https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

HER ŞEY ŞİMDİLİK ÇOK GÜZEL

Okunması Gerekenler

Hoca Nasrettin kasaptan bir kilo et almış evine gidiyor, ıssız bir yerde köpeğin biri tebelleş olmuş eti istiyor. Hoca bakmış ki aman dinlemez bu hayvan, bak demiş veriyorum sana bu eti ama bilesin tam 20 akçe verdim buna, paran olunca verirsin..

Gel zaman git zaman hoca farketmiş ki o köpek bir evin bahçesine girip çıkıyor, tamam demiş şu etin parasını isteyim..

Güm güm çalmış kapıyı, evin reisi evde yok, karısı evde, muhtarla aşna fişna yapıyorlar tam o sırada..

Tabii bunlar bi panik, eyvah basıldık mı havasında. Kadın alelacele bir şeyler giyiyor üstüne, koşuyor bahçeye, aralıyor kapıyı, ak sakallı bir ihtiyar.

Kime bakmıştınız diyor..

Hoca diyor ki söyle o it oğlu ite benim 20 akçeyi hemen şimdi versin, tepemin tasını attırmasın..

Tamam diyor, kapıyor kapıyı..

Muhtar’a diyor ki 20 akçe borcun varmış ak sakallı bir ihtiyara, onu istiyor.

Muhtar diyor ki benim kimseye borcum yok ama ver sen şu 20 akçeyi gitsin.

Hoca da mutlu, görüyon mu it oğlu iti, sıkıyı gördü mü nasıl da veriyor parayı diyerek gidiyor..

Hoca sanıyor ki adam sıkıyı gördü de verdi parayı, perde arkasındaki hikaye başka..Biz de sanıyoruz ki Ali Koç akıllandı artık, oysa hikaye bambaşka..

Yanlış kanal, yanlış kişi ama sohbet güzel ve şu kıvamda anlatıyor başkan: Szymañski önce GS ile görüşmüş diyor, tatil bahanesiyle adamlar getirmişler, Allah’tan almamışlar demeye getiriyor, sonra biz devreye girdik bir kaç milyon fazla verdik işi bitirdik diyor. 1-2 milyon fazla verseler adam rakipte şu an.

Sonra devam ediyor yine sohbet tadında, aşağı yukarı şu formatta:

Rusya’ya gittik diyor maça, dönüyoruz, uçaktayız, Mario (Branco) dedi ki, Tadić’i alsak ya? Yaşlı değil mi dedim, biliyorsun bu konudaki düşüncemi, O da dedi ki bakma yaşına, karakter transfer ediyoruz. Bir anda oldu ha herşey, hemen kalktım ayağa:

– Kaptan, sür uçağı Belgrad’a dedim. Hemen yön değiştirdik havada, Belgrad’a gittik, Tadić’i alıp döndük, nasip kısmet işte.

Bir gün oturuyoruz öyle, çay içiyoruz, tak bi telefon geldi, isim vermeyim telefondaki kişi dedi ki Fred’i ister misiniz? Hangi Fred’i dedim, Manchester’daki dedi, Valla mı dedim, düşündüğünüz kadar pahalı değil dedi. Alalım mı falan diye şöyle bir konuştuk aramızda, Selahattin’e dedim ki yarın bi gitsene İngiltere’ye, vereyim uçağı da, alabilirsen de al gel ve ertesi gün Selahattin gitti ve 1 günde alıp geldi.

Buradan anlaşılıyor ki Fenerbahçe’nin bir futbolcu network’ü falan yokmuş. Branco kendi çabasıyla bir şeyler yapmaya çalışmış, bir anda çalan telefon, telefonun ucundaki gizemli mübarek kişi falan filanla transfer işi yürümüş, hem de öyle bir yürümüş ki hocaya da bi soralım falan filan bile yok.

Şimdi düşünüyorum da İsmail Kartal’ın tercih edilmesindeki sebep hoca bulmanın zorluğu bile olabilir, böyle oyuncular alacağını bilse başka hoca tercih ederdi muhtemelen.

Tabii şöyle bir durum da var, aksilik halinde bu hocayı siz istediniz diyecek, sizin vizyonunuz diyecek. Ki haklı. Başarısızlık direkt hocaya yazar bu kadar transferden sonra, burası net.

İşin bu tarafı böyle ama saha tarafı pırıl pırıl şimdilik. Hakedilmeden kazanılmış bir tane puan yok, nazar değmesin..

İlk 4 haftadaki pres eksikliği İsmail Kartal’ın Djiku’suz oynayamayacağını keşfetmesi ve defans hattını bu sayede daha önde kurmasıyla çözülmüş görünüyor. Burada bir Livaković güveni de vardır elbet.

