Fenerbahçe için uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Bugün itibariyle ” istedikleri her maçı ” kazanacak kapasitede ve geçen seneki tarihi başarıya nazaran daha bir “ takım gibi takım” görüntüsünde olduklarını söyleyebiliriz.
Tabii ki daha sezon başı ve Berlin’deki F4’e yaklaşık 6 ay süre var ama birbirini yeni tanıyan oyuncuların oluşacak ten uyumu, iyileşecek Hickman katkısı ve herşeyden önemlisi Obradovic faktörüyle, ufukta F8, belki de yine yeni bir Final Four bizleri bekliyor gibi..
Türkiye Liginde 3 mağlubiyet alındı ve her zaman zorluk derecesi yüksek Abdi İpekçi deplasmanını çıkartırsak, 2 görece kolay ve haftanın büyük sürprizi olan ( Torku Konya-Demir İnşaat Büyükçekmece ) skorlara imza attılar.
Ama Avrupa’da farklı bir kimliğe bürünüp, Strasbourg deplasmanında yenen 91 sayı ve 21 farklık ağır tokadı saymazsak, her maçı isteyen ve alan bir görüntü çizdiler.
İlk grup maçları zaten formalite ve Fenerbahçe kalitesindeki takımların sonraki turu göreceği hepimizi malumu.. Puanlar sonraki gruba tanışmadığı için, kazanma geleneği psikolojisi haricinde çok bir önemi yok gibi gözükse de, takım halinde savunma ( Goudelock varken bunu başarmak çok zordu) ve tek bir oyuncunun bire bir’lerine değil de sete dayalı hücumlar, geçen sezona göre Udoh-Vesely-Antic üçlüsüyle çok daha güçlü ve yönlü bir pota altı sarı lacivertlilerin en önemli artıları..
Zaten ilk devreyi lider bitirmelerine rağmen, 24 takım genelinde hiçbir istatistikte açık ara bir oyuncunun ön plana çıkmamış olması da bunun bir kanıtıydı.
Bugünkü maça gelirsek; 11-0 başlayan karşılaşma, 30-10 biten ilk çeyrek sonrası, şalteri daha bitime yarım saat kala indirdiler. Sonrası antreman havasına geçen ve güle oynaya 84-67 biten Münih deplasmanı.
Rakip kalburüstü bir takım olmasa da, rotasyonda hatırı sayılır süreler alan; puzzle’ın çok önemli iki parçası: Bogdanovic- Sloukas ve Barış Hersek’in yokluğunda farklı kazanılan deplasman maçını küçük görmemek gerekiyor.
Ayrıca bu salonda Khimki ve Strasbourg’u 60 ve 61 sayılarda tutup, net skorlarla yendiklerini de unutmamak lazım!
Sarı lacivertlilerin, kazanılan 5 karşılaşmanın 4’ünde rakipleri 67 sayı ve altında tutmuş olmaları da başka bir önemli istatistik.
Boby Dixon için geçen haftaki Khimki maçında sarı lacivert formaya “ hoşgeldi “ demiştik, bugün ilk çeyrekte de 2-7.dakikalar arası motora bağlayıp attığı 16 sayıyla bizlere çok içten bir “ hoşbulduk “ dedi. Maçı da 25 sayı, 5 asist, 4 ribaund ile kapatıp gecenin oyuncusu olurken,
Luigi Datome de 17 sayı, 6 asist, 5 ribaundluk çok başarılı bir performans sergiledi.
Udoh’un 10 sayısının yanında 3’ü hücum olmak üzere toplamda 6 ribaundu, Pero Antic’ten gelen 10 sayı, 3 ribaund, 3 asistlik katkı ve genç oyun kurucu Berk Uğurlu’nun aldığı 12.44’lük süre de bu maç özelinde akılda kalan diğer istatistiklerdi.
Bugün için oyuncu topluluğuna gelebilecek en büyük eleştiri maç seçmek olur ve zamanla bu problemin de şekle gireceği kanaatindeyim.
Fenerbahçe bu gruptan daha sezon başlamadan çıkmıştı ve bence anormal şeyler yaşanmadığı sürece 2.gruptan da çıkıp F8 vizesi alacaktır.
Sonrası ne mi olur ? Onu da o zamana, yani Nisan ayı 2.haftasına bırakalım..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : burak.belgen@abcspor.com
twitter : @BurakBelgen