İspanya 82-81 Slovak Cumhuriyeti: Slovaklar esasen çok akıllıca ve doğru hamleler yaptılar ilk yarıda. Bir defa maç başından beridir savunma sertliği o kadar şiddetli oldu ki, yükselen tansiyon sebebiyle her iki ekip de erken faul problemine girdi. Hatta ilk yarıda Slovaklar 13, İspanyollar ise 9 top kaybı yaptı. Fakat İspanya’da Torrens’e Ndour dışında yardımcı çıkmazken, devşirme Slovak Kristi Tolliver ortalığı tozu dumana kattı (i.y. 16s). Rehavet ve basit top kayıpları İspanyollar’ı epey sarsmışa benziyordu o bölümlerde. Ve hatta Slovaklar ikinci yarıya Balintova’nın sayılarıyla başlayınca, skorun gidişatında İspanya lehine bir değişiklik olmadı. Ardından Cruz, Xargay ve Torrens’in kıpırdanışlarıyla skora denge geldi, fakat İspanyollar arka arkaya 5 üçlük birden kaçırınca, epey fırsat tepmiş oldular. Hruscakova ve Balintova radara girmişken, Slovaklar Zirkova’yı bir türlü devreye sokamadılar ve Tolliver da yavaşlayınca, İspanya son çeyreğe girilirken enerjisiyle öne geçti. Hücum fauller de Slovakların yakasını bırakmadı son çeyreğin ilk bölümünde. İspanya adına bu devrede Xargay ve Cruz kritik ve düğüm çözücü şut isabetleriyle kahramanlaştılar.
Kalan bölümde ise İspanya adına Palau, Slovaklar adına da Jurcenkova ve Tolliver oyuna ağırlık koydu ve bu maçta beklenenin çok altında kalan Zirkova da elzem serbest atışları sayıya çevirerek skorun eşitlenmesine yardımcı oldu. Ndour’un zor pozisyondaki kritik basketi ile yeniden 1 sayı öne geçen İspanya, sonrasında da Palenikova’nın son saniye üçlüğü ile iyice sinir harbine dönen maçı 1 sayıyla kazanmayı başardı. İspanya adına Torrens 20 sayı 5 ribaunt 2 asist, Dominguez 7 sayı, Ndour 11 sayı 3 asist (bu sefer beni şaşırtamadı), Palau 7 sayı 7 asist, Xargay 11 sayı, Gil 6 sayı 5 ribaunt, Cruz da 14 sayı 2 ribaunt 2 asist ile mücadele ederken, az kalsın turnuvanın en büyük sürprizine imza atacak olan Slovaklar’da Tolliver’ın 22 sayı 3 ribaunt 3 asist, Balintova’nın 16 sayı, Jurcenkova’nın 10 sayı 7 ribaunt 4 asist, Krc-Turbova’nın 8 sayı 2 ribaunt, Palenikova’nın 5 sayı 5 ribaunt, Hruscakova’nın da 7 sayı 8 ribauntluk performansları galibiyeti getirmeye yetmedi. Slovaklar’ın en büyük hayal kırıklığı, sadece 5 sayı 3 ribaunt 2 asist üretebilen Zirkova idi.
Letonya 67-58 Büyük Britanya: Letonya bizleri hayal kırıklığına uğratmayı sürdürüyordu ilk yarı itibariyle. Bu kez de yorgunluk onları fena etkilemişti ve her iki pota altında da bir türlü ritimlerini bulamıyorlardı. Bir defa bu takımın yükü sürekli Steinberga’ya (i.y. 15s) kalıyor iki maçtır, ve Jekabsone ilk yarılarda hiç ortalarda gözükmüyor. Ki zaten Steinberga dışında potayı görebilen de yoktu ilk yarıda. Aynı geçen 2014 dünya şampiyonasındaki Perilerimiz gibilerdi. Kör şutlar vardı bol bol. Britanya bu haliyle bile bir şeyler başardıysa iki çeyrek boyunca, sebebi Fagbenle’nin (i.y. 14s) beklenmedik ve ekstra çabası yüzündendir.
