Kuralar çekildiğinde bir göbek atmadığımız kalmıştı nerdeyse. Öyle ya, Manchester’i, Dortmund’u çekeceğimize Braga’yı çekmiştik. Gelgelelim bu seviyede hiç bir takımı küçümsememek gerektiğini hesaba katmamıştık. Maç başlar başlamaz işimizin çok ta kolay olmadığını anlamamız gecikmedi zaten.

Belki ortaya konan futbol hoşumuza gitmedi ama bu rakibe karşı oynanacak doğru oyun tarzını seçmişti hoca. Sonuçta Braga Fenerbahçe’yi Fenerbahçe’nin silahıyla durdurmayı amaçlamıştı. Sahaya iyi yayılan, orta sahada iyi basan ve rakibe pozisyon vermeyen ama kendisi de fazla üretken olamayan Braga karşısında 1-0 olabilecek sonuçlardan en güzeliydi. Pereira da rövanş öncesi o skoru atıverdi cebine.

İşte bu yüzden ben yapılan Van Persie-Mario Gomez karşılaştırmalarına hiç katılmıyorum. Bir defa şunu kabul edelim Beşiktaş Fenerbahçe’den daha hızlı hücuma kalkıyor. Orta sahada da oyunu dikine oynayabilen Oğuzhan ve Sosa gibi isimleri olduğundan dolayı çok daha bol pozisyona girebiliyor, Mario Gomez ise ceza alanı içinde fazlasıyla çok sayıda topla buluşabiliyor.
O Mario Gomez’i koyun Fenerbahçe 11’ine, inanın Van Persie’nin yaşadığı zorlukları yaşayacaktır. Bu yüzden Fenerbahçe gelecek sezon transfer yaparken muhakkak geçmişte olduğu gibi hem kanat hem de santrafor oynama özelliği olan Kuyt ve Sow tipinde bir oyuncu düşünmeli, böylelikle mevcut santraforlarının ceza alanı içindeki yalnızlığına son vermeli.

Takımlarımızın hepsi aynı zamanda kendi liglerinde zirve mücadelesini devam ettirip şampiyonluğun en önemli adayları olarak gösteriliyorlar. Ne kadar gurur duyulası, ne kadar muhteşem bir tablo bu? Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.

Bir de tüm branşlarda ve her kulvarda gümbür gümbür gitmenin keyfini çıkartmak yerine maç sonlarında ezeli rakiplerine küfür etmeyi bıraksalar daha iyi olacak. İnanın böylesi ”en güzeli”, bizlere çok daha fazla yakışacak.
mail : alp.eralp@abcspor.com
twitter : @alperalp72