https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ÇEK Bİ MAYA MOORE

Okunması Gerekenler

BURAK BELGENKadın Basketbolu dendiğinde ülkemizde 21.yüzyılda ilk akla gelen kulüp açık ara Fenerbahçe idi. Taaaa ki sarı-lacivertlilerin senelerdir mücadele ettiği Euroleague’de, defalarca son 8, sonrasında son 4’den ve kazıya kazıya, her sene bir tuğla koyarak geldikleri finalden bir kez sekmeleri akabindeki 2.finallerinde ezeli rakiplerine kupayı kaybedene dek!!

Bu çifte şok, hatta sert tokat camiada öyle bir negatif etki yarattı ki, Aziz Yıldırım’ın Amiral Gemisi olan ve seyircinin gözünde de en sevilen şube, bir anda lağvedilse alkış tutulacak hale gelmişti.

Bunun nedenlerini tek tek açıklamaya gerek yok ama kısa bir geçiş yapmak istersek; bir türlü oturmayan kadro mühendisliği, hep bir parçanın eksik kaldığı puzzle, kadro iyi olduğunda koçlukla alakası olmayan birinin dümene geçmesi, ya da ilk kez ikisi birden iyi olduğunda da, malum Hacettepe/Taurasi doping olayı ve sonrasında kamera şakası gibi sadece küçük bir ‘pardon’ ve 2013 finalinde Verameyenka’nın hamile kalmasıyla birbiri ardına kaçan şampiyonluklar.

fb sampiyonFenerbahçe Kadın Basketbolunu ülkemizdeki diğer takımlardan senelerdir ayıran şey ne yabancı kalitesiydi ne de bütçe farkları. En önemli artıları Nevriye-Birsel ve Esmeral’den oluşan sacayağı idi ve Nevriye GS’a gidince dağılıp, Esmeral geçen sezon basketbolu bırakınca da tek kelimeyle tuz-buz oldular! Seneler sonra Türkiye Ligini final görmeden kapattılar ki, bu durum 2002-03 sezonunda beri ilk kez başlarına geliyordu.

Bu sezon transfere ise öncelikle iyi bir koç getirerek başladılar. Yunan koç George Dikeoulakos hem daha önce çalıştığı için ülkenin suyunu, kulübün yapısını biliyor, hem de bir Obradovic kadar olmasa da, önceki Polonyalı karton koç Jacek Winnicki’ye kıyasla oyuncuların vücut dilinden çok daha iyi anlayan ve oyun okuma- taktik başarısı en az 1 hatta 2 adım önde olan bir isim.

Gelen transferlere bakarsak; ”senelerdir Birsel var diye alınmayan” kaliteli yabancı oyun kurucu transferi bu kez bıçak kemiğe dayandığı için gerçekleşmiş durumda. Bundan 2 sene öncesine dek açık ara ülkenin en iyi point guardı olan Birsel, sonrasında serbest düşüşle bence bugün için Işıl Alben’in bile gerisinde kalmış denebilir!

Belki senelerdir tek başına taşıdığı yük, belki kazanılan kupalarla gelen doyum, belki forma garantisi, belki evlilik sonrası konsantrasyon kaybı, belki de ilerleyen yaşı buna etken ya da hepsi ama bu oyun kurucu transferi, senelerdir pamuklara sarılıp beklenen Olcay Çakır’ın da istenilen seviyeye gelememesi nedeniyle, 2-3 senedir yapılması gereken, hatta geç bile kalınmış bir hamleydi bana göre..

Amerikalı Macar milli ALEXANDRIA ‘ALLIE’ QUIGLEY nokta transfer midir tartışılır ama bence ‘bugün için’ Birsel’den çok daha önde bir guard konumunda.. Kıta dışı kontejanından yemeyecek olması da başka bir artısı..Özellikle dış şut yüzdesi ve 1-2 oynayabilecek combo guard olması önemli ama bir WNBA yıldızıdır dersek fazlasıyla abartmış oluruz! AMA unutulmasın ki; 2 kıta dışı hakkının birini uzuna bir diğerini de 2-3 oynayacak birine kullandığınızda, geriye kalan yabancıların Avrupa pasaportlu olması şart!

quigley 10Allie safkan bir oyun kurucu değil ama; Ekat’tan kopartmanın çok zor olacağı Silvia Dominguez haricindeki isimlere baktığımızda, Palau’nun da 36 yaşına geldiğini düşünürsek, Quigley hamlesinin çok da kötü bir seçim olmadığını düşünüyorum.

Ama genel kadroya bakınca, bu transferin Birsel’i yedeklemek için değil, 2 numaraya yapıldığını düşünüyor insan.. Bu da bizlere futbolda seyircinin gazını almak için yapılan yabancı kaleci transferi ama ”Ospina gelip Volkan’ı keseceğine, Fabiano’nun gelip onun alternatifi olması” planını andırıyor maalesef!