İki takım da kötüydü, yani zaten kötü birer takımdılar. Daha az kötü olan kazanacaktı. Letonya bu maçı garanti gördüyse, rehavetin ne denli yanıltıcı olduğunu ilk yarıda anladı. Bir defa, hiç asist üzerinden oyun oynayamıyorlardı. Fakat devre arasından sonra Letonya’da Jekabsone tam tahmin ettiğimiz gibi epey açıldı ve birden takımını 49-37 öne geçirdi. Sonrasında da asistleriyle “desteğe muhtaç” Basko-Melnbarde’yi (ikinci yarıda 16, toplam 18s 5r) şahlandıran Jekabsone’un (12s 2r 6a) peşi sıra Vitola (5s 7r) ve Putnina’nın (5s 6r) devreye girmesi, üzerine de Eglite’in kritik ribauntları ile (0s 7r) galibiyeti garantiledi. Sahanın en skorer ismi, Letonya’dan Steinberga (25s 3r) olurken, Britanya’da Fagbenle 22 sayı 4 ribaunt 2 asist, Vanderwal 11 sayı 5 ribaunt 3 asist, Handy 12 sayı 6 ribaunt 2 asist ve Collins de 8 sayı 5 ribaunt kaydetti. Lakin bu dört oyuncuya hemen hiçbir takım arkadaşı destek çıkmayınca, Britanya en mühim hedef maçını kaybetmiş oldu.
Fransa 85-75 Çek Cumhuriyeti: Fransa aslında oyunun mutlak hakimiydi ilk yarıda, fakat öldürücü hamleyi bir türlü yapamadıkları için başları çok ağrıdı. O kadar acemice hatalar ve top kayıpları yaptılar ki, şaşırdım. Celine Dumerc belki çok iyi oyun kuruyordu, fakat gitgide (geçen seneki Işıl Alben gibi) bireysel skor üretme gücünden uzaklaşıyordu ilk iki çeyrekte. Çekler ise hem savunmada çok konsantrelerdi, hem de hızlı hücumlarla rakibin top kayıplarını iyi cezalandırıyorlardı. Ayrıca Fransız savunmasının dalgınlığından da iyi faydalanıyorlardı. Bu sebepten ötürü yarıyı son saniye basketiyle 1 sayı önde bitirdiler. Yoksa safi oyun kurabilme meziyetleriyle bu kadar sayı ve yüksek tempo Çekler’in yapabileceği bir iş değildi. Fransa’da Gruda (16s) ve Tchatchouang (11s), Çekler’de de Elhotova (11s), Burgrova (10s) ve Stejskalova (10s) daha ilk yarıda çift hanelere çıkan isimler oldular. İkinci yarıda Skrela ve Miyem’den katkı almayı başaran Fransızlar yine skorda üstünlük sağlamaya başladılar. İkinci yarıda Dumerc sayı atabilmeyi hatırlayınca (tamamı ikinci yarıda olmak üzere 7 sayı) ve Gruda da yine yapacağını yapınca fark bir anda çift hanelere yükseldi.
Bu noktadan sonra Çekler’de Elhotova’dan ve Burgrova’dan başka ayakta kalan olmadı. Bir ara Stejskalova da çırpındıysa bile, değişen bir şey yoktu. Özellikle dördüncü çeyreğin son dakikasında Stejskalova’nın ardarda kaçırdığı üçlükler sonrasında Çekler’in hiç sansı kalmadı. Fransa’da Gruda 26 sayı 5 ribaunt 4 asistle sahanın en skoreri ve en iyisi olurken, Yacoubou 10 sayı 3 ribaunt, Miyem 14 sayı 3 ribaunt, Tchatchouang 12 sayı 7 ribaunt 4 asist, Dumerc 7 sayı 4 ribaunt 7 asist, Skrela 6 sayı 3 ribaunt 3 asist, Epoupa 4 sayı 5 asist, Salagnac 4 sayı 4 asist, Cata-Chitiga da 6 ribaunt ile galibiyete katkıda bulundu. Çekler’de ise Elhotova’nın 20, Burgrova’nın 17 ve Hanusova ile Stejskalova’nın 12’şer sayıları galibiyet için kafi gelmezken, Vesela 8 sayı 5 ribaunt, dünün formda ismi Bortelova da 3 sayı 8 asist ile oynadı. Çekler’de, kalan oyuncular toplam 3 sayı üretti, ki bu bile bize zaten Fransa’nın niye galip geldiğini de tekrar ispatlıyor.
