Candido Gerson diye bir Brezilaylı orta saha aldık vakti zamanında İtalya’dan. Jerson dedi yurdum spikeri, meğer adamın ismi Gerson diye okunuyormuş. Jackolcewycz geldi Polonyalı libero, Yakup dedik çıktık, Soczynsky geldi arkasından ona da Soka dedi basınımız. Bir gün Vladimir Beschastnikh diye bir santrfor aldık. Bir telaffuz krizi daha. Ziya Şengül bi başlardı yorum yapmaya. Bescasthnykh diyecek.
Her seferinde başka bi şey diyordu: “beşçaşniş” “başçişneş” “bişjaçneh” “bejşaşniç” “basçeşneş” “bastçastnit” Neyse ki adamın Fener’de ki ömrü o kadar uzun olmadı da kriz kolaylıkla aşıldı da Ziya Kaptan rahat bir nefes aldı. geçen sene bir Kuyt, Köyt, Höyt krizi yeni bitti derken bizimkiler Kjaer’in peşine düştü Kjaer transferiyle Ziya Şengül’ü yine zorlu yıllar bekliyor zira.
Medyaya bakarsan Kjaer transferi bitti. Ziya Şengül bi Kjaer der, bi Kayer der, bi Hayer der, arada dili sürçüp Mayer bile der. Adamın ismi Simón Ke’e diye okunuyormuş. Jes Högh’den 20 yıl sonra Fenerbahçe geri dörtlüyü yine bir Viking’e emanet edecek gibi duruyor. Yanına da bir Uche koyarsan tadından yenmez. Bu sene transferi Pereira yapıyor, çok belli. Nokta atışları geliyor, yaş ortalaması da bir tık aşağı geliyor. En azından 80’lerin sonlarından adam alıyoruz, Kjaer de 89’lu. Bir defans oyuncusu için genç bir yaş. Kimse yaşlı demesin. Kjaer taş gibi adamdır defansta. Egemen gibidir aynı. Top geçer adam geçmez. 1:90 boy var, sarışın, heybetli, yakışıklı ve dövmeli bir arkadaş. Bebek yüzlü seri katil Lugano’nun boşluğunu defans dörtlüsünde dolduracaktır, kart konusunda da renkten renge girecektir şüpheniz olmasın.
Kariyerinde İtalya var, Palermo ve Roma. Defans oyuncusu için İtalya önemli bir referans zaten, gözünü kapatıp alırsın. Wolfsburg’da çok başarılıydı. Şu an Lille’de. Kjaer ağır bir oyuncu değil ama çok da hızlı değil. Defansı iyi bilir. Lugano ve Alves’den daha çabuk bir oyuncudur. Benim için süratli olması çok önemli, o yüzden ben stoper tercihini Premier Lig’den kullanırdım, ayağına da çok hakim bir oyuncu değil ki bu da benim gözümde eksi puan. Türkiye’de büyük takım stoperleri çok pres yiyor. Orta çizgiye kadar geldiklerinde geriden hücum başlatmak zorunda kalıyorlar. Seyrettiğim kadarıyla bu konuda Alves gibi değil. Alves’le yan yana oynarsa sıkıntı olmaz, topu Alves oyuna sokar olur biter. Luciano bu konuda müthiş bir stoperdi. Kjaer de böyle bir özelliğinin olmadığının farkında.
Hani bir İngiliz deyişi var ya futbolla alakalı; “en iyi stoper topu taca atan stoperdir” diye ? Hah, işte bu tanıma çok uygun işte, taraftarı strese sokmadan topu dışarı gönderir. Kjaer sezonda iki de gol de atar. Alves gibi. Bir Lugano, Luciano değil. Hücum oynayan bir kadro kuruyoruz, defans sağlam olsun istemiş Pereira. Gerçekten de güvenilir bIr defans oyuncusu, Avrupa futbol piyasası için de saygın bir isim, libero özelliği olan bir stoperle defans göbeğinde oluşturulacak ikilinin en iyi partnerlerinden biri. Asla kabus görmezsiniz. Egemen’in sarışın olanı, daha genci ve daha yakışıklısı diyebiliriz ancak sertliği ve şeytanlığı ve yakışıklı yüzüyle ben Lugano’ya daha fazla benzetiyorum: Bebek Yüzlü Seri Katil -2- sinemalarda.
Pereira ile umuda yolculuk devam ediyor, bir nokta atışı daha gelişiyor Pereira-Terraneo ikilisinden. Tebrik ediyorum. Fiyatı da Serdar Aziz’den düşükse mükemmel bir transfer. Zira Serdar Aziz’den daha iyi, daha tecrübeli, devamlılığı daha fazla bir stoper. Forumlardaki hareketlilikten ve yazdığımız yazıların tıklanma sayılarından da anlıyoruz ki Pereira-Terraneo ikilisi ve transferde adı geçen isimler taraftarın heyecanını şimdiden artırdı. Kabus gibi geçen heyecansız bir sezonun ardından çok ihtiyacımız vardı buna. Teşekkürler yönetim, şampiyonluk işte böyle geliyor, camiayı heyecanlandırmakla başlıyor her şey.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907