Yani Birsel bu sene de 1 numaradaki esas oğlan olmaya devam edecekmiş gibi.. Sözlerim yanlış anlaşılmasın, Birsel’e bir garezim yok ve bu takımdaki açık ara en sevdiğim oyuncu ama önemli olan sevmek değil beğenmek. 2010-12’lere dönecekse başımın üstünde yeri var ama son 2 sezondaki çizgisi devam edecekse, yine başağrısı ile dolu bir sezon bizleri bekliyor demektir!

Gelelim Tina Charles yerine gelen JANTEL LAVENDER’a. Çok skorer bir isim ve hemen her maçı double-double’la bitiren istatistiklere sahip de olsa, Tina’dan iyi olduğunu söylemek doğru olmaz. Yine de dudak bükülecek bir isim olmadığı aşikar. İnanılmaz düzgün bileklere sahip, faul atış yüzdesi düşük ama çok iyi bir orta mesafe atıcısı. En önemli soru işareti ise;  bugüne dek oynadığı her Avrupa takımında maç başına en çok top kullanan isim olmuş ve başa güreşmeyen takımlarda sırıtmayan bu özellik, Fenerbahçe’de rol ve top paylaşımında problem yaratabilir.

Bir diğer uzun Polonyalı EWELINA KOBRYN.. Avrupa’nın en geniş rotasyonuna sahip ekibi Ekaterinburg’da yeterli süreleri alamadığı için göze batmadı belki ama Avrupalı uzunlar içinde en önemli 4-5 isimden biri… Ama Fenerbahçe 2013 final maçı öncesi yaşadığı talihsiz sakatlığın, onda bir irtifa kaybı yaşattığı da kesin. Hele de kıta içi olduğunu hesaba katarsak kötü bir transfer olmadığını düşünüyorum, tabii ki bu teşhis; 2-3 sene öncesi performansına dönmesi kaydıyla!

colemanTakımın diğer Amerikalısı ise MARISSA COLEMAN.. Bu transfer gelen isimler içinde belki de tek tepki çekeni oldu. Çünkü senelerdir, Taurasi-Cappie-Penny Taylor-Angel gibi kalburüstü 2-3 numaraları parkelerde görmeye alışmış camiayı, Coleman amiyane tabirle kesmedi! Bir diğer ön yargı da; FB’ye Avrupa’nın başa güreşen takımlarından birinden değil de, Edirne Belediye’den gelmesinden dolayı ama WNBA patenli bir isim olduğunu da unutmamak gerek. Hemen kıvırıp çöpe atılacak bir isim olmadığını da, bu akşamki ” WNBA ALL-STAR maçında Doğu Konferansı kadrosunda yer alacak  diyerek belirtmiş olalım.

Yani, kötü oyuncu demekten çok, çıta Avrupa Şampiyonluğu ise yeterli değil demek daha doğru bir teşhis olacaktır. Ben bu arada bu transferin kısa süreli olduğu kanaatindeyim. En azından hislerim, isteğim o yönde.. Çünkü dedikodu kazanında, Çin basını başta olmak üzere hemen heryerde; MAYA MOORE’un Shanxi ile olan 1.700.000 $´lık kontratından çıktığı ve Fenerbahçe ile yarım sezon için 600.000$’a anlaşma imzaladığı konuşuluyor.

Bu ayardaki isimlerin 12 ay devam eden basketbol maratonunda, zorlu WNBA sonrası, assolist misali Avrupa sezonuna yeni yıldan evvel başlamayacakları düşünülürse, Ocak-Şubat ayında gelip, takıma 1 hatta 2 vites katabilecek dünya topraklarındaki ilk iki isimden biridir kendisi.. Diğeri de keşke Lavender yerine gelseydi diye düşündüğüm, dünyanın açık ara en dominant uzunu olan Brittney Griner.

Geçelim ANASTASIA VERAMEYENKA’ya.. FB seyircisinin bir zamanlar çok sevdiği, Avrupa’nın en akıllı, saha görüşü yüksek ve eli düzgün 4 numaralarından biridir blok canavarı Belaruslu yıldız oyuncu. Hamile kaldığı için sarı-lacivertlilerle play-off’lar öncesinde kontratını feshetmiş ve bu zamansız hamilelik de, 2013-14 sezonunda hem Türkiye Ligi, hem de belki GS Euroleague finalinde FB’ye Avrupa şampiyonluğuna patlamıştı!

Kalitesi için birşey demek yanlış olur. Kimsenin özel hayatı kimseyi ilgilendirmez ama yatırım yapan yarışmacı büyük camiaların, verdikleri sözleri tutmaları kadar, onlara verilen sözlerin tutulması da önemli! Yani Nasta’nın Fenerbahçe seyircisine hatta camiaya büyük bir özür borcu olduğunu ve bu senenin de onun için çok önemli bir fırsat olduğu kanaatindeyim.

