https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

TRANSFER ŞART!

Okunması Gerekenler

TRANSFER ŞART!

UEFA Avrupa Ligi play off turunda rakibimiz Sırbistan’ın taraftar desteğiyle meşhur, ancak futbol olarak başarılarıyla pek de ön plana çıkamayan Partizan takımıydı. Birkaç gündür süren maçın yayınlanacağı kanal problemi neyse ki bu defa son dakikaya kalmamış ve TRT zaten aldığı tonlarca verginin karşılığı olarak vermekle yükümlü olduğu hizmeti verme kararı almıştı. Bunun için kendilerine teşekkür etmeye zorunlu bırakanlar utansın!
Bir diğer trajikomik durum da maçtan önce günlerce Partizan’ın seyircisiz oynama cezası aldığını duyuran spor medyamızın düştüğü durumdu. Maç öncesi takımların sahada ısınmalarını izlerken tribünlerin dolu olduğunu görmek ufak çaplı bir şaşkınlık yaşatsa da, bizim medyamızın acizliğini düşününce bu şaşkınlığım da uzun sürmedi.

Şenol Güneş’in son lig maçında 35. dakikada oyundan aldığı Oğuzhan’ı bu kez 11’de düşünmediğini gördük, zaten kendi adıma Oğuzhan’ın alıştığı mevkide oynamayacaksa hiç oynamamasını tercih ederdim. En azından bu şekilde olunca esasen tamamen hocanın sorumluluğunda olan kötü futbolun günah keçisi yapılamıyor!
Daha önce Medel&Necip ikilisinden oluşan orta sahanın oynadığı felaket futbolu deneyimledikten sonra bugün aynı ikilinin önünde bu kez Tolgay’ı koyarak sahaya çıkmak hangi planın ürünüydü çözemedik. Herhalde mücadele direnci yüksek bir orta saha hattı oluşturup, teknik kapasitesi ve yaratıcılığı çok zayıf, ama mücadele yönünden güçlü olan rakibe karşı aynı tarz bir oyunla cevap vermek istendi. Bunun sonucunda ben ve benim gibi güzel futbolu herşeyin önüne koyan taraftarlara zulüm gibi gelen, kördöğüşü misali bir oyun çıktı ortaya.

Babel ve Lens’in yokluğunda Gökhan Töre’nin de düşünülmeyip iki kanatta Caner ve Quaresma’nın tercih edilmesi, yine hasretle görmeyi beklediğimiz pas oyununu değil, uzun top ve orta bombardımanı şeklinde çağ dışı oyunu izleyeceğimizin göstergesiydi, çok da farklı bir şeyle karşılaşmadık. Halbuki dikkatli izleyen gözlerin göreceği üzere, birçok pozisyonda iki basit verkaçla kolayca ceza sahasına girilip gol tehlikesi yaratılabilecekken, topun taç çizgisine yapışmış bekleyen Quaresma veya Caner’e aktarıldığı izledik. Bunun sonucunda da ceza alanında iki stoperin arasında yapayalnız bekleyen Larin’e bir kez bile ulaşmayan çok sayıda karavana orta ile biten başarısız hücum girişimleri çıktı. Sadece Tolgay önceki maçlardan biraz daha etkili bir görüntü verdi, bunun ödülünü de sadece bir defa işe yarayan orta-kafa organizasyonunda, uzun zaman sonra attığı golle aldı.

Yenilen golde son maçlarda olduğu gibi yine orta sahada bir top kaybı ve hızlı çıkan rakibin üç pasta gole uzandığına şahit olduk. Pepe ve Vida stoper hattının ideal isimler olduğu tartışmasız olsa da, şimdilik çok uyumlu bir görüntü çizmediklerini söylemeliyim. Ama bu iki oyuncu geçen sezon da toplasak iki elin parmaklarını bulmayacak kadar maçta beraber oynadığı için biraz daha sabretmek gerekiyor.
Eğer bugünkü maçta Adriano oynamasaydı kanımca Beşiktaş çok daha fazla zorluk çekecekti, neyse ki Adriano var dedirtti çoğu zaman olduğu gibi. O’nun varlığı gerçekten bir rahatlama sebebi.

İleri uçta Larin’in iyi niyetle çabaladığını, elinden geleni yapmaya çalıştığını yadsıyamayız. Özellikle sırtı dönük pozisyonlarda vücudunu iyi kullandığını ve iyi top sakladığını söylemek mümkün. Biri kafayla olmak üzere iki defa gole de çok yaklaştı ancak olmadı. Yine de herşeye karşın kendisinin bu takımın 1. forveti olmadığı, henüz olamayacağı çok açık. Zaten geçen sezon 3. hatta 4. forvet konumunda olan bir oyuncunun bu sezon bir anda 1. forvet pozisyonuna getirilmesi hayatın olağan akışına aykırı! Basamakları birer birer çıkması gerekirken bir anda kaldıramayacağı bir yükü üzerine yüklemek bu oyuncuya da haksızlık olur. O nedenle bugün cezalı olduğu için mecburen yararlanılamayan Negredo’nun -eğer takımda kalırsa- pek tartışmaya yer olmaksızın bu takımın 1. forveti olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Bugün daha çok rövanş düşünülerek skor odaklı ve dolayısıyla tat vermeyen bir oyun izledik. Sezon başı olması ve eksikleri (olası transferlerin de yokluğunu) düşünerek şimdilik iyi niyetimizle mazur görelim. Ancak bu takımın potansiyelinin bundan çok çok daha fazlası olduğunu hepimiz biliyoruz. Eğer yapılması şart olan takviyeler yapılmazsa bu potansiyele çok yazık olacağını da biliyoruz.
Kaleci transferinin söylentilere göre hallolduğunu varsayacak olursak geriye en önemli eksik olarak Sosa’dan beri boş olan 10 numara pozisyonu kalıyor. Daha önce defalarca yazdığımız gibi, buraya yapılacak olan transfer sezonun kaderini çizecek derecede hayati önem taşıyor. Aslında forvet ihtiyacı da var elbette, ama ben en azından devre arasına kadar Negredo’ya şans verilirse pişman olunmayacağına ve banko oynarsa kendisini bulacağına inanıyorum. Olmazsa sezon ortası takviye düşünülebilir. Ama 10 numara ihtiyacının bir an bile bekleyemeyecek kadar acil olduğunu her maç net şekilde gözlemliyoruz.
Transfer döneminin bitmesine 1 hafta kalmışken Beşiktaş başkanının ve yönetiminin Beşiktaş taraftarlarına akıl verme kibirinden sıyrılıp üzerine düşeni yapması gerekiyor, yoksa tüm camianın gözünde sezonu harcayanlar olarak yer edecekler…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: olcay.nurlu@abcspor.com

twitter: @olcynrlu

Son Haberler

DEDE-BABA-OĞUL, 3 NESİL MİLLİ FUTBOLCULAR KULÜBÜ

Kuşaklar boyu aynı mesleği yapan aileler vardır. Baba, dede mesleğini devam ettirir, oğlu da babadan devralıp kendi oğluna... Bunu futbola...

Benzer Konular