Temsilcilerimizin 17 maçtır kazanamadığı kabus deplasman OAKA beklentilerin aksine tamamen dolu değildi ama tabiki atmosfer yine her zamanki gibi misafir takım için korkutucuydu. Koç Pascual maçın başında ikiz kulelerimize karşı Singleton-Nichols-Gabriel üçlüsünü aynı anda sahaya sürerek atletizm olarak dengeyi sağladı hatta üstünlüğü ele geçirdi. Sarı lacivertliler potadan biraz uzak oynamak zorunda kaldı ve Datome ile Sloukas’ın dış şutları ile maçta kalmaya çalıştık. Ancak hücum ribaundlarında Singleton ile etkili olan ve Calathes’in fizik üstünlüğünü alçak postta Dixon’a karşı çok iyi kullanan Pana onun liderliğinde rahat skor buldu. Bu ters eşleşmeyi gören koç Obradovic hemen Dixon’ı Feldeine’a verdi ve Sloukas da Calathes’i alınca Yeşillerin hücumdaki akıcılığını kesmeyi başardık.
“Savunmayı oturtamadık”
Çift oyun kurucu ile oynamamıza rağmen iyi organize olamadık, çabuk ayaklı Panathinaikos uzunlarına karşı Vesely ile Udoh’u etkin olarak kullanamadık. İç dış dengesini de sağlayamayınca kısalarımız potaya da gidemedi uygun boşlukları bulup. Bizi tamamen püskürten ve dış şutlara zorlayan ev sahibi aldıkları net ribaundlarla Calathes liderliğinde yarı sahayı çabuk geçtiler ve hızlı hücumlarla kolay sayılar bulmaya başladılar. Savunmayı bir türlü istenen seviyeye çekemeyen takımını uyandırmak adına koç Obdarovic TV molasının üstüne tekrar mola aldı ama yine olmadı. Sürekli hareket eden ve baskıyı hissetmeyen Calathes’in sağladığı pas trafiğini akıcı bir şekilde sürdüren Pana’da Singleton canımızı çok sıktı özellikle ikili oyunlarda ve hücum ribaundlarında. Topu iyi çeviren ve hareketli uzunları potadan uzak tutmak adına gömülen savunmamıza karşı bolca boş üçlük bulan Yeşiller neyseki çember dövdüler.
“Rivers’ı durduramadık”
İkinci çeyrekte Kalinic ve Nunnally’nin savunmaya getirdikleri sertlik artı Singleton’ın kenara gelmesi ile ribaundlardaki dengeyi kurmamız sayesinde biraz olsun kendimize gelmiştik. Ancak oynayıp oynamayacağı son anda belli olan Rivers’ın benchten gelerek soktuğu ekstra şutlar Pana’yı tekrar ayağa kaldırdı. İlk çeyreğin aksine buldukları boş üçlükleri isabete çevirdiler bu kez ve farkı da açtılar. Vesely’nin kenara gelmesi ile birlikte topu boyalı alana indirerek Bourousis’i de rahat kullanan rakibimiz farkı çift hanelere çıkardı. Udoh ve Dixon’ın hücumda hiç devreye giremediği bu bölümlerde Datome’nin de sorumluluk alarak sahneye çıkamaması hücumda iyice kısırlaşmamıza neden oldu. Bir türlü hücumdaki o akıcılığı ve takım oyununu sahaya yansıtamadık, bireyselliğe döndük ve tempoyu da yükseltemedik, Panathinaikos’un bu anlamda tuzağına düştük.
