Ne olursa olsun zor deplasman Celtic. Her ne kadar eski gücünde olmasa da, taraftarıyla, atmosferiyle,
Ancak özellikle ilk devredeki oyunda sıkıntılar çoktu ve eleştirilerin odağında stoperler var tabii ki. Ben de Beşiktaş maçı yazımda bundan sonraki transfer döneminde yapılacak ilk hamlenin stoper olması gerektiğini belirtmiştim. Bu maçta da Kjaer ve Alves Beşiktaş maçında bıraktıkları yerden devam ettiler maalesef.
Stoperleri uyumlu ve sağlam olmayan bir takımın başarılı olması ve şampiyonluklar kazanması mümkün değil. Taraftarı golcüler ayağa kaldırır, takımı orta saha virtüözleri oynatır ancak şampiyonlukları sağlam defansınızla alırsınız. Başarı için olmazsa olmazlardan biri taş gibi bir defans göbeğidir.Uche ve Högh’ü, Edu ile Lugano’yu tüm Fenerbahçe’liler bilir. Falco-Stumpf, Bülent- Popescu, Zago-Ronaldo Galatasaray ve Beşiktaş’ın şampiyonluklarında kilit rol oynamışlardır.
Şu anda Kjaer ve Alves efsane ikili olmanın çok gerisindeler.Benim için iyi stoper öncelikle rakibe yüzünü döndürmeyen stoperdir.Bunu en iyi yapan son senelerde Egemen’di Fenerbahçe’de.Kjaer ve Alves’in ise hamle zamanlamalarında sorun var özellikle son haftalarda.Bazen diyorsunuz ki ”Rakip nasıl bu kadar rahat topla buluşuyor ceza alanımız içinde?”.Uluslararası tecrübesi bu kadar üst düzeyde olan iki stoperin rakibe nasıl bu kadar fırsat verdiğine insan hayret ediyor.
Bu arızayla ilgili benim tek açıklamam her iki oyuncunun da ardarda sakatlıklar geçirip,bir kaç hafta oynamamış olmaları.Özellikle böylesine fizik olarak kuvvetli ve iri yarı oyuncular sakatlıklardan sonra hemen eski formlarında dönemiyorlar.Fit olana kadar zaman geçiyor.Umarım bu ikili de milli maç arasından sonra artık tam olarak hazır hale gelirler.Aksi takdirde bu stoper performansıyla Fenerbahçe’nin işi zor olur,her maçta 2-0’dan geri dönmek te mümkün olmaz.
Ha stoperler dökülürken takımın geri kalanı çok mu iyiydi? Maalesef hayır.Özellikle Nani ve Ozan Tufan ‘ın silik oyunları can sıktı.Öte yandan Beşiktaş maçında kaçırdıklarından daha zorlarını atan Fernandao ve girdikten sonra oyuna hareket getiren Diego yüzümüzü güldürdü.Van Persie’yi ise alışılmadık şekilde defalarca defansına yardımcı olurken gördük. Çabasına şapka çıkartırken, gol noktalarından uzak kalmasına dudak bükmemek mümkün değildi. Van Persie’den bu şekilde verim alabilir miyiz, çok emin değilim.
Bir de hocanın yaptığı son değişiklik var çok konuşulan. Ba’yı oyuna aldı ve Raul’u çıkardı. 3 stoperli defans bloğumuz ve boşalan orta saha göbeğimizle iyice geri çekildik. Allah’tan rakip te yoruldu son dakikalarda, böylece fazla tehlike yaşamadan maçı bitirdik.Ancak Pereira’nın ”skoru koruma” düşüncesi beni yine korkuttu. Çok sevdiğim Olympiakos taraftarı bir Yunan dostum : ”Büyük takımların taraftarları pek sevemez Pereira’yı, bizdeyken çok 1-0’a yatmaya çalıştı, o yüzden şampiyon olmasına rağmen gitmesine hiç üzülmedik” demişti bana sezon başında. Hakikaten de bir çok maçta bana bu hissiyatı verdi hoca. İnşallah yanılıyorumdur !
Artık yavaş yavaş sağlı sollu saldıran, basan, rakibi boğan ve bol gollü galibiyetler alan bir Fenerbahçe görmek istiyoruz. Akhisar maçı güzel bir fırsat bunun için.
Pazara özlenen Fenerbahçe’nin doğumgünü olabilir. Bekleyelim görelim.
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72