POROFESÖR ZİHNİ SİNİR PROCESİ !!
İzbandut gibi diyebileceğimiz iri kıyım bıyıklı, göbekli, işçi tulumu giymiş 4 adam kapıyı çalar, ev sahibi açar, hışımla içeri girerler ve ev sahibine: – İyi günler Faik Bey, biz “Cümle Alem Limited Şirketi”nden geliyoruz. bundan bir kaç ay evvel kahvede bir konuşma esnasında yalanım varsa cümle alem zitsin diye bir cümle sarfetmişsiniz, yalanınızı tespit etmiş bulunmaktayız, tahsilatı şimdi mi yapalım istersiniz, bizzat siz mi ofise gelirsiniz ? Bu tarz bir kara mizahın yoğunlukta olduğu, siyasete de her daim yer veren, döneminin dünyadaki en önemli karikatür dergilerinden biri olan Gırgır dergisini yaşı tutanlar unutamaz.
Halen de var ama Gırgır kapandıktan sonra epey bir müddet yayınlanmadı. Şimdiki Gırgır dergisi ikinci dönem sayılır ve ilk dönemindeki kalitesinden çok uzak. “Dünyanın en ileri zekalı gerisi” diye bilinen, “Porofesör Zihni Sinir” isimli bir de çizgi karakter vardı, sürekli keşifler yapan, enteresan bir mucit. Porofesör Zihni, musluk kelebeğinin altına diş macununu takıyor, musluk başlığından suyun akması gibi, macun tüpünden de macun akıyor. Ahşap merdivenin altına bir köpek kulubesi koyup, merdiven altından kara kedi geçmesini engelliyor, bacak bacak üstüne atanlar için farklı sandalye tasarımları, otomobil sileceği mantığında çalışan, gözlük silgeci icat ediyor ki gözlük silgeci manuel tabii, ip yardımıyla çalışıyor falan filan.
6-7-8-9-10-11 sırt numaraları şeklindeki bir saha dizilişini 66-1010-99 şeklinde eviren Pereira acaba Zihni Sinirimsi bu procesiyle bir gün gerçekten dünya futbol akademisi kitaplarında kendine yer bulabilir mi, ben de çok merak ediyorum. Başkan’da nasıl olsa para çok, hangi mevki dediysem çifter çifter transfer yaptı, madem öyle ben de çifter çifter oynatayım dedi zağar ! İki tane uzun bacaklı kesici koyarım demiş, Onlar topu kaparlar. Önlerinde de iki tane 10 numara var, millet de bir tane yok, ben de iki tane var. Şişir topu gitsin, Fernandao alamasa, RVP alır. Süperrr !! Ramires ve Mikel gibi iki tane kaliteli ayağın olsa topla haşır neşir 66 sorunu olmaz. Tümer ve Alex’i yanyana oynatırsan da kanat akınların sadece beklerine kalır, kanatlar yeterince çalışmaz. Tümer ve Alex’in attığı topu bir santrfor alıyorsa, direği de hızlı bir sprinter olacak ki topu aldıklarında bir işlev kazansın.
Futbol 11 kişiyle oynanır ama birbirleriyle aynı özellikte sadece 4 adam kullanabilirsin sahada. İki kanat beki veya iki kanat forvettir ve ikisi de yan yana değil. Biri bu çizgide oynuyor, diğeri öteki çizgide. Tandem bile aynı özellikte olmaz, 35 – 40 milyonluk iki tandem alamıyorsun. Biri daha hızlı olur, biri iyi pas atar, falan filan. Ben bu dizilişin gereksiz bir zorlama olduğuna inanıyorum, asla yürümez. Çok mantığı olduğunu da düşünmüyorum, “Çıkın oynayın Taktiği”kokusunu alıyorum. Letonya maçında diğer Zihni Sinir Küpü, egosu Türkiye Cumhuriyeti’nin üstündeki şahıs da 3 tane 10 numarayla sahadaydı. Selçuk, Arda, Çalhanoğlu topu alıp iki sürüp, etraflarında iki kıvırtmadan pas atmıyorlar, aynı şey.
Pereira bu sistemde ne kadar israr eder, Siyam ikizlerini ne zamana kadar izlemek zorunda kalırız ? Pereira ya bir kaç tokat yiyecek ya da bir Azizsilin. Ne zaman yerse. Atromitos’la yapılan ikinci maç, Rize maçı ve Antalya maçında üst üste üç kez aynı tıkanıklığın devam etmesi beni bu yazıyı yazmaya sevk etti, erken, sabır falan eleştirilerine katılmıyorum artık. Diego, inanılmaz derecede fazla oynuyor topla, el freni. Bu bir noktada düzelecek. Zira Fernandao viyaklayacak, Van Persie ciyaklayacak “boşa kaçıyoruz ama Diego ağzım, burnum diyinceye kadar pozisyon kayboluyor”diye veryansın edecekler mutlaka. Pereira, hazırlık döneminde ne zaman kendisine mikrofon uzatılsa hücum futbolu, çabuk ve dikine oyun üzerine ağzımıza bir parmak bal çaldı.
Biz de öyle bir takım hayal ettik. Bu yapı böyle bir futbolu oynamaz. Bence nasıl olur ? Markovic diye 25 milyonluk bir adam geldi, Tuttuğu varsayımıyla ben de bir kadro yapayım dedim, her Türk gibi teknik direktör doğmuş biri olarak (!) Volkan Şener Kjaer Alves Caner Ozan Josef Volkan Nani Markoviç Fernandao Nani müthiş bir tek pasçı, pas yüzdesi çok iyi, topu da iyi saklıyor, araya da daha fazla top atabilme yeteneğine sahip, Diego’dan çok daha klas ve zaten de ortada oynuyor. Bence o bölgede çok daha rahat ve etkili oynar, savunması da daha iyi, enerjisi de, sürati ve çabukluğu da. Volkan Şen’in milli maçın ilk yarısında neler yaptığını, Ozan’ın orta sahaya girer girmez ayağa nasıl çabuk paslar yaptığını, orta sahaya nasıl bir dinamizm getirdiğini umarım Pereira da görmüştür.
RVP henüz hazır değil. Tam olarak dönünceye kadar sonradan girer oyuna. 4 Bursalı da dikine vaziyette, sahanın sağ tarafını yarıya kadar kaplar. Üç kanat forvetle futbol böyle oynanmalı bence. Takır, takır ve süratle. Futbolu konuş konuş bitmez, bir noktaya temas etmek istiyorum izninizle. Karaya vuran Suriyeli çocuğun cesedi yüreğimi dağladı, o ne masum bir yatıştır öyle ? Pulitzer ödüllü, başında akbaba bekleyen çocuk fotoğrafından daha hazin geldi bana. Çok üzüldüm gerçekten. Oysa şu Suriyeli mülteciler zaman zaman benim de sinirimi bozuyor. Adamları İşid zulmüyle göz göre başbaşa bırakamazsın. Açacaksın kapıyı gelecekler ama maden yaptın nir erkeklik, bakacaksın. Bir bölge oluşturup, hepsini orada tutacaksın, insani şartlarda. Şehirlere salmayacaksın.
O fotoğrafı görünce insanlığımı sorguladım tekrar. Ben de kızıyordum ara ara çünkü, benim de insanlığım epey bir eksikmiş. “Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder de; kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez” demiş Lev Tolstoy üstad. Kötüye giden insan, kötüye giden biziz, inanın insanlık değil !!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907