Polonya 50-59 Yunanistan: İki adet “ölümüne müdafaa” ekibinin maçında herkes üzerine düşeni yaptığı için ilk yarıda fark hiç 5-6 sayıdan fazla açılamadı. Polonya yine McBride (i.y. 5s 5a, toplamda 9s 3r 5a) ve Kobryn (i.y. 11s 3r) ile yüklenirken (ve McBride bu sefer asist de yapabilirken), Yunanlılar Kaltsidou (i.y. 10s) ve Spanou (i.y. 6s 5r) ile karşılık verdiler. Yunanistan adına Sotiriu’nun zayıf bir başlangıç yapması işlerin seyrini etkiledi. Polonya’da ise o süreçte Skobel dışında skoru Kobryn kadar seven kimse çıkmadı. Görece kısır bir maç izledik. İkinci yarı başında, as oyuncular sebepsizce kenarda tutulurken, Polonya tüm ivmesini kaybetti ve Spanou ve Dimitrakou liderliğinde Yunanlılar öne geçtiler, farkı da 5’e kadar çıkardılar. Üçüncü çeyrekte resmen bambaşka bir Polonya seyrettik; oyunun her iki yönünde de o kadar kötüydüler ki, baskılı savunmaya devam eden Yunanlılar’ın maçı daha burada koparıp kazanamaması beceriksizlik olurdu. Owczarzak (8s) haricinde hiçbir Polonya oyuncusu potanın yerini bile bulamadı, gerisini siz düşünün.
Son çeyrekte Zurowska-Cegielska’nın çabalarıyla biraz olsun ivme bulan Polonya’nın mecali Yunanlılar’ın açtığı farkı kapatmaya yetmedi. Sotiriu (11s 5r) da üzerindeki ölü toprağını atınca, Yunanlılar ilk yarısında zorladıkları maçı ikinci yarıda kolayca kazanmış oldular. Yunanistan’da Spanou 12 sayı 10 ribaunt 2 asist, Kaltsidou 13 sayı 5 ribaunt 3 asist, Lymoura 1 sayı 3 ribaunt 4 asist, Dimitrakou da 9 sayı 3 ribaunt üretti. Polonya’da ise McBride 8 sayı 4 ribaunt 6 asist (fakat yine de, özellikle de savunmada, yetersizdi), Kobryn 11 sayı 6 ribaunt 3 asist, Krezel 7 sayı, Owczarzak 8 sayı, Zurowksa-Cagielska 7 sayı 7 ribaunt, Skobel 6 sayı, Miedzik de 3 sayı 5 ribaunt ile oynadılar.
Litvanya 72-66 Macaristan: Asıl vurgunu 24-8 önde tamamladığı 2. çeyrekte vurdu Litvanya. Üzerine bir de ilk iki günün en büyük hayal kırıklığı olan Petronyte (28s 12r) de bu maçta patlama yapmayı seçince, Litvanya’nın bahtı açıldı. Özellikle hücum ribauntları sayesinde bulduğu ikinci şansları çok olumlu kullanan Baltık ekibi, Petronyte dışındaki diğer silahları biraz nakıs kalınca, 3. çeyrekte Macarlar’ın çok yönlü ve tüm rotasyona yayılan hücumları karşısında zorlanmaya başladı. Sonlara doğru kaçan serbest atışlar ve yapılan karşılıklı hatalar yüzünden maç iki taraf arasında gidip gelse de, daha akil oynayan taraf, yani Litvanya, maçı kazanmayı başardı. Eski günlerinden bir türlü esintiler sunamayan ve tecrübesizlik tanrısına kurban edilen Macarlar’da en büyük skor tehdidi devşirme Quigley 20 sayı 2 asist üretti, Hatar 10 sayı 4 ribaunt, Fegyverneky 7 sayı 2 ribaunt 4 asist, Horti 6 sayı 2 ribaunt, Honti 9 sayı 6 ribaunt 3 asist, Vajda 5 sayı 7 ribaunt, Zele de 4 sayı ile ona eşlik ettiler.
