Derbilerin havası başka olur. Dolmayan tribünler dolar, hele haftasonu ise gündüzden meyhanelere gidip dostlarla içilir, rakipler anılarak tezahüratlar yapılır. Adeta düğün, dernek gibidir. Maç saatine bir saat kala hesaplar istenir stada yola konulur.
Bu tip maçlarda iyi oyundan çok sonuca odaklanılır. Çünkü hem puan alırken, hem de rakibini baltalama şansını yakalarsın.
Maç öncesi kağıt üzerinde Beşiktaş favoriydi. Hem bir çıkışa başlamış, hem de rakibi ağır yaralanmıştı. Üstelik rakibi çok vahim bir hatanın içine sürüklenmişti. Fenerbahçe maçından sonra çıkan olayların haklı hatta belki biraz da hafifi cezalarına olağanüstü bir tepki verildi. Ertesi maçta bir penaltı pozisyonuna fazlasıyla takılındı. Demeç üzerine demeçler, tepkiler, sosyal medya kampanyaları vs vs. Yetmiyormuş gibi bir de derbi öncesi, stadı doldurup açık antrenman dolduruşları. Sonuç ne oldu? Galatasaray ilk 60 dakika adeta futbol oynamadı kavga etti. Manasız itirazlar, kavga eder gibi taça outa penaltılara itirazlar, sınırlı kapasitedeki Galatasaray kadrosunu lüzumsuz bir sinir harbine sürüklendiği apaçık görünüyordu maç öncesi. Bu hataya daha önce Beşiktaş da düşmüştü. En büyük hata, kendi eksikliklerini halı altına süpürüp suçluyu dışarda aramak. Son 4 maçını da Galatasaray alamıyor. Bu dost rakip sinirlerine hakim olmayıp, aynı telden devam ederse daha çok zararlı çıkar. Keskin sirkenin zararı küpünedir zira.
Neyse maça geçelim. Maç ağır bir Beşiktaş baskısıyla başladı. Yüzde yüzlük pozisyonlar olmasa da, oldukça tehlikeli gidiyordu rakibinin üzerine. Aynı Sarpsborg maçı ikinci yarısı gibi, kabus gibi çöktü rakibinin üzerine. Golün gelmesi hep an meselesiydi. Ljajic ve Dorukhanın şutları çok etkiliydi ama gol olmadı.
Cüneyt Çakır yatsın kalksın VAR’a dua etsin. Bütün maç arkasını topladı VAR odası Çakır’ın. Neyse ki inat etmedi kararlarında da, doğru kararlara dönebildi. Bu şekilde kullanılırsa, VAR futbolun hakkaniyetinde önemli bir kazanç olur, son dünya kupasındaki gibi.
Oyunculara gelirsek, herkes gibi ben de, Dorukhan ve Güven’i daha bir dikkatli izliyorum. Zira klüplerin gittiği yol belli. Artık yıldızlar falan gelemeyecek. Klüplerin bütçeleri felaket. Kurtuluş bu aç gençlerde. Bu ikiliye Fatih’i de eklersek ciddi bir kazanımı var Beşiktaş’ın. Hem Dorukhan’ı hem Güven’i çok çok beğeniyorum. Elbette eksiklikleri var, ama fundementalleri çok sağlam. Adam olacak çocuk görüntüsündeler. Güven yeni bir Cenk Tosun, Dorukhan yeni bir (eski) Oğuzhan olarak görebiliriz. Defans genelde iyiydi. Herkesten gol yiyen Karius bu maç gol yemeden bitirdi, ama açıkçası 1-2 pozisyon harici ihtiyaç da olmadı. Onyekuru penaltı (!) pozisyonunda, rakip eliyle dokunmasa hata Necip’e yazacaktı ki, genelde maç içinde oldukça iyiydi. Caner istekli ama fişi çekecek pozisyonda Love’a vermek yerine kendi vurduğu için affetmem mümkün değil. Stadyumda yediği küfürü, rakibi bütün maç yemedi. Quaresma etkisizdi. Ama Ljajic takımı çok iyi yönetti. Beklenilen seviyeye nihayet geldi.
Şenol Güneş bence ikinci yarıya hata ile başladı. Güven’i alıp Atiba’yı alarak rakibini cesaretlendirdi. Bu kadar erken bir değişikliğe hiç gerek yoktu. Neyse ki diğer iki değişikliği çok isabetliydi. Nitekim, ikinci yarının son 15 dakikasında etkili pozisyonları bulan taraf Beşiktaş oldu.
Öyle böyle bir derbi bitti. Beşiktaş büyük karla kapadı haftayı. İki ciddi rakibine karşı çok karlı çıktı haftadan. Pazardan pazara üç maçta üç galibiyet almış oldu. Son dört yılda Galatasaray derbilerinde ezici bir üstünlük kurmuş oldu. Son oynanan yedi maçın beşinden galibiyet ile çıkmış oldu. Üstelik bu maçların tümü lig maçı derbisi.
Maçın en güldüğüm esprisi de, dün Türk telekomda kına gecesi, bugün de Vodafone’da düğün gecesi takılmasıydı. Galatasarayın manasız bir aktivitesi, rakibinin eğlence kaynağı olmasına sebep verdi. Bir dahaki sefere sakin düşünüp sakin karar verirler sanırım.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: cuneyd.yuzak@abcspor.com
twitter: @cyuzak