Fenerbahçeli olmak güzeldir ama aynı zamanda çok zor iştir birader. Hele Anadolu’da, gurbette Fenerbahçeli olmak daha da bir zordur, daha fazla çaba gerektirir.
Zira, “25 milyonluk” Fenerbahçe’nin içindesinizdir ama aslında bir o kadar da dışındasınızdır. Fenerbahçe size çoğu zaman ekran kadar yakındır ama bilirsiniz ki aslında çok uzaktır. Fenerbahçe Cumhuriyeti, yaşadığınız şehirde ancak Fenerium mağazası ve belki 1-2 dernek ile temsil edilir bazen. Yolda yürürken Volkan’a, Sow’a falan denk gelmeniz mümkün değildir.
Şanslıysanız, senede bir defa yaşadığınız şehre veya çevre illerden birine misafir gelir Fener.
Fahiş fiyata misafir tribününden bilet alırsınız ama oradaki İstanbulluların içinde emanet durur gibi hissedersiniz kendinizi. Ne onlar gibi tribün yapabilir ne de tüm tezahüratları ezbere bilirsiniz.
Bazen de çocuklar rahat etsin diye gider ev sahibinin tribününden bilet alır, ama maç öncesi “aman oğlum çok bağırma, olay çıkmasın” diye tembihlersiniz çocuğunuza.
Kahvede, barda, restoranda maç izlerken avaz avaz bağırmak istersiniz; lakin ayıp olmasın diye yumruğunuzu, dişinizi, artık sıkabildiğiniz nereniz varsa sıkarsınız, heykel gibi maç izlersiniz.
“Haftasonu önce arkadaşlarla masa, sonra stada gidiyoruz” diyemezsiniz hiç. Kadıköy’deki bir Galatasaray galibiyeti sonrası, Bağdat caddesi’nde eğlenen renktaşlarınıza çokça sevgi ama biraz da kıskançlıkla bakarsınız. Oturduğunuz şehrin meydanındaki galibiyet ve şampiyonluk kutlamaları asla istanbuldaki gibi olmaz sanki. İki gezinir eve dönersiniz.
Sırf bunla bitse dayanırsınız elbette.
Ama tutarlar iftira atarlar, hakkını gasp ederler, ele geçirmeye, tümden yıkmaya çalışırlar Fenerbahçe’nizi. Tetikçi gazetelerin ağzıyla “Oğlum Emenike’nin para sayma görüntüleri varmış lan” diyen mahalledeki davara, “Ama bu iddianame saçma, bu süreçte hukuk ihlalleri var” falan diye anlatmaya çalışır anlatamazsınız. Anlamaz dinlemez, belki de anlamak istemez ayıoğlu ayı!
Arada kızarsınız, Aziz Yıldırım’a söylenirsiniz. Sonra biri tutar sizin söylendiğiniz Aziz Yıldırım’a bir laf edecek olur. “Başkana en ufak laf söyleyenin…” diye gürlersiniz.
Ya İstanbul’dakiler ?
Gaz, cop, su, toma, mahkeme, hak, hukuk, adalet derken omuz omuza durmanın değerini öğrendiniz. Birbirinize sahip olmanın önemini, farklılıkları bir kenara bırakıp, daha özgür ve daha adil bir Türkiye için nasıl mücadele edileceğini gösterdiniz tüm ülkeye.
Savcı, medya, iddianame, mahkeme, Silivri, paralar, torbalar, mini Cooperlar, Uefa’nın Platini’si, federasyonun Mehmet Ali’si, cemaatin polisi, Arıboğan’dı, Erdoğan’dı derken, yılmadınız, mücadeleyi bırakmadınız.
Ve elbette kadınlar ve çocuklar… Erkeklerin gidemediği her maç orada olan güzel insanlar. Futbolla ilişkisi “Mmm, Volkan’ı, bir de Alex’i biliyorum” iken kendini statta tezahürat yaparken, “hocaaa! ofsaaayt” diye bağırırken bulan kadınlarımız;
“Vallahi ben falanca takımı tutuyorum ama bu Fenerbahçe taraftarı müthiş bir şey, nasıl sahip çıktılar takımlarına, helal olsun” diyen ve yürüyüşlerde, organizasyonlarda Fenerbahçelilerin yanında duran herkes;
Siz de paylaşın bu şampiyonluğu. Hepinizin hakkı var bu kupada…
Zira, Yıkılmayan Son Kale’nin neferleri oldunuz hepiniz.
Fenerbahçe, tarihinde 28. defa şampiyon oldu.
Fenerbahçe’nin her şampiyonluğu kalpleri mutlulukla doldurur elbette, içiniz yine umutla dolar. Aklınızda güneşli günler, beyaz bir sayfa açarsınız yine.
Fenerbahçeli olduğunuz için kendinizi tebrik edersiniz ertesi sabah.
Daha iyi anlatmak mümkün değil, o yüzden Rahmetli İslam Çupi’nin dediği gibi;
“Türkiye’de Fenerbahçe Cumhuriyeti sağlıklı, başarılı ve ilkse, bu ülkede her şey mutlu ve huzurludur. Esnafın yüzü güler. Perakendeci ve toptancıların tezgahında mal kalmaz. Tiyatrolar, sinemalar, sazlar, barlar, meyhaneler fuldur. Statlar Türkiye’nin her vilayetinde lebaleptir. Fenerbahçe gittiği her kente kendi ile birlikte büyük bereketini götürür.
… Fenerbahçe Cumhuriyeti ortalıkta yoksa Türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.”
Tebrikler herkesin şampiyonu Fenerbahçe!