“Tek ayakta kalan Nunnally”
Çeyreğin son bölümünde tekrar Kalinic-Nunnally’i kanatlarda ve Antic-Vesely ikilisini pota altında deneyen koç Obradovic bu beşle savunmada istediği sertliği, agresifliği yakaladı. Bu uzun ikilisi ile pota altını yardım savunması ile daha iyi kapatmayı başardık. Datome’nin oyunun her iki alanında da aksadığı bir gündeNunnally’nin istikrarlı bir şekilde bulduğu atışları isabete çevirmesi, güvenerek atması aradığımız bench katkısını da getirmiş oldu. Udoh ile Dixon’ın toplamda 6 sayıda kaldığı ve 7 top kaybettiğimiz ilk yarının sonunda sadece 4 sayıda geride olabilmemizin temel nedeni ikinci çeyreğin sonunda savunmayı toparlamamız, yay gerisinden %50 ile oynayabilmemiz ve buna karşın Pana’nın sadece %29 ile üçlük atmasıydı.
“Bu kez de Nichols”
İkinci çeyrekte benchten gelen Rivers’ın yaptığı kritik dış şut katkısını 3.çeyrek ile beraber bu sefer Nichols’dan buldu Panathinaikos. Savunmayı biraz olsun toparladığımız ve Nunnally’nin ekstra hücum performansı ile maça tutunduğumuz anlarda farkı bir türlü kapatamadık. Nichols’ın ekstra katkısının yanında hücumda bir ya da iki pas sonrası kullandığımız erken atışlar ve devam eden basit top kayıplarının da etkisi büyüktü. Özellikle Udoh’u hiç oyuna sokamamamız ve iç dış dengesini kuramamamız işimizi çok zorlaştırdı. Hücumda yaşadığımız kısırlık savunmamıza da yansımaya başladı, direncimiz düştü. Udoh’u mecburen kenara almak zorunda kaldık ve yerine giren Antic’in Vesely ile beraber faul problemi yaşayan Singleton’ın yokluğunda hücum ribaundlarında etkili olması skora tutunmamıza yardımcı oldu.
“Boyalı alanımız yol geçen hanı”
Son çeyreğe 4 kısa ile başlayan koç Obradovic’e karşı Bourousis kozunu sahaya sürerek başlayan koç Pascual bunun karşılığını aldı. Yunan uzun üstüste bulduğu 5 sayı ile takımının 7-0’lık seri ile temsilcimiz karşısında farkı tekrar çift hanelere çıkarmasını sağladı. Bourousis’in bu kadar etkili olmasının temel nedeni Datome’nin savunmada hiç ama hiç konsantre olmamasıydı, yardımlarda hata yaptı ve adam değişmeler sonrası birebirde çok kolay yenildi. Boyalı alanda rahat pozisyon bulan Pana’ya karşı takım faul hakkımızı da çabuk doldurduk maalesef. İçerde sorun yaşadığımızı gören Calathes tekrar potaya gitmeye başladı. Koç Obradovic ilginç bir şekilde Kalinic’i Yunan guard üzerinde pek denemedi, deneyemedi. Feldeine, Rivers ve zaman zaman 3 numara oynayan Nichols’ın etkinliği de bu seçime engel oldu. Skor anlamında opsiyon bulmakta sorun yaşadığımız bir günde faul çizgisine giderek yakaladığımız bonusları da iyi değerlendiremedik.
“OAKA kabusu devam etti”
Fenerbahçe maalesef bu sezon deplasmanlarda ortaya koyduğu kötü performansı devam ettirdi ve OAKA’daki şanssızlığını kıramadı. Takım oyunundan uzak ve hiç konsantre olmamış bir Fenerbahçe vardı sahada. Savunmada bir türlü alıştığımız, bildiğimiz sertliği ortaya koyamadık ve özellikle Calathes’i hiç zorlayamadık. 40 dakika bittiğinde ev sahibi sadece 3 top kaybı yapmış ve buna karşın 11’i Calathes’den olmak üzere toplamda 19 asist yapmayı başarmıştı. Bunun yanında hücumda da çok verimsiz ve durgunduk. Pas trafiğini sağlayamadık, sahaya iyi yerleşemedik ve iç dış dengesini kuramadık. Sadece 13 asist yaparken toplamda 12 top kaybı yaptık ki bunların 10 tanesi Pana top çalmasına dönüştü, yani direkt sayı olarak potamızda gördük diyebiliriz.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: fersu.deniz@abcspor.com
twitter: @fersudeniz