Dünya Kupası 2. tur maçında Arjantin, İsviçre karşısında ecel terleri dökmesine rağmen, iki yetenekli oyunucusu, Angel Di Maria ve Lionel Messi’nin, maçın sonuna doğru buldukları bir pozisyondaki anlık parlamalarıyla skoru lehine çevirdi. Tüm maç boyunca, Arjantin’in orta saha ve forvet bağlantısını başarıyla kesen İsviçre, maçın sonuna doğru, orta sahadaki bir taç pozisyonunda, ayağına gelen topu laubali bir şekilde kaptıran sağ bek Lichtsteiner’in hatasını oldukça pahalıya ödedi. Topu Lichtsteiner’den kapan Messi, maç boyunca ilke defa, ileri çıkarken dengesiz bir halde yakalanan İsviçre savunmasını penetre edip, sağ kanattan bindiren Di Maria’nın önüne topu bıraktı ve bu oyuncunun güzel plasesi ile 118.dakikada Arjantin aradığı golü buldu. İsviçre, uzatma ile beraber kalan 5 dakikada bastırıp Dzemaili’nin kafasından gole çok yaklaşsa da, kafa şutunda direkten dönen top İsviçre için büyük bir dram yaşattı. Top direğin içine vurup girse ya da Dzemaili geri seken topu tamamlayabilse, Arjantin için tehlike çanları çalıyor olacaktı.
Maça tüm kupa boyunca olduğu gibi 4-2-4 şeklinde başlayan Arjantin, orta sahanın göbeğinde Mascherano ve Gago gibi iki defansif ön libero ile pozisyon yaratımı konusunda son derece kısır kaldı. Her ne kadar ileri 4’lüde birbirinden kabiliyetli oyuncuları olsa da, bu oyunculara servis yapmaktan aciz orta saha kurgusuyla Arjantin büyük kayıpları oynuyor bu turnuvada. En azından yedekteki Benficalı Enzo Perez, kesinlikle her maç görev alan Fernando Gago’ya göre pas dağıtımı konusunda çok daha fazla artısı olan bir oyuncu.
Keza ofansif orta saha oyuncularından Lucho Gonzalez ya da Javier Pastore’den biri kadroya dahil edilseydi, ikinci yarılarda tıkanan bu tip oyunları açabilecek pas dağıtımını üstlenebilirlerdi. Oldukça sıkışık dar alanlara ve kalabalık İsviçre savunması arasına hapsolan Messi, Di Maria, Lavezzi ve Higuain’den önce, bu problemin faturası bizce antrenör Sabella’ya kesilmeli. Keza bugüne kadar hem Sergio Aguero, hem Ezequiel Lavezzi, hem Angel Di Maria, hem de Gonzalo Higuain, neredeyse yeteneklerini gösterecek en ufak bir boş alan bulamadılar. Bunda, hücum hattıyla hiçbir bağlantı sağlayamayan iki defansif ön liberodan kurulu Arjantin orta sahasının mucidi olan Sabella’nın yükümlülüğü büyük.
İsviçre adına, kurt teknik direktör Ottmar Hitzfeld’in alan savunma planı son derece iyi işlerken, Von Bergen’in sakatlanması ve Phillippe Senderos’un Fransa maçında gülünç durumlara düşmesi sonucu formayı kapan, büyük genç yetenek Fabian Schar’ın savunmayı derleyip toparlaması önemli bir artı oluşturdu. Zaten iki kanat beki ve defansif orta saha oyuncuları son derece kaliteli olan İsviçre, ileride Shaqiri’nin yaaratıcılığıyla önemli kontra atak pozisyonları bulsa da bunları değerlendiremedi.
Bu noktada Hitzfeld’e aslen bir kanat oyuncusu olan Drmic’i, ısrarla 3 maç art arda kötü oynadıktan sonra, tekrar aynı pozisyonda görev vermesi nedeniyle bir eleştiri getirmek şart. Ancak, yedeği olan Haris Seferovic tamamıyla daha farklı bir oyuncu tipi ve daha çok hedef santrfor görevi üstlenebilecek şekilde uzun boylu ve ağır. Onun oyun yapısı İsviçrelilerin kontra atağa dayalı futboluna uygun olmasa da, kadroya çağırılmayan Innocent Emeghara gibi son derece süratli ve seri bir santrforu niye Hitzfeld’in en başından düşünmediğini anlayamadık. Ayrıca, yine kulübede bekleyen Valentin Stocker gibi son derece yetenekli ve hızlı bir kanat oyuncusu ikinci yarı düşünülebilirdi yine Drmic’in yerine. Nitekim Mehmedi, bu oyun planında hem kanatta yavaş kalıyor hem de tek santrfor rolüne Drmic’e göre çok daha uygun bir profile sahip.
Arjantin, turu zor bela geçerken bizce ilerisi için hiç de ümit vermedi. Takım yetenekli forvet oyuncusuyla dolu, ki Carlos Tevez’in kadroda dahi bulunmadığını da hatırlamak gerek. Ancak, bu oyuncuları orta sahada beseleyecek bir beyin olmadan, her maçta ya Messi, ya da bir başkasının şapkadan tavşan çıkarmasını beklemekten başka çareleri yok gibi görünüyor şu anlık.
Fernando Gago ise başlı başına bir hayal kırıklığı. Real Madrid’e transfer olduğu günden beri ismi altında ezilen bu oyuncunun nasıl olup da her maç Arjantin’in ilk 11’inde oynadığını sanırım teknik direktör Sabella’dan başka kimse bilmiyor. Defansif olarak düşünürsek, Ever Banega gibi bir oyuncuya göre son derece yetersiz gözüken Gago, diğer yandan da hücuma neredeyse sıfır katkı veriyor. Sabella’nın çeyrek finalde, harika bir sezon geçiren Benficalı Enzo Perez’i orta sahada düşünmeyeceği neredeyse kesinken, Arjantin’in büyük mucizeler olmazsa, yarı finalden ötesini göreceğine imkan dahi veremiyoruz. Messi’yi ve onun pas bağlantılarını kesecek her takım, hızlı kontra atak elemanları ve iyi bir santraforu olma şartı ile bu Arjantin’i dize getirebilir.