Maç öncesi taraflı tarafsız kime sorsanız, bir tarafta Avrupa’nın en pahalı 4 kadrosundan biri olan ve Euroleague’de yoluna dolu dizgin devam eden, F4 ihtimali en yüksek takımımız Fenerbahçe, diğer köşede sene başından beri sakatlıklar, kadro dışı kalanlar, parası ödenmeyip sözleşmesini feshedenlerle dolu ve bu maça da genç takımdan adet yerini bulsun diye 3 takviye alıp anca 11 kişiyi bulabilen ama ‘sadece’ 6 kişiyi sahaya sürebilen Galatasaray karsisinda, deplasmanda oynuyor olmasina ragmen surdirek favori diye cevap verirdi.
Nolan Smith’in disiplinsiz davranışları ile başlayan gemiyi terk etme furyası, Furkan Aldemir’in parası ödenmediği için sözleşmesini feshedip NBA’e gitmesiyle devam etmiş, bu iki ismi üç yabancı oyuncu Vougioikas-Aradori ve Jawai takip etmişti. Zaten kısıtlı kadrosuyla iki cephede yoluna devam etmeye çalışan Sarı-Kırmızlılarda, Sırp uzun Alex Maric’in de sözleşmesi uzatılmamış, en son fire de takımın en kilit yıldız oyuncusu Carlos Arroyo olmuştu. Bu da yetmezmiş gibi Ender Aslan ve Pocius da sakatlıklarından dolayı dün gece Abdi İpekçi’de yerlerini alamamıştı.
Hafta içi Real Madrid ile oynanan Euroleague maçında sakatlanan Sinan Güler’i de yarım porsiyon sayarsak, tam anlamıyla 5.5 kişi ile maça çıktı Galatasaray. Geçen haftaki Anadolu Efes maçında 2 teknik faulle oyundan atıldığı için bu karşılaşmada takımının başında bulunamayacak Ergin Ataman’sizlik da cabası!
Ama karşılaşma hiç de düşünüldüğü gibi başlamadı. Her geçen dakika oyunun içinde kalan hatta momentumu elinde tutan sarı-kırmızlılar, 6 kişi ile döne döne bu zorlu 40 dakikayı büyük bir zaferle tamamladılar.
İnanılmaz mücadele ettiler. 6 kişiye de büyük alkış ama alkışların en büyüğü sakat sakat oynayan Sinan Güler ile kariyerinin en önemli maçlarından birini oynayan Zoran Erceg’e…
Özellikle sakatlığından dolayı tam randıman vermesi imkansız Sinan’ın söylediğimiz ‘yarım porsiyon benzetmesini 4’le çarpıp en az iki kişilik oynaması’ takdire şayan bir durum. Benden Cesur Yürek’e kocaman bir Şapka!
Ve de her topta oyunun içine giren, rotasyonsuz oynayan oyuncularını yaptıkları tezahüratlarla arkadan iten 10.000’i aşkın GS seyircisi de bu zaferde en az 6 Aslan Yürek kadar pay sahibidir.
Obradovic maçtan sonra GS’yi kutladı ama FB tandanslı birçok yayın organı, maçtan sonra hakemlerin çok kolay faulleri çalıp, diğer taraftan da birçok faulü eşgeçtiklerinden yakındılar.
Sonuçta saha avantajı denen şey de, bir taraftaki potaların diğerinden 10 santim daha geniş olması veya atılan her baskete 3, üç sayılara da 4 yazılması değil! Seyirci baskısıdır ev sahibi ile deplasman takımını birbirinden ayıran en önemli ayrıntı!
Bugün her çalınan çalınmayan faulde, İspanyol seyircisi gibi çaldıkları ıslıklar ve verdikleri tepkilerle çok sert bir atmosfer, hakemler ve FB’li basketbolcular üzerinde inanılmaz bir baskı yarattılar. Bir şapka da onlara…
GS FB’yi Abdi İpekçi de ilk kez yenmiyor ama son senelerde aldıkları en değerli Erkekler Basketbol galibiyetinin bu karşılaşma olduğunu düşünüyorum!
Nasıl olsa kazanırız havasındaki Fenerbahçe, yaptığı berbat ötesi savunma ile maçı 92 sayı yiyerek tamamladı. Oyun kurucusuz şekilde sahaya çıkan ve topu getirebilecek tek isim Sinan Güler’e maçın 1-2 dakikası haricinde baskı yapmayı bile düşünmeyen, kurt hoca Obradovic de dün gecenin sınıfta kalan isimlerindendi.
Bu bir play-off değil, lig maçı… Yani telafisi var ama akılların Pire’de, telafisi olmayan tarihi Olympiakos maçında olması bence abesle iştigal, çünkü, iki maç arasında 100 saatten fazla bir süre olduğu hepimizin malumu.
Ve de normal sezon maçı da olsa, sonuçta mahallede arkadaş arası misket değil, Türkiyenin en büyük derbisini oynuyorsun! Bu ezeli, 1 asırdan uzun süredir sahne alan karşılaşmalarda kazanılan, bir galibiyetten çok daha fazlasıdır, bunu da sarı-lacivertlilere hatırlatmak lazım!
Bugün bir basketbol maçı değil, 10 x 4’den 40 dakikalık hayat dersi izledik Abdi İpekçi Spor Salonunda…
Bu dersin akılda kalan en önemli maddeleri,
1.Maçlar sahada kazanılır
2.İyi kadrolar değil, takım gibi takım olanlar zaferlere ulaşırlar.
3.Teknik, kabiliyet kadar hatta daha da önemli şey; kocaman bir yürek ve kanının son damlasına dek savaşma azmidir.
Tebrikler Galatasaray… Bu zafer sarı kırmızılıların ilk Fenerbahçe galibiyeti değil ve son da olmayacak ama bu karşılaşma bence ilelebet hatırlanacak!