BİR BAŞKADIR
Bizim Fenerbahçe Beko’muz ..
Sezon başındaki durumdan günümüze gelen süreçteki gelişim, değişim, mantalite adeta evrim geçirdiler, çağ atladılar ve...
SPORDA “SPONSORLUK” STRATEJİLERİ
Üç haftadır, “KADIN FUTBOLU” üzerine yazıyordum. Benim için futbol futboldur, erkeği kadını yoktur. Dünyada Kadın Futbolu müsabakalarını...
BİR DEVRİN SONU ve SONUN BAŞLANGICI: 13 MAYIS 1990
13 Mayıs 1990 tarihi pek çok Türk taraftar için anlam ifade etmeyebilir. Bununla beraber futbol tarihi için unutulmayacak bir gün olarak hafızalara ve tarih sayfalarına kazınmış bir gündür. 13 Mayıs tarihi hem Yugoslavya’nın dağılış sürecinin miladı, hem son Yugoslav sezonunun ilanı ve son Yugoslav altın jenerasyonunun daha çok genç yaşlarda sahneye çıkışını simgeler. Dinamo Zagreb ve Kızılyıldız arasında oynanması planlanan maçın oynanamadığı ve Yugoslavya’nın dağılışına giden sürecin başladığı kabul edilen tarihtir.
Gelelim bu olayların neden ve nasıl patlak verdiğine.
Öncelikle belirtmek gerekir ki maçın oynanacağı tarihte Komünist Parti’nin takımı Kızılyıldız 17.şampiyonluğunu çoktan ilan etmiş makine gibi bir takımdı. Ligin bitmesine ise sadece 1 hafta kalmıştı ve Dinamo Zagreb’in de ikinciliği garanti gibiydi, yani aslında Dinamo Zagreb için de lig bitmişti. Fakat, maçı önemli ve gergin hale getiren işin futbol yönü değildi. Tabii ki iki takım arasında Yugoslavya’nın en büyüğü tartışmaları hep süregelmişti, fakat bu maçtan sadece 1 hafta önce yapılan genel seçimlerin ikinci turunda Hırvatistan bölgesinde seçimleri milliyetçi ve konfederasyon yanlısı Tudjman kazanmıştı. Bu durum ise ileriki yıllarda Bosna savaşı esnasında Sırp Kasabı lakabını alacak olan Sırbistan Federe Cumhuriyeti’nin başkanı Slobodan Milosevic ve komünist federal devlet tarafından tepki çekmişti.
Maça geri dönelim. Bahsettiğimiz hava içinde merkezi yönetimin takımı Kızılyıldız ile henüz yeni konfederasyoncu adayı seçmiş olan Hırvatlar’ın en önemli takımı Dinamo Zagreb, Zagreb’de oynuyor. Tahmin edilebileceği üzere ortam çok gergin. Ve henüz maç başlamadan önce Zagreb sokaklarında taraftar grupları arasında kavgalar çıkmaya başlıyor. Yani aslında nelerle karşılaşılacağı daha önceden de kestirilebilecek durumda. Maça ait görüntülere de baktığımız zaman Dinamo Zagreb taraftarının kendilerine attığı yabancı maddelerden sonra Kızılyıldız taraftarlarının reklam panolarını sökmeye başladıkları ve iki grubun tribünde birbirlerine girdikleri görülüyor. Tribün içerisinde artık kim kime nasıl girişirse… Tek başına yakalanan yerden kalkamaz hale gelene kadar dövülüyor. Bu esnada stadda bulunan polislerin ise Sırp olduğunu ve Delije’ye (Türkçe’ye Kahramanlar olarak çevirebileceğimiz Kızılyıldız taraftar grubunun ismi) pek dokunmazken Dinamo Zagreb taraftarını copladıklarını da hatırlatmak lazım. Bu sırada tribünlerde de pek çok Hırvatistan bayrağı göze çarpıyor.
Futbolcular bu kavga içerisinde pek fazla topa girmiyorlar başta. Pek çoğu, ki bunların içinde Kızılyıldız’ın Hırvat orta sahası Prosinecki de bulunuyor, sahadan çekiliyor veya sahaya hiç çıkmıyor. Fakat bir oyuncu sonradan bu gidişatı değiştiriyor: Zvonimir Boban. Bir Dinamo Zagreb taraftarını hunharca coplayan polise uçan tekmeyle dalan Boban bugün hala Hırvatistan’da ve Dinamo Zagreb’de oldukça saygı duyulan bir isim.