Saha içine söyleyecek çok az şey var, İsmail Kartal buradan bakıldığında çok iyi bir iş çıkarmış görünüyor. Burada benim gördüğüm eksiklik şimdilik şu:

İrfancan Kahveci çok iyi başladı sezona skor katkısı olarak, kesemezsin. Tadić’i zaten kesemezsin. Her iki kanat oyuncusu da temposuz, Fenerbahçe daha sıkı rakiplerle oynamaya başladığında sıkıntı yaşar. Lige en uygun düzen ise topal kanat. Yani bir sprinter, bir iç kanat. Cengiz gelirse veya Emre, amenna. Gelmezse Kent veya King olmadan kanatlardan tam verim alınamaz. Orada bir yabancı oynatmak için de sahada bir yerli daha olması lazım, o da Mert Müldür olabilir ama hoca pek şans vermiyor. İsmail Kartal’ın en az Mert Hakan ve Osterwolde kadar Mert Müldür’ün üstüne düşmesi lazım.

Kanatlardaki temposuzluk sorunlardan küçük ve çözülebilir olanı.. Ama asıl sorun Batsuhayi bence. Hem sisteme uymuyor hem de mutsuz ve biraz da vurdumduymaz. Ekambi transferi gerçekleşmiş olsaydı hem kanat hem de santrfor alternatifi olabilirdi, buraya dikkat çekmek istiyorum.

Ayrıca takımın en önemli parçalarından biri Edin Dzeko. Bence yedeği yok.

Kardeşim her şey ne güzel gidiyor, sen neden bahsediyorsun? Diyorum ki şampiyonluğu minik farklar belirleyecek. Real-Barça ikilisinin ligi domine ettiği sezonlar gibi bir sezon bizi bekliyor, 90-100 puan aralığında bir rekabetten bahsediyorum. Rakibin de kadrosu çok iyi ve ciddi bir saha dışı desteği var. Bu işin daha sakatlığı var, cezası var, formsuzluğu var, yorgunluğu var. Yani var oğlu var, ihmale gelmez.

Fenerbahçe’de İsmail Kartal şu ana kadar başarılı bir iş çıkardı ama saha içinde iki tane daha hoca var, onların da katkıları çok büyük. Futbolcu kalitesine dayalı bir şampiyonluk hikayesi olacak, kalite farkı ile takım kazanıyor çoğu kez. Bir duran top organizasyonu bile görmedik, kaldı ki bir frikik oluyor kimin atacağı bile belli değil, kadronu yeterli görme diyorum, transfer işini ihmal etme diyorum.

Cengiz ve Emre’nin dönmesiyle beraber kanat bölgesindeki temposuzluğa çare üretebilirsin ama Dzeko’nun yedeği yok, ligin ikinci yarısında Dzeko 4 maç oynamasın motoru indirir Fenerbahçe.

Şöyle bir örnek vereyim, senin elinde Fred olmasa kolay görünen Trnava maçında bile puan kaybı yaşayabilirdin, hocan İsmail Kartal da olsa başka biri de olsa farketmez, adam oyuna girdi ve 5 dakikada maçı çözdü.

Uzun lafın telgrafı Ali Koç’un anlattığı transfer hikayesi gerçekten ürkütücü, aklıma geldikçe ürperiyorum, bir titreme geliyor, böyle transfer mi yapılır?

Yani o gizemli kişi sen çay keyfi yaparken bu kez aramayabilir, aramazsa ne olacak? Frey’i mi alacaksın yine? Samatta’yı mı? Başkanın kendi anlattıklarına dayanarak söylüyorum bunları, şu izlemekten keyif aldığımız kadronun bir araya gelmesi tamamen tesadüfmüş desem yeri var.

Evet, hayatta hiç bir şey tesadüf değildir derler, tamam öyle olsun ama arada bir Tanrı’nın göz kırptığı da vakidir ve nadiren olur.. Diyeceğim o dur ki yönetim işini tesadüflere bırakırsa şerefli bir ikincilik şimdiden hayırlı olsun, ara transfer pas geçilmemeli ve kalite çıtası aşağı düşmemeli. Her şey şimdilik çok güzel.

mail: bruno.monte@abcspor.com

twitter: @BrunoMonte1907

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

HEP SONLAR HATIRLANIR

Maç başlamadan önce sorsalar, ''Beşiktaş'ı 2-1 yeneceksin, razı mısın?'' diye, çoğumuz kabul ederdik herhalde. İstediği kadar sıkıntılı bir dönem...

Benzer Konular