https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

TU VAS ME DETRUIRE

Okunması Gerekenler

Tu vas me détruire

Turkiye Süper ligi başladı. Bir taraftar olarak heyecanla beklediğim açılış maçına dünyanın diğer taraflarındaki dostlara yazışarak ama hemen hemen aynı hazırlıklıları yapıp, aynı duygularla televizyon başına oturduk. Çaykur Rize spor – Fenerbahçe maçına. Beklenti 103 gollü şampiyonluğun açılışı olan aynı maçın tekrarı olarak da kafayı kitleyince, daha ilk başlarda hüsran yaşadık. Sonra hemen ama o zamanki maçta da Aykut girene kadar gerilmemiş miydik dedik, Valencia girdi, aha Aykut bu mu, yok Sosa yok Thiam derken maç 1-2 bitti. Takımda Aykut şu an yokmuş, kazandık ya kardeşim Allah’a şükür demeye başladık.

İşte bu süreç tam bir Fenerbahçe’lilik sürecidir. O yüzden de yazının adı ”Tu vas me detruire” . Sakın Fransızca bildiğimi sanmayın, yıllar önce Ankara’da Fransız Kültüre gitmiş ve oradan 4 ders sonrasında arkasına bakmadan kaçan birisiyim ben. Ama Perşembe akşamı Notre Dame de Paris müzikalini izlerken Papaz Frollo’un Esmeralda için söylediği bu şarkı bana bir ara yılların Fenerbahçe taraftarlığını hatırlattı. Şarkının anlamı, “Beni Mahvedeceksin” sözleri müthiş. Biz tüm Fenerbahçeliler biliriz ki bizim tutkumuz çilelidir. Ve bu değişmeyecektir. Değiştiğini düşündüğümüz her dönemde insanlık kusurundan ötürü ya başkan egosu yapar, ya paramız biter yada Türkiye’deki fransızlar (!) iyi örgütlenir kuyumuz kazılır. Ama bu aşk bitmez son nefese kadar.

Şimdi yılın ilk maçında hemen bu sene o sene demek veya bu ne birader demek olmaz. İlk maçlarda 3 puan yeterlidir. Aldık mı aldık, takımın zaman ihtiyacı var mı, hangimizin yok ki, bu beraber bir yürüyüş. Böyle de gidecek. İslam Çupi’nin yazdığı gibi “Fenerbahçelinin Fenerbahçe’yi sevmesi Türkiye’nin en büyük kıyametidir”. Yürüyüş açıldı, yolumuz açık olsun. Malum yürüyüş açıldı ama transfer sezonu bitmedi, şu an kafalar hep karışık, gittikçe berraklaşıyoruz, o yüzden her şey netleştiğinde, anlamamız için zaman da başlayacaktır.

Gelelim maçtan anladıklarıma. 3 sayfa not tuttum, sonra maç sonunda Erol Hoca’yı dinledim, efendice “destur biraz zaman 3 puan iyidir” dedi. Hepsini attım. Yukarıdakileri yazdım. Bugün hala düşündüğüm de ise aklıma kalanlar:

