Maç sabahı sosyal medyada bir fotoğraf paylaştım Nezihi Tosuncuk, nam-ı diğer ”Deli” Nezihi ile altına da şunu yazdım :”Herkes fotoğraftaki adam gibi delicesine yüreğini koysun bugün sahaya yeter”. Bunu söylememin sebebi basit. Tek tek baktığınızda Beşiktaş Fenerbahçe’ye göre daha kaliteli, daha oturmuş ve uyumlu bir kadroya sahip. Böyle bir rakibe karşı kazanmak istiyorsanız bunun yolu herşeyinizle mücadele etmekten, limitlerinizi zorlamaktan geçer. Fenerbahçe’li futbolcular da sağolsunlar aynen bunu yaptılar. Belki iyi oynamadılar ama çok iyi mücadele ettiler 90 dakika boyunca.
Bir de rakiplerine göre sahada daha sakin kalmayı başardılar. Ben daha kısa pantolonluyken derbi maçlar öncesi hep aynı yorum yapılırdı.”Sinirlerine hakim olan maçı kazanır”. Hakikaten de klişe ama çok doğru bir laf. Bu gece Beşiktaş’lı futbolcular ve teknik heyet hakim olamadı sinirlerine. Sakin olamadılar. Bunun altında yatan sebep te şu: Başkanından teknik direktörüne, futbolcusundan taraftarına kadar son iki sezonda kazanılan şampiyonluk, oynanan pozitif futbol ve yeni stadyumun da getirdiği hava çığ gibi büyüyen bir kibire dönüştü.
Öyle bir kibir ki bu, kendi kendilerine ”Efendi” yakıştırmasını bile yaptıran cinsten.
Ama işte efendi demekle efendi olunmuyor maalesef.
Geçen sezon Fenerbahçe’li Kjaer’in suratını sıkan, bu gece de hakeme ettiği ana avrat küfürlerle dikkat çeken Şenol Güneş’in neresi efendi bana söyler misiniz lütfen? İşler iyi giderken çiçekli böcekli sevgi dolu cümleler kuran, filozofluk taslayan ancak işler birazcık kötü gittiğinde hemen kendini kaybeden Şenol Güneş mi efendi?
Rakibinin Euroleague şampiyonluğunu küçümseyen, Federasyon Kupası’nda kendi sahasında rakibine elenince ”süt kupası” yakıştırması yapan Fikret Başkan mı efendi? Bunun adı efendilik değil kibirdir beyler ve fazla kibir bu gece olduğu gibi sinir yapar. Kibir kötüdür, özeleştiri yapmayı engeller. Kendinizi olduğundan büyük görürsünüz, hata üstüne hata yaparsınız.
Nerden mi biliyorum bunu, nasıl mı böyle kendimden emin konuşuyorum? Çünkü biz de yaptık aynısını Fenerbahçe olarak. Biz de başarılı olduğumuz dönemler, müthiş kadrolara sahip olduğumuz sezonlar sonrası kendimizi dev aynasında gördük. Rakiplerimizi küçümsedik, bolca düşman kazandık. Kibirin cezasını da fazlasıyla çektik sonrasında.
Ama şimdi kibiri bırakalım, Fenerbahçe’li futbolcuların sahaya koyduğu mücadeleye geri dönelim. Benim özellikle alkışım Isla-Jozef-Ozan Tufan ve Janssen’e.
Jozef yazımın başındaki Deli Nezihi ruhuyla oynadı, müthişti.
Isla büyük kazanç. Defans arkasına yaptığı koşuları bazen göremiyor arkadaşları, ileride daha da büyük ofansif katkı sağlayacaktır ama bugün defansta da harikaydı.
Ozan Tufan bu gece Fenerbahçe taraftarına rüştünü ispat etmiştir. Her pozisyonun içindeydi, ileri geri körük gibi çalıştı. Yavaş yavaş taraftarın kalbine girmeye başladı.
Janssen sırtı dönük nasıl oynanır adeta ders verdi. İkinci penaltı öncesi topu alışı, rakiple boğuşması, ayakta kalması olağanüstü. Onun için sadece ”nazar değmesin” diyorum. Daha son vuruşlarını göremedik ama sahaya koyduğu kocaman yüreğine şimdiden hayran kaldık.
Bu takımın en dikine oynayan , ayağı en düzgün iki adamı var. Biri Neto, diğeri Mehmet Ekici. Bu oyuncular ikinci devre olmayınca Fenerbahçe’nin hızlı çıkışları son buldu. Özellikle orta sahada aranan kan görüntüsü veren Ekici’nin eksikliği çok hissedildi. Top yapamaz oldu takım. İyice geriye çekildi. Aykut Hoca’ya takımın bu kadar geri çekilmesi yüzünden eleştiriler olacaktır ama 3 puan aldığı için hoca bu gece haklı çıktı. Galibiyete olan ihtiyaç yüzünden bu geri çekilme biraz hoş görülebilir belki ama ligin devamında taraftar bundan pek hoşlanmayacaktır. Baskı yediğimiz dakikalarda ise bugün Skrtel yerine oynadığı için ”eyvah” dediğim Neustaedter beni mahçup etti, kritik müdaheleler ile bir çok atağı uzaklaştırdı.
Açıkçası ben Beşiktaş kalemize geldiği sırada en çok Talisca’dan çekiniyorum. Alex gibi sahada fazla gözükmese bile bir anda sahneye çıkıp inanılmaz bir şutla ya da asistle oyunun kaderini değiştirecek gibi geliyor bana. Şenol Hoca sağolsun geçen sezon federasyon kupası maçında da çıkartmıştı Talisca’yı, bugün de çıkarttı. Bizleri oldukça rahatlattı. Hakeme bazı yanlış kararlar vermiş olsa da gösterdiği aşırı tepki kamuoyunun bir türlü görmek istemediği gerçek yüzünü gösterdi hocanın. Oysa iki sezon evvel 3-2’lik maçta Halis Özkahya Ersan Gülüm’e 3 tane kırmızı kartı es geçerken ve şampiyonluk yarışına direkt etki ederken keyfi oldukça yerindeydi.
Son sözüm de bu gece tribünleri tıklım tıklım dolduran Fenerbahçe taraftarına.
Bu sezonun en büyük transferi taraftar.
Trabzon maçında oyun kilitlenmişken birden takımı uyandırıp resmen ilk gole katkı yaptılar. Başakşehir maçında belki geçen sezonki boş tribünler olsa Fırat Aydınus Fenerbahçe’nin haklı golünü vermezdi. Bugün de zaman zaman etkili oldular ama ben yine de Caner’e gösterilen aşırı tepki ve sahaya gereksizce atılan yabancı maddeler yerine, enerjilerini daha çok kendi takımlarını desteklemeye harcamalarını tercih ederdim.
Yine de fazlasıyla özlenen maç sonundaki sevinci görmek oldukça güzeldi. Çok ama çok ihtiyacı vardı camianın böyle bir galibiyete. Biz maalesef genelde böyle galibiyetler sonrası anadolu takımlarına beklenmedik puanlar bırakırız. Derbileri kazanır nispeten kolay maçlarda takılırız. Bu kez izin vermemek lazım böyle bir sürprize. Akhisar deplasmanı ve evimizde Malatya maçlarıyla seri galibiyetler almalıyız. Daha alacağımız çok yol olduğunu unutmadan, aldığımız galibiyeti abartmadan, kibire kapılmadan… iyi mücadelemize ofansif katkı da yapmalıyız.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72