Litvanya’da Petronyte dışında çift hanelere ulaşan oyuncu olmazken, Linkeviciene 3 sayı 9 ribaunt, Siksniute 4 sayı 4 ribaunt, Nacickaite 7 sayı 5 ribaunt, Okockyte 7 sayı 3 ribaunt 2 asist, benchten gelerek hayat öpücükleri veren Gutkauskaite de 9 sayı 4 ribaunt 2 asist üretti. Bu da bize gösterdi ki, hücumun merkezine (alışıldığı gibi) Petronyte konulunca, diğer oyuncular skor bakımından kısır kalıyorlar fakat takım maçı kazanabiliyor. Tam aksi halde ise, maçı kaybediyorlar, birçok oyuncu çift haneleri görüyor; lakin topu hep elinde isteyen Petronyte de alaka odağı olamayınca fena düşüş yaşıyor. Bakalım, sonraki maçlarda hangi sistemi yeğleyecekler?
Ukrayna 78-71 Romanya: İki takımın da med-cezirleri oldu. Fakat bir tarafta yıldız rolünü kusursuzca oynayan Iagupova (33s 7r 2a) ve ona eşlik eden inatçı Dorogobuzova (17s 6r) varken, Romanya tarafında ise, yıldız isim Marginean 11 sayı ve 4 ribaunt ile, düne ve beklentilere göre çok sönük kaldı, üzerine bir de Iagupova’nın müdafaasında zaaf gösterip 5 faulle oyundan çıktı. Romanya’da beş faul alan bir başka isim olan Pavel 8 sayı 10 ribaunt kaydetti; ona Pop (14s 2r 2a), Parau (6s 2r 9a), İrimia (8s), Stoiedin (4s 4r) ve maçın Romanya adına en müspet ismi Pascalau (13s 4r) eşlik etti.
Diğer tarafta, Ukrayna bu maçta Khomenchuk’u verimli kullanamadı (22 dk.da 2s 3r 2a), fakat Samburska (8s 5r 4a), Rymarenko (6s 5r) ve Dubrovina (7s 5r 3a) sayesinde, enginlere sığmayıp taşan Iagupova’yı tek bırakmamış oldu. Her iki takımın da gruptan yükselme adına en mühim rakipleri, birbirleriydiler. Romanya, tıpkı Macaristan gibi, ikinci maçında da ev sahibi avantajını kullanamayarak mağlup edilmiş oldu.
Türkiye 52-67 Belarus: Nevriye’ye rağmen, hücum edemedik, edemiyoruz. Hakemler ile koçun girdiği diyaloglar zaten ortamı gerdi ama, rakibin 5 muteber, hem de her mevkiye güzelce üleştirilmiş hücum silahı (Snystina, Verameyenka, Likhtarovich, Harding ve elbette ki Leuchanka) varken, bizim sadece 3 hücum gücümüzün (Nevriye, Birsel ve Sanders) olması, savunmada da bizim kadar hırslı bir rakiple oynarken işimizi hep çok zorlaştırıyor. Maç genelinde Belarus’un savunma direncini hiç kıramadık, fakat ikinci yarıdan itibaren bizim o inatçı savunma kimliğimiz tamamen kaybolmuştu. Bir de üzerine Ekrem Hoca maç sonunda yine tuhaf düdüklere itiraz yüzünden teknik faulle atıldı; böylelikle 2 maçta 3 teknik faulü gördü ve fark tam 10 sayıyken rakibe cilayı sürme imkanını yarattı.
Nevriye sakatlıktan çıktıktan sonra şut ritmini henüz tam bulamadığı için 4/12 gibi bir yüzdeyle buldu maç genelindeki 12 sayısını, ayrıca savunmada da çok ağır kaldı. Pek çok pozisyonda ikili oyun ve perdeleme yüzünden oluşan ters eşleşmelerden dolayı Leuchanka’yı Cansu veya diğer kısalarımız tut(a)ma(ma)k durumunda kaldığı için, Sanders da yeterince yıpratamadı rakibin en büyük silahını. Tam Birsel önderliğinde bir geri dönüş yapmaya niyetlenirken, Harding’in son çeyrekte 2 buçuk dakika kala süre dolarken soktuğu üçlük bizler için umudun bitişi oldu zaten. Papova’nın isabeti de tuz biber ekti ve kalan bölümde oyun disiplinimizden iyice çıkınca bir anda 20 sayılık farkı gördük. Belarus adına, son bölümde bulduğu 2 üçlükle Periler’i yıkan Harding toplamda 13 sayı üretirken, 5 top kaybına karşı 6 da asist yaptı. Harding’in yanı sıra Leuchanka (15s 10r), kozasından çıkışını inatla bizim maça saklayan Verameyenka (10s 4r), Likhtarovich (8s 2a), Snytsina (14s 4r 3a) ve Leuchanka kenara alındığında bile, hücum ribauntları ve fişek gibi dinamizmi ile Belarus’un bizi yıkmasını sağlayan Papova (7s 7r – çoğu son dakikalarda), maçı kazandıran isimler oldular.
