Bugüne dek oynadığı son 8 Euroleague deplasmanında firesiz yoluna devam eden sarı-lacivertliler, Dostluk ve Barış Salonunda 12.000’e yakın seyirci desteğiyle sahaya çıkan Olympiakos karşısında mükemmel bir 4 periyot sonrasında 73-64 kazanarak Pire’de tarihi bir destan yazdılar.
Tek kelimeyle, Fenerbahçe’nin özellikle savunmada inanılmaz bir performans gösterdiği bu akşamki zaferde maçın yıldızı olarak kimi söyleyeceğim inanın bulamadım! 6’sı üçlük olmak üzere tam 24 sayı atan ele avuca sığmaz Goudelock’u mu, 16 sayı 9 ribaundluk istatistiğiyle her maç neredeyse aynı çizgiyi gösteren Sırp forvet Bjelica’yı mı, tüm takımca yapılan muhteşem savunmayı mı, yoksa Yunanistan yıllarında 10’larca kupa kazandığı Pana senelerinden Olympiakos zaferlerine alışkın ‘basketbolun peygamberi’ Obradovici’i mi !
Oyuna baktığımızda, maçın bütününde dersini çok iyi çalışmış ve Oly’in atardamarı olan V-Span’ı çok iyi kitleyen bir FB izledik. Oly kağıt üstünde FB’den çok daha ucuza kurulmuş bir kadro olabilir ve V-Span haricinde kontratında yüksek milyon dolarla yazan oyuncuları yok ama son 3 senenin 2 Euroleague Şampiyonu, bence Avrupa’nın en iyi savunma yapan takımı.
Bu kıtanın en önemli oyuncusu olan, tam bir ‘Winner’ Spanoulis ile çevresinde konuçlanmış çok dengeli bir rotasyona sahip. Ve de bu salonda bu sene maç kaybetmediklerini de unutmayalım!
Burda kazanabilmenin yolu onu kitlemekten geçiyordu ve Avrupa’nın 1 numaralı 1 numarasını maç içinde 10 asist yapmasına rağmen, sadece 5 sayıya tutarak inanılmazı başardılar.
İşin güzel yanı, ikili averajda puan puana gittiği iki rakiplerinden de öndeler ve ikisinin daha birbirleriyle oynayacakları bir karşılaşma var !
İlk turda Palau Blaugrana’da da kazandılar. TOP16’da Moskova’da da.. Ama bugünkü galibiyet hepsinden de önemli! Mükemmel kelimesinin hafif kaçacağı bir 40 dakika izledik. Başta Obradovic olmak üzere, oynayan oynamayan herkese ne söylesek, ne methiyeler düzsek az! Bu üst üste kazanılan 9.deplasman galibiyeti bence 2 puandan çok daha fazlası hatta daha net bir kanı için erken olabilir ama bence Madrid yani Final Four anlamına geliyor.
Yeter ki kalan 4 maçta, okyanusu geçip derede boğulmasınlar. Şimdi kalan karşılaşmada çok büyük hata yapmadıkları sürece çapraz gruptan, iki İspanyol devi Real-Barca değil, çok büyük olasılık Maccabi-Pana ikilisinden biri gelecek ve ‘Best of Five’ serisinde saha avantajı da Fenerbahçe’de!
Ben 2 Nisan’da Bask ekibi Kutxa Laboral Vitoria ile Fernando Buesa’da oynanacak karşılaşmaya dek, Milano ve Malaga ile Ülker Arena’da sahne alacak maçlarda fire vereceklerini düşünmüyorum. TOP16 macerasını da Ülker Arena’daki Anadolu Efes maçıyla kapatacaklar.
Bu 4 maçın 4’ünü de kazanmak demek grubu lider bitirmek anlamına geliyor. Bir maçta mağlup olmaları durumunda da ilk 2 şansları, dışarda kalma olasılığından yine de fazla!
Bu şube Avrupa’da bu akşama yani 13 Mart 2015 tarihine dek çok destan yazdı ama hep anlık başarılar oldu, hiçbir zaman devamı gelmedi. Bu kez bu tünelin ucu sonuna kadar açık, dediğim gibi yeterki okyanusu geçip derede boğulmasınlar. Camianın senelerdir beklediği F4 için artık çok net söyleyebiliyorum; ‘Bu sene o sene‘
Ben sarı-lacivertlilere şimdiden tüyoyu vereyim! 15-17 Mayıs tarihlerinde Madrid’de oynanacak Final Four’da, uçak-hotel rezervasyonları ve maç biletleri için çok geç kalmadan harekete geçsinler..
Benden söylemesi!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
burak.belgen@abcspor.com
