4 ekim 1998 Chicago, Illinois’de doğdu. Brenda Rose’un 4 oğlunun en küçüğüydü. O zamanlar ağabeyleri Dwayne, Reggie ve Allan’la saatlerce basketbol oynuyordu. Basketbol için yetenekleri ortaya çıkmaya başladığı ve şehir şampiyonluklarının artığı sıralarda abileri onun dış dünyayla ilişkilerini sınırlandırmaya başladı. Bunun sebebi NBA’e olan yolculuğunun partilerle, kadınlarla yoldan çıkabilecek olmasıydı. Tıpkı bir önceki Chicago yeteneği Ronnie Fields gibi…
Rose’un oynadığı senelerde Simeon’un toplam derecesi 120-12 idi. Son senesinden sonra, Rose tekrar Illionis’nin en iyi takımına seçildi, hatta Illionis Mr. Basketball ödülünü kazandı ve McDonald’s En iyi Amerikan takımına seçildi. 2009’da, Rose ESPN RISE dergisi tarafından son 10 yılınen iyi lise oyun kurucuları arasında Chris Paul ve TJ Ford’un arkasından 3. seçildi.
Rose John Calipari yönetiminde Memphis Tigers için oynamayı kabul etti. Indiana ve Illionis üniversiteleri tarafından da büyük çabalar gösterilmişti. Rose Memphis’i okulun NBA’e gönderdiği oyuncu geçmişinden ve ligin veteranı, ona yardım edecek olan 17 yaşındaki Rod Strickland’dan dolayı seçti. Rose Penny Hardaway tarafından giyilip emekli edilen 25 numara yerine 23 numarayı giydi.
Rose, Chicago Bulls tarafından 1. draft edildi. Ulusal takımın Beijing Olimpiyatlarına hazırlanmak için oynadığı U.S. Select Team’e seçildi. Ve sakatlık kariyerine 2008 Temmuz’ un ortasında sağ dizinden sakatlanarak yaz mevsimini kapattı.
2009-2010 yılında ilk maçta bileğinden sakatlanınca kötü başladı ve sezon öncesi hazırlıklarının geri kalanını kaçırdı. Sezonun ilk maçında San Antonio Spurs’e karşı kısıtlı süre oynadı. Rose’un bileği onu en çok Kasım ayında etkiledi. Bileği iyileştiğinde oyunu mükemmel bir şekilde gelişmeye başladı. 28 Ocak 2010 tarihinde Rose kariyerinin ilk All Star maçı’na Doğu Konferansı’nda yedek olarak seçildi. Rose kariyerinin ilk All Star maçında 8 sayı, 4 asist ve 3 top çalmayla oynadı.
Bu sene itibarıyla ligde en çok forması satılan 4. oyuncu oldu. Ayıptır söylemesi bende de bir adet forması vardır, giymeye kıyamam bu saatten sonra..
2011-2012 Sezon başında yine alışılmış Rose var iken, play-offlara yakın bir zaman diliminde sakatlık geçirip play-off ilk maçına kadar oynayamadı. Play-off ilk tur eşleşmesi Philadelphia 76ers takımı ile oldu. Rose bu serinin henüz ilk maçının son dakikalarında pota altına doğru yaptığı koşusunda sol diz ön çapraz bağlarını yırttı ve basketbola ara verdi. Uzun süren bu aradan sonra tüm enerjisiyle döndü fakat daha sezonun başlarında tekrar sakatlanarak sezonu kapatmak zorunda kaldı.
Rose çok uzun süre beklendi ve 5 Ekim 2013’de sezon öncesi maçı Indiana Pacers’da geldi. Maça yavaş başladı ancak ilk sayısı ilk çeyrekte geldi. 20 dakika oynadı ve 13 sayı kaydetti. 16 Ekim 2013’de Detroit Pistons’a karşı 22 sayı attı. Galibiyetin ardından “Bence artık daha fazla patlayıcı güze sahibim. Potaya gitmeyi seviyorum. Potaya daha iyi ulaşabiliyorum. Akıllıca zıpladığım sürece çok daha yukarı zıplayabiliyorum. Ne kadar zıplayabildiğimi ölçtük. Eskiye göre 12-13 cm geliştirmişim.” dedi.
Ama dediği gibi değildi herşey. 29 Ekim’de İlk resmi maçında Chicago Bulls, Miami Heat’e 107-95 kaybetti. Rose 34 dakika oynadı ve 12 sayı 4 asist kaydetti. Alışılmış süresini oynadı ama pek etkili değildi. 15 şutunun 4’ünü sayıya çevirebildi. İki gün sonra evinde yaptığı ilk resmi maçta 4 saniye kala attığı sayıyla New York Knicks’i 82-81 alt etti. 18 sayı, 6 ribaunt ve 3 asist yaptı. 3 Kasım 2013’de Philadelphia 76ers’a karşı yenildi. 13 sayı ve 8 top kaybı ile oynadı. Rose, geri dönüşünün ardından zorluk çekti ve ilk üç maçında %28.8 isabet ve ortalama 5.7 top kaybıyla oynadı.
Hiçbir şey istediğimiz gibi gitmiyordu. 22 Kasım’da Portland Trail Blazers’a karşı oynarken sağ dizini incitti. Sonraki günde yapılan MR sağ diz menüsküsünü yırttığını gösterdi ve ameliyatın gerekli olduğu açıklandı. O güne kadarki maçlarda ortalama 31.1 dakika oynamış, ortalama 15.9 sayı ve 4.3 asist yapmıştı. 25 Kasım’da Rose ameliyat oldu. Aynı gün Bulls, Rose’un başarılı bir operasyon geçirdiğini ancak sezon boyu oynayamayacağını duyurdu. Ve biz tekrardan onu beklemeye başladık.
Her şey istediğimizin aksine gidiyordu, belkide Chicago tarihinin en iyi oyuncularından biri olacakken kelimenin tam anlamıyla patates oldu. Sakatlanmayan bir tek yeri kulak arkası kaldı…
Bizim Derrick’ imiz sadece basketboluyla konuşulmuyordu tabi ki. Amerika’da polisler tarafından tutuklanma sırasında boğularak ölen Eric Garner’in son sözleri olan “I can’t breathe (Nefes alamıyorum) isimli tişörtü maç öncesi giyerek bu duruma dikkat çekmeye çalışmıştı.
Derrick Rose için sağlıklı bir kariyer yeri olmasını diliyorum. Umarım New York’un havası ona iyi gelir.
TAHA SEFALI
mail: taha.sefali@abcspor.com
twitter: @TahaSefali