https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

3 TEMMUZ RUHU, PARALEL YAPI VE İLKER BAŞBUĞ

Okunması Gerekenler

brunoİki Trakyalı oturmuş bulmaca çözüyor:
– 4 arfli bi ayvan ? Ne olabilir ?
– Oroz be demiş diğeri.
Diğeri tam yazacak olmuş, öbür ki yine atlamış:
– Dur be, yazma emen, indi de olabilir !
Horoz mu hindi mi muhabbeti gibi bilinmeyen karanlık güçler, tetilçi savcılar, işbirlikçi emniyet amireleriyle beraber futbol dünyasını sarsacak bir operasyon yaptılar malumunuz.
Bu operasyonu kim yaptı, İktidar mı yaptı, adına paralel yapı denilen cemaat mi yaptı ?
Aslında bunun da çok bir önemi yok,
Şöyle yakın geçmişe kısa bir yolculuk yapalım, neler yaşandığını anlamak hiç de zor değil.
Henüz AKP yokken cemaat denen medya sahibi bir örgüt vardı. Eğitim alanında hizmet ettikleri için bunlara kısaca “Hizmet” de diyorlardı. Devlet kademelerine personel yetiştirmek ve cemaatin etkinliğini artırmak gibi bir hedefleri vardı, sessiz ve derinden bu konuda ilerliyorlardı ama üst kademelere adam yerleştirmek konusunda bir türlü arzu ettikleri ortamı bulamıyorlardı.
AKP ise parti olarak öncesi olmayan bir partiydi. Elinde bir kadrosu yoktu. Kendilerine her türlü desteği veren cemaatin elinde ise istedikleri kadro mevcuttu.
AKP- Cemaat koalisyonu beraber yol almaya başladılar. Cemaat devletin pek çok önemli, kilit denilebilecek noktalarına adamlarını yerleştirdi.
Yapmayı planladıkları islam devrimine karşı en büyük engel Atatürkçü yapısıyla bilinen
Türk Ordu’suydu.
Balyoz ve Ergenekon gibi sahte delil, uyduruk gizli şahit, Tetikçi savcılarla hem Türk Ordusu’nun itibarını zedelediler hem de gerekli anayasal değişiklileri iktidara yaptırarak bertaraf ettiler.
Ordu da pek çok şey gibi RTE için de bir tehditti. Cemaat de bir bir ortadan kaldırıyordu bu tehditleri.
RTE adına yapılacak en güzel şey oturup seyretmek ve cemaate destek olmaktı.
Sonra ne olduysa kıyamet koptu ve araları açıldı. Şimdi cemaat birden bire darbeci oldu ve cemaatin ofisleri inleri oldu.
İkisi birbirlerini yiye dursunlar, pek çok günahsız, kişi, kurum ve kuruluş zarar gördü. 60-70 yaşlarında ceza evlerine düşen komutanlar oldu, kimi ceza evinde vefat etti.
17 Aralık operasyonu ile birlikte bu tezgahların hepsi paralel yapıya ihale edildi.
Şimdi bu noktada, diyorum ki, YEMEZLEEEER !!!
3 Temmuz Türk toplumunda büyük bir travma yaşattı. Yurdum insanının tek hobisi futbola iftira lekesi bulaştı. En büyük zararı da doğal olarak Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü Fenerbahçe ve taraftarı gördü.
Santos’ların, Lugano’ların, Nianglar’ın gidişi, Alex’in ikinci ligde de oynarım arkadaş demesi milyonları göz yaşına boğdu.
Hepsini geç, şikeci damgası yediler. İnsan içine çıkacak hal bırakmadılar.
Ya şerefsiz basın ? Neler uydurdular:
– Maçların sonucunu önceden biliyorduk, güle güle maç seyrettik diyen polisleri yazdılar. Aziz Yıldırım’ın sabıka fotoğraflarını bastılar ilk sayfalarına.
3 Temmuz da Fenerbahçe tek yürek oldu.” Biz şike yapmayız” dedi. Gaziantepspor maçında son uzatma dakikasında gelen golü görmüşlerdi çünkü? 17 takımın Fenerbahçe şampiyon olmasın diye sahada verdikleri mücadeleyi seyretmişlerdi.
Hep destek tam destek sloganları ile yek vücut yürüyüşler, yöneticilerini ceza evlerine uğurlamalar, adliye önlerinde her cuma iyi haber beklemeler daha neler neler.
Taraftar formalara saldırdı, kartlara saldırdı, tahvillere saldırdı, kulübe bağış üstüne bağış yaptı.
Takım her gol attığında şikeeee şikeeee diye inşettiler dört bir yanı.
O tarihten tam 21 hafta sonra, en önemli yıldızlarını bir bir kaybetmiş, Avrupa kupalarından men edilmiş, çok büyük maddi kayba uğramış Fenerabahçe şampiyon oldu. Tekrar Türk futbolunun zirvesine çıktı.
Fenerbahçe şike yapmadıysa kaybını şahsi hesabımdan tazmin edeceğim diyen büyük Fenerbahçeli Mehmet Ali Aydınlar’dan da çıt çıkmadı!
Başka başka takımları tutan tatlı su aydınlarından ses çıkmasını zaten beklemiyorduk.
Bütün bu süreçte Fenerbahçeyi ayakta tutan en büyük güç yüce taraftarındır ve ilk kez bir eski Genel Kurmay Başkanı, İlker Başbuğ telaffuz etmiştir bu gerçeği.
Kendisine burdan sevgi ve saygılarımı iletmek isterim.
Gücünü tarihten alan, Kurtuluş Savaşı’nın milli kahramanı Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yüce taraftarından bunu beklemek sürpriz sayılmamalı nezdimde.
Fenerbahçe taraftarı dünyada eşi benzeri görülmemiş bir dayanışma örneği göstererek dünyanın en kalabalık olmasa bile en etkin, en büyük taraftar topluluğu olduğunu gösterdi bir kez daha.
Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, ” O paraları bakan çocuklarını evine cemaatçi polisler yerleştirmiştir, İsrail yerleştirmiştir, onlar namazında niyazında, yapmaz” diyenler gördüler ki paralar faizleriyle beraber iade ediliyor.
3 Temmuz sürecinin tüm tetikçi savcıları bir bir meslekten ihraç edildi.
Efendim, neymiş ? Bu bir oyunmuş, bu bir tezgahmış !!
Peki bu tamam da 2 senedir Avrupa Kupalarına katılamayan, çok önemli bir gelir kaybına uğrayan Fenerbahçe Spor kulübünün maddi tazminatı ve manevi tazminatı ne olacak, ey efendiler ? Ne anladım ben bu işten ?
Ayrıca bir çift lafım da özellikle İstanbul’da ikamet eden Fenerbahçelilere.
Ey efendiler, ne oldu 3 Temmuz ruhuna ? Nerdesiniz, Aloooooo ??
Bu stadyum niye hınca hınç boş ??

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

bruno.monte@abcspor.com

Son Haberler

FENERBAHÇE GİBİ

Önce kızlarımızı kutlamak istiyorum. 2 sene üstüste Euroleague şampiyonluğunu kazanan kadın basketçilerimize ve böylesine yetenekli ve karakterli oyunculardan oluşan...

Benzer Konular