınız transfer hangisidir ?

Yakın zamanda oyuncu bir arkadaşımızla taraftarlık bahsine çene çalıyorduk Asi Ruh belgeselinin de yönetmeni olan Hakan Alak’la birlikte. Oyuncu arkadaş “Ben mesela sinemayı çok seviyorum ama bi oyuncunun adını bağırmayı anlayamıyorum” demişti Quaresma’dan laf açılınca. “Bizim sevgimiz sinemaya zaten, aktöre değil ki” demiştim ben de cevaben. Transferle hiç ilgilenmedim o yüzden. Transfer oldu mu, olacak mı, gelecek mi sürecinde hiç heyecan hissetmedim. Benim için aslolan formayı giydikten sonra ne yapacağı oldu. Pepe geldiği gün değil oynadığı gün Beşiktaşlı oldu benim için mesela. Çok sevdiğim Fabri’ye “selametle” dedim içimden gittiği gün. Gelişine sevindiğim biri olmadı yani, gidişine üzüldüklerim oldu ama bak.

*** Rakiplerde oynayan ve çok beğendiğiniz ah keşke Beşiktaş’ta oynasın dediğiniz oyuncular var mı ?

Allah mesut etsin, kimsenin sevdiğinde gözümüz olmadı şükür. Hiçbir zaman “ah” demedim başka takımın futbolcusuna. Saygı duydum, hürmet ettim ama hiç “keşke bizde olsa” demedim. Messi-Ronaldo gibi vitüoz oyuncular ya da Cantona, Zidane, Gerrard gibi efsaneler dahil… Ama bak şu var, gelmesini hiç istemediğim topçular olmuştur, gelmediği için sevindiğim ya da geldiğinde kahrolduğum isimler var elbet. Burak’ı hiç istemedim mesela. Şükür ki attığı tek bir gole de sevinmedim bugüne kadar.

mail: omer.duran@abcspor.com

twitter: @duranlarinomer

Son Haberler

KENDİMİZ ETTİK

Maçtan önce tahminlere bakıyorum. 3 atarız, 5 atarız. Ne oluyoruz arkadaş? İstediği kadar sıkıntılı olsun, karşındaki takım Beşiktaş. Elbette...

Benzer Konular