Beşiktaş iyi takım ama Olympiakos’u izleyince şanslı bir kura çektiğimizi de gördüm. Seyirci avantajına rağmen son zamanlarda aldığı başarısız sonuçlar ve hoca değişikliği de bizim için ağır basan noktalardı. Deplasmanda geriden gelip alınan 1-1’lik sonuç gayet güzel görünse de özellikle ikinci yarıda oynadığımız futbolla galibiyeti kaçırdık diyebilirim. Kah ileri uçtaki ciddiyetsizlik ve telaş, kah konsantrasyon eksikliği muhtemel bir zaferi engelledi.
Çıkan kadro doğru gözüküyordu. Oğuzhan yerine Tolgay tercihi tabii ki tartışılabilirdi ama bu sezon her ikisinin de gerçek potansiyellerinin altında olduklarını düşünürsek çok da yadırgamadım doğrusu. Yine de Tolgay ilk yarıdaki performansı, gördüğü sarı kart ve görebileceği ikinci kartla neden yeterince şans bulamadığını gözümüze soktu adeta. Nitekim ikinci yarıda Şenol hoca kendisini oyundan aldı. Eğer Oğuzhan’ın bir sakatlığı veya sorunu yoksa mutlaka ilk 11 başlaması lazım. İkinci yarıda onun oyuna girmesiyle takımın çehresi gerçekten değişti. Oyunun göbekten dikine açılamadığı anlarda eminim Oğuzhan bizden de çok Sosa’yı arıyordur. Milan hevesine kapılıp gitmeseydi bu sezon Avrupa’da bize çok faydası olurdu. Burada Talisca’yı kesinlikle yermek istemiyorum çünkü o da iyi futbolcu ve farklı özellikleri var ama oyun içinde devamlılık sorunu yaşıyor.
Olympiakos evsahibi takım olmasının etkisiyle maça biraz daha etkili başladı ama iki takımın da çok belirgin bir ağırlığı yoktu. Yine de 25. Dakikaya gelindiğinde deplasmanda oynayan Beşiktaş’ın %65’e %35 bir üstünlüğü göze çarpıyordu ki bu üstünlük maç sonuna kadar devam etti. Bu sezon pek çok maçta olduğu gibi sabırlı ve bol yan paslar bu görüntüyü ortaya çıkarmıştı ama ilk yarıda net bir pozisyon da yoktu. Beşiktaş’ın hücum tarafı berbattı. Babel etkisizdi, arada Adriano yaptığı bindirmelerle kanadını kullanmaya çalışıyordu. Gökhan Gönül oyuna geç ısındı, Quaresma ilk yarıda son derece verimsizdi ama Beşiktaş bütün bunlara rağmen yine kitaba uygun, oynaması gerektiği gibi oynuyordu. Zaten o disiplin ve soğukkanlılığın hakemlerin de katkısıyla kaybedildiği D.Kiev ve Fenerbahçe maçları felaket olmuştu. Golü de ortada doğru düzgün bir pozisyon yokken art arda yapılan hatalarla 37’lik Cambiasso’dan yedik. Hiç yakışmayan bir goldü.
Ikinci yarı Aynı İtalya’daki Napoli maçında olduğu gibi Aboubakar’ın sahadaki varlığını zarif bir şekilde sorgularken arkadaşlarından gelmeyen asisti Olympiakos kalecisi yapınca o da yine beni mahcup edercesine yaptığı kaliteli vuruşla maçın seyrini değiştirdi. Olympiakos’un gardı dakikalar ilerledikçe iyice düştü, Beşiktaş açılmaya başladı ve biraz daha becerikli ve uyanık olsaydık ikinci golü de bulabilirdik.
Cumartesi günkü Rize maçında özellikle son 5 dakikada yaşadığımız stresi düşününce tabii ki maçları erken koparıp rahat etmek istiyoruz ama yine ünlü Türk büyüğü imperatore’den alıntı yaparsak: ‘risultato importante’. Gelecek haftaki rövanş için avantaj elde ederken bir yandan da Türkiye ligini mümkün olduğu kadar erken bitirebilme hedefiyle sağlam adımlarla devam ediyoruz. Caner, Demba Ba, Ersan Gülüm gibi takıma ekstra katkı vermesi muhtemel futbolcularla da kadro zenginliğini kullanarak önümüzdeki iki ay içinde kendimizi bir rüyalar aleminde bulmamız işten bile değil.
Ahmet Haşim’in ‘Merdiven’ şiirindeki gibi:
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
2012’den beri sürekli üzerine koyarak, basamakları teker teker çıkan Beşiktaş bu sezonu kupayla taçlandırırsa tarihe geçebilir. İmkansız da değil…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @saturnocontro3