Yaşları birbirlerine çok yakın olmasına rağmen kariyerlerinde bir arada oynama fırsatını hiç bulamamış olan Hoeness kardeşlerin futbol hayatı güzel bir Baden-Württemberg şehri olan Ulm’de başladı.
Kendisinden 1 yıl ve 2 gün daha genç olan, 7 Ocak 1953 doğumlu kardeşi Dieter de Uli ile aynı dönemde Vfb Ulm altyapısında başladığı futbol hayatını, 14 yaşında Ulm 1846’ye geçerek sürdürdü. Ağabeyinden farklı olarak 22 yaşına kadar amatör kümede oynamaya devam eden Dieter de sonunda dikkatleri çekmeyi başardı ve Vfb Stuttgart’ın kadrosuna dahil oldu.
Dieter alt liglerde savaşını sürdürürken ağabeyi Uli ise Bayern’de fırtınalar estiriyordu. 1973-74 sezonunun Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Atletico Madrid’i 4-0 yenerek tarihinde Avrupa Şampiyonlugu’na uzanan ilk alman takımı olan Bayern’de, o gün oynadığı inanılmaz kontratak futbolu ve attığı iki golle, 22 yaşındaki Uli Hoeness de adını, Beckenbauer, Maier ve Müller’in yanına, efsanelerin arasına yazdırmıştı.
**Uli’nin sakatlığı
Alman futbolunun dünyayı kasıp kavurduğu 1972-77 arasındaki beş yılda, Bayern bu kupayı üstüste üç kez kaldırırken, ikinci şampiyonluğa uzanılan Leeds United maçında geçirdiği diz sakatlığı Uli’nin başarılarla dolu hikayesinde sonun baslangıcı anlamına geliyordu.
Bir daha asla eski Uli Hoeness olamadı. Evet, sakatlığından kağıt üstünde kurtuldu, 1978 sonuna kadar da Bayern formasını duzenli olarak giydi ama eski Uli haline dönemedi.
**O yillarda Dieter…
Çok genç yaştayken Bayern tarafından fark edilen Uli’nin aksine küçük kardeş Dieter kendi yolunu savaşarak açmak zorundaydı. 1977 senesinde attığı 19 golle Vfb Stuttgart’ın Bundesliga’ya yükselmesinde önemli rol oynayan Dieter, 1978-79 sezonunda kaydettiği 16 golle Stuttgart’ın Bundesliga’yı ikinci sırada bitirmesinin de baş kahramanlarından olmuş ve en sonunda hayalindeki kırmızı beyazlı formaya kavuşmuştu.
Bayern forması ile, ağabeyi gibi, 8 sezon geçirmiş ve 5 Bundesliga, 3 de DFB Kupası’nı kariyer defterine işlemişti. Kariyerinin tek eksik halkası olan Avrupa Kupası hayali ise önce 1982’de Aston Villa’ya; 5 sene sonrasında, 1987 final maçinda ise, Futre ve Madjer’in gazabı altında Porto’ya kaybediliyor ve Dieter’in futbol kariyeri de bu maç ile, 34 yaşındayken, son buluyordu.
Futbol labirentinin sürprizlerle dolu kıvrımları, aynı jenerasyona mensup olan iki yıldızın, aynı kulüpte oynamalarına rağmen, ne Bayern Münih’te ne de Alman Milli Takımı’nda aynı anda sahada olmalarına olanak tanımamıştı işte. Uli futbolu bırakır bırakmaz, Dieter onun yerine Bayern formasını sırtına geçirmiş, kim bilir, belki de pek çokları, aralarındaki fiziksel benzerliğe de kanarak, Uli’nin yerini Dieter’in almış olduğunu belli bir süre fark etmemiş dahi olabilir.
** Uli ve Dieter’in yöneticilik kariyeri…
Hoeness kardeşlerin hikayesi burada bitmiyor elbette. Dieter futbolu bıraktıktan sonra ilk 3 sene Bayern’in o zamanki sponsoru Commodore International’ın Halkla İlişkiler Müdürü olarak başladığı yöneticilik kariyerine, 1990-95 arası Vfb Stuttgart’ın Genel Müdürlüğü ile devam etti. Bir yıl sonra tam 13 yıl sürdüreceği Hertha Berlin İkinci Başkanlığı görevi ise onu bir sonraki işine, VFL Wolfsburg Genel Menecerligi’ne taşımıştı. Bu 13 yıl zarfında Hertha 1930lar’daki pırıltılı günlerine dönemese de iki Almanya Lig Kupası ve bir Intertoto Kupasını müzeye eklemiş, düzenli olarak Avrupa sahnesinde yer alan, saygın bir kulüp haline gelmişti.