• Bu takım kesinlikle bir önceki seneden daha iyi. Kat ve kat. Finansal olarak da avantaj sağlandığına göre o zaman sorun yok. Efsanenizin lafını hatırlarsak “İyi futbol iyi oyuncularla oynanır”. Can Bartu Ağabeyimiz.
• İyi futbolcu derken ağabeyimiz gerçekten futbol bilgisi iyi demek istediğini dikkate alarak, Frey kardeşimizi şu an için koşması, Avrupalılığın getirdiği dalaşmaması ve hep oyunda olması, yardımlaşmasını bir yana koyarak, bu takımda yakında olmayacağını net söyleyelim. Bırakalım asıl abiler gelene kadar biraz yardım etsin genç. Belki aydınlanır, sınıf atlar ben de yanılırım.
• Fenerbahçe 3 Temmuz’dan itibaren bir ruh haline daha girdi, “kendini savunma”. Bu maç sırasında ve sonrasında da gördük ki bu huy geçmemiş. Her bir ortamda penaltıları savunuyoruz. Ama ben Rıdvan’a daha çok bozuldum. Efsanemiz kendisini futbolcu Rıdvan, yorumcu Rıdvan olarak ikiye bölüyor. Sevgili Rıdvan, her bir tarafı gazlayarak yorumcu olunmaz. Sen artık yorumcusun, bir rahatla iki “Gol olur” Rıdvan’a dön artık. Bilmem ne etkinliğinde şöyle kuralı değiştirin dedim diye, orada ds lafın geçmediyse, ekranda o Rıdvan’a bu Rıdvan’a göre deme. Çift kişilik bir psikolojik sorun. Nerede ne konuşması gerektiğini bilmemek ise adab problemi. Şeytanı bir yere park edersek, tek bir kural var Fenerbahçe’ye çalınan penaltıyı kimse beğenmez. Hatta tekrar ettirilir. Hakem Arda, iyi maç yönetti diyelim kapalım. Benim merakım, haftaya maç alacak mı?
• Erol Hocam stoperlerin çıkmasını istemiyor, şu ankilere de güvenmediği için de Tolga hep aralarında kalıyordu. Sadece şöyle demiştir Lemos, bunlar stoper ise ben neyim. Ben ise Jailson’u orada gördüm Zanka- Serdar 10 numara derim. Zanka gider, birisi gelir, Serdar için diğerleri gibi lig yeni başladı. Zanka, ikinci yarısı 3 defa gelen topu Rizelilere attı ki tekrar gelebilsinler. Böyle stoper olmaz.
• Bence filmi yapılması gereken bir Caner – Gökhan hikayesi var. Ve son sahne de bu maç olabilir. Neden ayrıldılar, Beşiktaş günlerinde neler yaşadılar, neden geri geldiler ve klasik Caner – Gökhan golünü ne güzel attılar. Bu gol sonrasında bitirirdim filmi. Gittiniz kızdık, küfür ettik, üstünüze para attık ama geldiniz hiç bırakmamış gibi. Helal olsun. Hele Gökhan, hakem acele et dediğinde dediklerini duydum ya, ömrüne ömür versin Allah.
• Erol hocaya gelirsek, her maç bir şey deniyor diyorlar ya bence bu denemeleri ben rakibe göre pozisyon alıyor diye anlıyorum. O zaman kazandığı sürece sorun yok, çünkü bu sene şampiyonluk yılı olmalı. Biz uzun süre 4-2-3-1 gördük salakça bir şekilde eskilerden. O yüzden bu maç özelinde kaleye şut atılmamasını, ikinci yarı oyuncu değiştirmeyip 65’e kadar beklemesini, Thiam, Deniz’e ilk yarı katlanmasını Gustavo’yu kullanma şeklini ben beğenmedim.
• Değişiklikler çok yerinde idi. Bu nedenle hocamız maçı iyi okuyor. O kadar iyi okuyor ki Stjepan Tomas’ın golü atınca “korumalıyım” iç güdüsünü görünce, eski bir Fenerli olarak “aha da şimdi maçı kazandım” dedi. Ama kendisine hatırlatma herkes Tomas değil, ayrıca baskımız da yetersizdi.

Özetle lig başladı. Bizim topçularımız bu sene yaşlı. Onlar bilir işini her gün biraz daha koyarak girer forma. Her şey güzel olacak. Çünkü taraftar bu sene farklı, takımda onu takip eder. Ben Emre – Erol ikilisine güveniyorum. Allah mahcup etmesin. Vira diyelim.

mail: yakup.borekcioglu@abcspor.com

twitter: @Yborekcioglu

 

 

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

FUTBOLUN BİTTİĞİ GÜN

Olmaz olsun böyle lig. Olmaz olsun böyle galibiyet. Yeter artık Fenerbahçe'nin bu ülkede maruz kaldığı muamele. Lanet olsun Fenerbahçe'yi senelerdir ırkçılık derecesinde...

Benzer Konular