Takıma katılan tek yerli isim ise yerli oyuncu portföyündeki en iyi dış alan savunmacılarından biri olan GÖKÇE DOĞAN.. Özellikle zorluk derecesi yüksek maçlarda ilk 5 çıkması çok zor ama maçların belli dakikalarında rakip skoreri kilitlemek  ve aslara nefes aldırmak için , yani genel rotasyon anlamında ”en azından lig için” iyi bir yerli  hamle oyuncusu olduğunu düşünüyorum.

quigleyGenel olarak bakarsak; Tina-Ndour-Angel( sezon içinde)-Biba-Bojovic-Kübra-Palazoğlu ve Cansu Köksal gitti, yerlerine de bu 6’lı geldi. Birsel-Olcay-Q ve Tuğçe Canitez ile 4 genç oyuncu kadroyu tamamlayan diğer isimler.

Gidenler içinde Tina-Angel tabii ki dünya klasmanında TOP10 içindeki isimler. 4 senedir bu kulüpte niye kaldığını ve neden alındığını anlamadığım Kübra ile Bojovic de ayrı ayrı tez konusu olurlar ama benim canımı en çok yakan Cansu’nun yuvadan uçması... 11 yaşından beri kulübün içinde bulunan 21 yaşındaki forvet senelerce yetiştirilip, üstüne titrenip, tam hasat alacak zamana gelmişken, en büyük ezeli rakiplerine transfer olması büyük bir yönetim hatası bence.. Hele de geçen sezona göre çok daha dar gözüken 3 numara rotasyonunda beklediği dakikaları alacağı, bu sezon daha bir garanti gibiyken!

Sonuç olarak Galatasaray, yaşı ne olursa olsun hem kalitesi, hem liderlik özelliği ile Türk Kadın Basketbolunun Tim Duncan’ı olan Nevriye’yi elinde tuttuğu sürece, ki taraftarın sevgilisi Işıl Alben de geri döndü, yabancı sınırı olan yerel lig için yine 1 adım önde olduklarını düşünüyorum. Senelerdir Fenerbahçe’de olan yerli oyuncu dominasyonu artık sarı-kırmızılıların elinde.. Ülke basketbolunun en iyi yerli koçu da Galatasaray’da..

Ama olası bir MAYA MOORE hamlesi bütün momentumu terse sarıp, seyircinin 2014 Euroleague finali sonrası neredeyse taparken küstükleri şube üzerindeki ölü toprağını  atabilir ve suyun yönünü bir anda 180 derece değiştirebilir!!

Bugüne dönersek; Takım kimyası bana koltukta rahatça maç seyrettirecek bir izlenim yaratmadı.

Kağıt üstünde ilk beş Birsel-Quigley-Coleman-Verameyenka-Lavender gibi duruyor.
Tüm kadroya baktığımızda uzun rotasyonunda büyük bir problem olmadığını görüyoruz ama 1-2-3 numaralar için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim!

maya mooreHedef Avrupa Şampiyonluğu ise; Birsel’i yedeğe çekip Quigley 1 numara oynadığında 2 oynayacak, hadi 2-3 oynayabilen Coleman’ı da 2’ye çektiler diyelim, o zaman da 3 oynayabilecek kalitedeki oyuncu bench’te maalesef bulunmuyor!

Quigley ayakları hızlı, dış şut yüzdesi yüksek ve eli çok düzgün bir guard ama mesela bir Taurasi-Augustus ya da 3-4 sene önceki Cappie değil.  Basketbolda oyun sıkıştığında topu verdiğin, rakip savunmayı delebilen, el üstünden atabilen, maçın son topunun kimin elinden çıkacağını herkesin bildiği safkan şutör, yani yıldız-kısa- lider oyuncu adettendir. Onu da 14 kişilik rotasyon içinde göremiyorum!

Yani bugünkü kadroyu baz alarak yazıyorum; Fenerbahçe yine puzzle’i tamamlayamadı ve örtüyü neresinden çekerse çeksin, bir tarafları açıkta kalacak gibi..

Yine de takım parkeye çıkıp birkaç maç görmeden teşhis koymak için erken. Bazen çok iyi oyuncularla takım olmayı beceremez, bazen de ten uyumunu hayal ettiğinizden de iyi yakalar, çok daha kompakt ve takım gibi takım olursunuz. Bekleyelim görelim..

Son olarak bir kez daha tekrar edelim; eğer hedef Avrupa Şampiyonluğu ise, yeter mi yetmez mi bilinmez ama Maya Moore transferi, hem kaybedilen 2014 Euroleague finali sonrası kabuğuna çekilen seyirciyi tekrardan atmosfere sokmak, hem de kadro kalitesini arttırmak açısından, 2016 başında yapılması gereken en önemli hamle gibi duruyor!

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail : burak.belgen@abcspor.com

twitter : @BurakBelgen

Son Haberler

GALİBİYET GÜZELDİR

GALİBİYET GÜZELDİR       Ağır Baskonia mağlubiyeti ve haftalardır süren kötü oyunun izlerini taşıyan ilk çeyrek izleyenler açısından yine çok yorucuydu. Israr...

Benzer Konular