Perilerimiz’de ise Nevriye kötü bir yüzdeyle 12 sayı 7 ribaunt 4 asist ile maçtaki direncimiz olurken, Sanders 10 sayı 2 ribaunt, Birsel 8 sayı 2 ribaunt 5 asist, Bahar benchten gelip 7 sayı 4 asist, Işıl da 6 sayı 5 ribaunt 3 asist üretti. Savunma adına öne çıkan isimler ise, azimleriyle Cansu (2s 1r), Tuğçe (2s 4r) ve Olcay (2s 3r 1a) oldular, fakat tuttuğumuz kadar atamayınca, rakibe galip gelemedik. Böylelikle grup liderliğini büyük oranda Belarus’a kaptırdık.
Sırbistan 89-72 Hırvatistan: Kadronuz kafadan 1 kişi eksikken, ve o eksiğiniz, takımı taşıması için takıma kattığınız devşirmenizken, elit bir rakibe karşı anca bir yere kadar direnebilirsiniz. Üstelik bir de, ayakta kalan oyuncularınızın üç gündür canı çıkıyorsa, hele bir de İvezic gibi bir yıldızıınız da oynayamıyorsa bu maçta, haliniz haraptır. İşte Hırvatistan, bu sebeplerden ötürü, 2. yarının ortasında havlu attı maça. Dile kolay; rakibiniz her mevkideki oyuncusundan rahatlıkla sayı bulabiliyor, siz ise şansınızı anca Ciglar veya Sliskovic’in yapacağı asistlere bırakıyorsunuz. Üzerine bir de sürü sepet top kaybedip, potanızda fast break sayıları görüyorsunuz. Hırvatlar, Sırplar’a rakip olacak bir takım hüviyetinde değildi, ispatını da bugün görmüş olduk.
Düşünün ki, Sırbistan adına maçtaki tek formsuz isim, düşük yüzdeyle 7 sayı atan ve 5 faulle oyundan çıkan Ana Dabovic’ti; ki o bile 7 sayı attı; hatta baktı ki bugün bileği sert, 5 de asist yaptı arkadaşlarına. Oradan oraya koşuşturan Page 6 sayı 7 ribaunt 2 asist, “Kraliçe Arı” Milica Dabovic 7 sayı, Milovanovic yine ortalığı kasıp kavurarak 18 sayı 3 ribaunt, Jovanovic 10 sayı 5 ribaunt 3 asist, Krnjic 7 sayı, Radocaj 7 sayı 2 asist, Petrovic 9 sayı 5 asist, Butulija 7 sayı, Ajdukovic 5 sayı 8 ribaunt, günün sürprizi Topuzovic de 5 sayı 2 ribaunt ile maçı tamamlarken, Sırbistan 12 oyuncusundan birden sayı katkısı almayı başardı. Hırvatistan cephesinde ise, Mazic 16 sayı 7 ribauntla üzerine düşen görevi layıkıyla ifa ederken, Borovic sonralardan açılarak 17 sayı, Ciglar 11 sayı 3 ribaunt 4 asist, Begic 9 sayı 4 ribaunt, İvankovic 6 sayı, Dzankic de 3 sayı 4 ribaunt 2 asist ile maçı tamamladı. Esasen Hırvatistan da, oynayabilecek durumda olan 10 oyuncusundan da sayı buldu, fakat noksan kadro ve kadro kalitesi her şeyin belirleyicisi oldu.
Bu vesileyle sizlere veda ederken, çok sevdiğim saydığım usta oyuncu Sümer Tilmaç’a da Allah’tan rahmet, sevenlerine ve yakınlarına da baş sağlığı diliyorum.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : efe.ozenc@abcspor.com
twitter : @efe_ozenc