Kaderin tuhaf bir oyunu ile 1986 dünya kupası final maçında yerine oyuna girdiği Felix Magath’ın iki sene süren Schalke 04 macerasından, efsane kabul edildiği Wolfsburg’a geri dönmesi Dieter’in de Wolfsburg kariyerinin sonunu getirdi. Bunun sebebi ağabey Uli Hoeness’in 2007’de Magath’I Bayern’den kovması mıydı bilinmez ama Hoeness kardeşlerin Magath ile yıldızının barışmadığı su götürmez bir gerçekti.
** Zirveden cezaevine…
1952’nin soğuk bir Ocak günü, Ulm’lu bir kasabın oğlu olarak başlayan yaşamının onu götüreceği yerleri elbette ki, Uli de dahil kimse bilemezdi. Belki bugün bir sosis firmasının ortağı olması tahmin edilebilirdi ama ya diğer yasadikları?
1977’de yaşadığı diz sakatlığı hayatının en önemli olayı oldu belki de. Öyle ya, o sakatlık olmasa Uli muhtemelen en az bir 5 sene daha futbol oynamaya devam edecek, belki de kardeşi ile hem Bayern hem de Alman Milli Takimi formalarını beraberce giyecekti.
Eğer sakatlanmasa, 1980’lerin ilk yarısında kimlik değiştiren Bayern Münih şirketi, onu değil, bir başkasını Genel Menecer olarak atayacak, belki de Bayern Münih’in finansal hikayesi de farklı yazılacaktı.
Öncelikle şunun altını çizmek lazım: Uli Hoeness’in Bayern Münih Genel Menecerliğine getirildiği 1979-80 sezonuna kadar Bayern Münih 5 kez lig, 5 kez kupa, 3 kez Avrupa Kupası ve bir kez de Kupa Galipleri Kupası’nı kazanmıştı.
Görevinden istifa etmek zorunda kaldığı 14 Mart 2014 tarihine kadar ise Bayern Münih tam 19 lig, 12 kupa, 2 Şampiyonlar Ligi, bir UEFA Kupası, bir Süper Kupa, bir Kıtalararası Şampiyonluğu kupasını ve bir de FIFA Kulüpler Dünya Şampiyonluğu kupasını müzesine dizmiş, dünyanın en büyük dört kulübü arasındaki yerini garantilemişti.
Sakat bir futbolcu tablosundan dünyanin en başarılı spor yöneticisi profillerinden birini çıkaran Uli Hoeness, 1982 yılında arka koltuğunda uyumakta olduğu küçük bir uçağın düştüğü ve iki arkadaşının hayatını kaybettiüi kazadan da sağ kurtulmuş, kadere bir çalım daha atmayı başarmıştı.
** Peki üçüncü çalımı atabilecek miydi?
20 Nisan 2013’te Uli Hoeness’in vergi kaçakçılığı suçlaması ile soruşturma altına alındığı haberleri Almanya’yı çalkaladı. İddialara göre Uli adı açıklanmayan bir isviçre bankası üzerinden yaptığı bir operasyon ile külliyetli miktarda bir meblağı Bavyera Eyaleti Vergi Daireleri yerine kendi hesaplarına yöneltmişti.
Artan eleştirilere rağmen mahkemenin başladığı Mart 2014’e kadar Uli Bayern Münih’te yürüttüğü yönetim görevlerinden istifa etmedi. Mahkemede 7 değişik operasyonla toplam 28.5 milyon Euro vergi kaçırdığını kabul eden Uli Hoeness, 13 Mart 2014 tarihinde suçlu bulunarak 3,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve aynı gün Bayern Münih’teki tüm görevlerinden istifa etti.
Kararı temyiz etmeyeceğini de ilan eden Uli 40 aylık cezasının yarısını yatmasi üzerine Mart 2016’da serbest bırakıldı. Cezasının son 14 ayini gündüzleri Bayern Münih genç takımları ile ilgili çalışmalara katılarak, akşamları ise cezaevine dönerek tamamlayan Uli, bu süre içinde kazandığı tüm paraları Bayern genç takımlarına bağışlamıştı.
Kadere üçüncü çalımı atmayı başaramayan Uli Hoeness’in tekrar Bayern Münih’te üst düzey bir görev alabilme ihtimali düşük gibi gözükse de “şirketler duygularla değil rakamlarla yönetilir” sözünü unutmayan Bayern genel kurulu Uli’yi 2016 Ağustos’unda tekrar başkanlığa seçti.
Kasım 2019’da, Bayern’de tam 49 yılını oyuncu ve yönetici olarak geçirdikten sonra emekliye ayrıldı. 1979’da göreve geldiğinde Bayern’in 12 çalışanı, 12 milyon DM geliri ve 8 milyon DM borcu vardı.
2018 Kasım ayında çalışan sayısı 1000’in üzerine, gelirler toplamı ise 650 milyon civarlarına çıkmıştı.
mail: tayfun.gerdan@abcspor.com
twitter: @tgerdan