Anlamadığım bir şey var.
Geçen hafta en büyük rakibin Galatasaray’dan ağır bir yenilgi almışsın. Taraftarını çok üzmüşsün. Bir çok Fenerbahçe’li sampiyonluk şansının şimdiden bittiğini düşünmüş. Hal böyle iken bir de Galatasaray 24 saat önce beklenmedik bir puan kaybı yapmış ve maça böyle çıkmışsın. Ne beklersin?
İstek,arzu,coşku,taraftarını tekrar umutlandıracak bir oyun değil mi ?
Halbuki zannedersin beyefendileri gece yarısı 2’de yatağından kaldırmış zorla maça getirmişsin.
Tamam bazı mazeretler var ama ben yine de ilk devredeki takımın ruh halini hiç beğenmedim ve bunu kabullenemiyorum. Mourinho’nun bay haftası ve milli arada muhakkak bu psikolojik sıkıntıya bir çözüm bulması lazım. Elbette ilk devredeki hakem kararları aleyhimize oldu ve doğru kararlar olsaydı daha erken rahatlayabilirdik. Zemin ve aşırı nemli hava tempo yapmaya engel oldu bunu da kabul ediyorum. Biz bile oturduğumuz yerde yapış yapış olduk. Ancak sahadaki durgunluk için bunların hiç biri yeterli sebep değil. Ne diziliş ne oyuncu seçimleri ile alakası yok bu durumun, tamamen kafaların %100 maça konsantre olmaması.
Bakın çocuklar oynamıyor demiyorum. Mesela yine etkisiz olan İsmail buna güzel bir örnek. İsmail icin asla bilerek oynamıyor diyemezsiniz. Formasının hakkıni sonuna kadar veren fedakar bir oyuncu. Ancak o bile sahada yokları oynayabiliyor. Szymanski’nin yasadığı güven problemi, Osterwolde-Maximin uyumsuzluğu, Fred’in yedekliğe doğru giden düşüşü , problemimiz çok. Hoca teker teker çözecek bunları umarım.
Neyse ki Antalyaspor golden sonra fazla direnç gösteremedi. Büyük sıkintılarla başlayan maç, son derece rahat biçimde sona erdi. Öyle ya da böyle puan farkını tekrar 3’e indirdik. Şimdi tekrar konsantre olma zamanı. Tekrar şampiyonluğa inanma zamanı ve bundan sonra bir daha hiç ama hiç böyle bir konsantrasyonsuzlukla maça çıkmamamız gerektiğini anlama zamanı.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72