Devam eden süreçte iki taraftar grubunun kavgası maçtan tamamen koparak bağımsızlıkçı Hırvatlar ile devlet arasındaki bir kavgaya dönüşüyor. Ve bu maçta fitili ateşlenen kavga 2 yıl boyunca durmadan devam ediyor, ta ki Yugoslavya 1992’de dağılana dek. Futbolda ise bu kavganın sonucu Yugoslavya futbol liginin dağılması şeklinde tezahür ediyor. Ancak bu dağılış Amerikan savaş filmlerindeki “Sonumuz muhteşem olsun!” tarzı bir dağılış. Zira Kızılyıldız Hırvatlar ve Slovenler ile birlikte oynanan son Yugoslav liginin bitiminde, 1991’de, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nın sahibi oluyor. Bir sonraki yazıda da o muhteşem takımı anlatmaya çalışacağım.
BİR BAŞKADIR
Bizim Fenerbahçe Beko’muz ..
Sezon başındaki durumdan günümüze gelen süreçteki gelişim, değişim, mantalite adeta evrim geçirdiler, çağ atladılar ve...
SPORDA “SPONSORLUK” STRATEJİLERİ
Üç haftadır, “KADIN FUTBOLU” üzerine yazıyordum. Benim için futbol futboldur, erkeği kadını yoktur. Dünyada Kadın Futbolu müsabakalarını yakından takip ediyorum ve etmeye...
Maçın ilk devresinde şöyle bir görüntü vardı. Sanki ikili mücadelelerde hep bir tık geç kalıyorduk, pasları ayağımızdan bir saniye geç çıkartıyorduk, saha içinde kararları...
ŞAMPİYON OYUNU
Beşiktaş adına ilk yarının son iki haftasına girilirken zorluk derecesi yüksek olarak nitelendirilebilecek son maçtı Karagümrük deplasmanı. Ligin istim üstündeki takımlarından biri olan...
YURTTA 3 CİHANDA 3
Sağda Mahsun, solda Alişan, ileride İbo ve Nihat çift santrfor.
Sanıyorum bugün her Fenerbahçeli bugün maçı izlerken Mesut'u bir yerlere koydu kafasında,...
SPORDA “SPONSORLUK” STRATEJİLERİ
Üç haftadır, “KADIN FUTBOLU” üzerine yazıyordum. Benim için futbol futboldur, erkeği kadını yoktur. Dünyada Kadın Futbolu müsabakalarını yakından takip ediyorum ve etmeye...
“KADIN FUTBOLU SEFERBERLİĞİ” KAMPANYASINA HAZIR MIYIZ?
İki haftadır, “KADIN FUTBOLU” üzerine yazıyorum. Bu şimdilik son yazım. Üzerinde çalışmalarım hep devam edecek. Size bu yazımda Türkiye’deki...
KISSA ve HİSSE
1982 Nisan ayında Amerika Dışişleri Bakanı Alex Haig, Downing Street 10 numarada Margaret Thatcher’in karşısına çıkıyor ve Falkland gibi binlerce mil ötede,...
KADIN FUTBOLUNUN GELİŞİMİNİ KİM ENGELLİYOR?
2021’e ait ilk yazımda “KADIN FUTBOLU”na giriş yapmıştım. Bu hafta kaldığım yerden devam ediyorum.
Avrupa’da kadın futbolu, son 15 yılda profilinde...
Sitemizde temel hizmetler ve işlevleri sağlamak ve ziyaretçilerin sitemizle nasıl etkileşimde bulunduğuna dair verileri toplamak için tanımlama dosyaları gibi araçlar kullanıyoruz. Kabul Et’e tıklayarak, reklamlar, analitik ve destek için bu araçları kullanmamızı kabul edersiniz.
Cookie kullanılmasını tercih etmezseniz tarayıcınızın ayarlarından Çerez’leri (Cookie) silebilir ya da engelleyebilirsiniz.Kabul EdiyorumKabul EtmiyorumGizlilik ve Çerez Politikası